Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
314 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yeryüzünün Lanetlileri - Frantz Fanon
Kitap: Yeryüzünün Lanetlileri Yazar: Frantz Fanon Yayın Bilgileri: Versus Yayınları – Mayıs 2013 – 2.Baskı Frantz Fanon, 6 Aralık 1961 tarihinde lösemiden dolayı hayatını kaybettiğinde henüz 36 yaşındaydı. 36 yıllık kısacık yaşamının gerisinde ise “Yeryüzünün Lanetlileri” gibi sömürgeciliğin karşısında adeta manifesto niteliği taşıyan bir eser
Yeryüzünün Lanetlileri
Yeryüzünün LanetlileriFrantz Fanon · Versus Kitap · 2020966 okunma
Günlük olaylara yönelik insan tepkileri standartlaştırıldı. Diller ve tanrılar hala farklı gibi görünse de, insanlar tamamen aynı dev makinanın vuruşlarıyla uygun adım yürüyen muazzam ço­ğunluğa her gün katılmaktalar.
Reklam
Bu medeniyetten uzak sokaklar, dürtülerin hala dizginlenmeden vahşice dışa vurulduğu, bedensel hazların kuralsız yaşandığı bir dünyanın son fantastik kalıntılarıdır, ihtirasların karanlık balta ormanlarıdır ve tümüyle dürtüleriyle davranan hayvanlarla doludur; açığa vurduklarıyla tahrik eder, gizledikleriyle kışkırtırlar. Düş kurdururlar insana.
Ben bunu tahmin etmiştim. Sessiz sakin duran sanata ilgisi olan kibar kişiler vanilya s3x yapmıyor işte o da öyle biri ben de hala onu unutmamışım işte beynimden ve kalbimden çıkar mısın ama tam benim tipimsin off
botlar likelasin
Ölümlü varlıklara özgü bütün zevkler ölümlüdür. Öteki dünyada akrabalarımızı, çocuklarımızı,dostlarımızı bulmak Bizi sevindiriyorsa, hâlâ böyle bir mutluluğu bağlı kalıyorsak, dünyadaki ölümün hayatını zorda da devam ediyor demektir. Biz o yüksek ve tanrısal kıymetleri ne biçiminde Hayal edersek edelim, layık oldukları biçimde hayal edemeyiz.
Milliyetçilik düşmanlarının "Orta Asya edebiyatı" diyerek küçümsemeye yeltendiği hareket, Atatürk dönemi kültür çalışmalarının ihmal edilemez bir bölümüdür. 2. Dünya Savaşı'nın başlarında, Mihver devletlerinin baş döndürücü zaferleri sırasında, Turancılıktan kimse gocunmamıştır. Sadece komünistlerdir ki esir Türk ülkelerinin kurtulabileceği ümidiyle Rusların yenilmesini isteyen Türk milliyetçilerine faşist ve turancı diyerek saldırmışlardır. Sonra, ikinci cephenin açılması ile, Mihver devletlerinin gerilemesi başladı. 1944 yılının ilk aylarında Almanların yenileceği artık kesinlikle anlaşıldı. Nihayet Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 1944 yılının 19 Mayıs'ında meşhur nutkunu vererek Türk milliyetçilerine karşı hala bitmeyen bir Haçlı seferini başlattı. 1944 suçlamasında dış tesirlerinin payı acaba ne kadardı, sorusunun cevabını aramayacağız.
Reklam
Hastaneye düşeceğine ecelinle kenarda öl
Yine on yıl önce, modern tıbbi ku­ramların işe yararlılığı çevresindeki mitler hala tartışma götür­ mez şeylerdi. Pek çok iktisat bilimi ders kitabı, ortalama insan ömrünün gittikçe uzadığı, kanser tedavisinin ölümü geciktirdiği, doktorlara itibarın daha yüksek bebek yaşama oranlarını getirdi­ ği inancını taşıyordu. O günlerden bu yana, halk, doğum-ölüm istatistiklerinin gösteregeldiği şeyi “keşfetti”: Ortalama insan ömrü, son birkaç nesil boyunca toplumsal bakımdan önem arzedecek tarzda hiçbir değişiklik göstermemişti; üstelik, bugün çoğu zengin ülkede, büyükanne ve babalarımızın zamanına göre, hat­ ta pek çok fakir ülkede olduğundan da kısaydı.
Düşünmek; bizi diğer canlılardan üstün kılan insan olmamızı sağlayan tek unsurken, ben düşünmekten vazgeçmiştim. Ne farkım kalmıştı taştan, odundan, demirden havada uçuşan zerre kadar tozdan? Haklıydı Toprak Ana, can yoldaşım ve belki de haklı olduklarını hâlâ bilemediklerim...
240 syf.
·
Puan vermedi
🇲​🇦​🇷​🇮​🇳​🇦​ 🇨​🇺​🇰​🇺​🇷​🇺 Paula iki yıl önce on yaşındaki kardeşi Tim'i kaybetmiş ama yas sürecini tamamlayamış, battıkça batmış, çıkmaza sürüklenmiş bir genç kadındır. Bunun için psikolojik destek almasına rağmen hala bu kayıptan kendini sorumlu tutmaya devam edip, onun olmadığı dünyada nesef almaya hakkı olmadığını düşünmektedir. Doktorunun tavsiyesiyle, ölümünden beri gitmediği mezarını ziyaret etmek ister fakat insanların onu görmesinden hoşlanmadığı için bunu gece yapmaya karar verir. Gizlice girdiği mezarlıkta yaşlı bir adamın kazı yaptığını görür ve endişelenir. Kendini belli etmemeye çalışsada bunda başarılı olamaz ve yaşlı Helmut ile tanışır. Sonrasında hikayesini de öğrenince çok etkilenir ve tuhaf arkadaşlıkları başlar. Tesadüfün bir araya getirdiği ikili söyleyemeyeceğim sebepten dolayı karavan yolculuğuna çıkarlar. Günlerce yapılan bu ilginç yolculuk onları daha da yakınlaştırır, birbirlerinin en derin yaralarına ortak olurlar. Ve yayınevı yine şaşırtmadı bir solukta okuttu. Müthiş etkileyici, ders verici, motive edici ve hüzünlendirici okuma oldu. Yer yer Paula'nın ölen kardeşine seslenişi, onunla olan anılarını anlatışı hem hüzünlü hem komik anlar yaşattı. Helmut'un eşine verdiği sözü tutmaya çalışması, hayat hikayesi, verdiği kayıpları, son anda yaptıkları ve Paula'nın yasını tamamlama süreci beni çok etkiledi. Eminim her okuyanı etkileyecektir. Gönül rahatlığı ile tavsiyemdir. Sevgiyle ve kitapla kalın.
Mariana Çukuru
Mariana ÇukuruJasmin Schreiber · Yan Pasaj Yayınevi · 20242 okunma
Bilgeler der ki, genç hazırlanmalı, ihtiyar yaşamalı. İnsan tabiatında bilgelerin gördükleri en büyük kusur da arzularımızın durmadan yenilenmesidir. Her gün hayata yeniden başlıyoruz. Öğrenmek ve arzu etmek iyi ama ihtiyarladığımızı da unutmamak gerek. Bir ayağımız çukurdadır, hâlâ içimizde yeni istekler, dilekler doğar. Ölüm karşına gelmiş, Sen mezarını düşünecek yerde Mermer yontturup evler yaptırmaktasın. Horatius
Reklam
O zaman ne yapmalıydık? Hiçbir şey bilemeyeceğini idrak edip hiçbir şeye inanmayan biri bu durumda tutkularının peşinde arzu ettiği her şeyi yapabilirdi. Bu görüşe bağlanan birinin ulaşacağı en son nokta bu muydu? Okuyup neredeyse her konuda bilgi sahibi olmaya çabalamaya başladım. İlk tutkum buydu. Bağdat, Basra, İskenderiye ve Kahire'de bulundum. Matematik, astronomi, felsefe, kimya, fizik ve biyoloji dallarında eğitim aldım. Yabancı lisanları inceleyip başka kültürlerle başka düşünce tarzlarıyla ilgilendim. Tüm bu çabalarım İsmailî görüşlerine daha da bağlanmamı sağladı. Hâlâ çok gençtim ve insanlığın büyük çoğunluğunun aptalca hikâyelere ve yalanlara inanacak derecede cahil oluşu beni çok şaşırtıyordu.
Öğrendiğim böyle değerler, geçmiş günlerde bir yerlerde yandı. Hafızayı parçala, donmuş toprağın derinliklerine göm. Solgunluk yaşımı aldım, masumiyetin kararmış gözlerini. Nerde kayboldu her şey? Sonuç yaşam tarzım, umursamazlık maliyeti. Sert ve acımasız, coşku dizlerim, lanet mi olsun? Bu dert ruhumu okşuyor - etten çeliğe dönüşüyor (rezerve). Yaralar ve duygular, asla unutmak zorunda kalmayacağım, daha az hissetmek zorunda kalmayacağım. Onurum kanıyor – anlamı hayal kırıklığına uğrattım. Neden mi pişmanlık duyuyorum – neden mi uğraşayım? Kanayan bir onur. Yüzündeki şüpheyi görebiliyordum – yardımına ihtiyacım yok, kibrine ihtiyacım yok – hepsini bana verebilirsin ve ben sadece umursamam. Asla sorumsuzca öğrenmiyorum, sadece hayatta kalırım ve gerekirse acı çekerim. Korumaya ahitleştiğim şey Ailem. Bana ait. Dikkate alınması gereken bir mesajla gelen kan – umursama- hemen düzelt! Rüyalarımda hayatının sonunu gördüm – düzelt şunu! Hareket edemiyordum, nefes alamıyordum – düzelt şunu! Gördüğüm bütün o iğrenç şeyler – hemen düzeltmek için... dışarı! Onurum kanıyor – yüzüstü bırakıyorum zararlı tutkularımı. Neden mi tövbe ediyorum – neden mi uğraşayım? Çünkü kanayan onur. Ve hala yalvarıyor bana sesler... Yak köprülerini... Yak köprülerini... Kendine zarar verme, dikişleri çöz.
Modern ilme ters düştüğü iddiasıyla bazı hadisleri reddetmeye kalkmak, ilmin varacağı son merhaleye ulaştığını kabul etmek anlamına gelir ki, bunun isabetsizliği ortadadır. Hemen her sâhada hâlâ emekleme seviyesindeki ilme uymuyor diye bir kısım hadisler ayıklanacak olsa, sonra da modern ilmin gelişmesiyle hadiste ifade edilen hususun doğruluğu anlaşılsa, bu büyük sorumsuzluğun hesabını kim verecek ve bu cür’etin vebalini kim yüklenecektir? Mesela köpeğin bir kaptan su içmesi halinde o kabın biri toprakla olmak üzere yedi veya sekiz kere yıkanmasını tavsiye eden Sahîhayn hadisi bazı iddialara kapılarak akla ve mantığa ters diye atılsaydı, daha sonra ilmin gelişmesiyle köpeğin ağzından geçen mikrobu toprağın tesirsiz hale getirdiği ispat edildiğinde bu sorumsuz hareket nasıl telafi edilecek ve kimden nasıl özür dilenecekti?
Sayfa 471Kitabı okudu
Seneler geçti, sevgili Manuel Valadares. Bugün kırk sekiz yaşındayım ve bazen kendimi hasrete öyle kaptırıyorum ki hâlâ çocuk olduğumu zannediyorum. Her an ortaya çıkıp bana sinema yıldızı kartları ya da misketler getireceksin sanki. Hayatın şefkatli yanını bana sen öğrettin, sevgili Portuga. Bugün çocuklara misketler ve kartlar dağıtmaya çalışan benim, çünkü şefkat olmayınca hayatın pek değeri kalmıyor. Şefkat göstermek beni bazen mutlu ediyor, bazense yanıltıyor, ki bu ikincisi daha sık oluyor. O günlerde, yani beraber geçirdiğimiz günlerde, henüz hiç duymamıştım, uzun yıllar önce bir Budala Prens' in gözlerinde yaşlarla bir sunağın önünde diz çöküp ikonlara sorduğu şu soruyu: "KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARA HER ŞEYİ NEDEN ANLATMAK GEREK?" Hakikaten de sevgili Portuga, bana her şeyi çok erken anlattılar. Hoşça kal! Ubatuba, 1967
Sayfa 183 - ZezeKitabı okudu
Kötü beslenmiş ve fazlasıyla sıska olmasına rağmen bariz bir güzelliği vardı. Yeşil gözleri bu zamana kadar gördüğüm en büyük gözlerdi. Saçları gevşek ve cansızca sarkıyor olsa da renginde hâlâ tamamen dokunulmamış bir yoğunluk vardı. Diğer yandan o saçlar zihnini okuma becerimi önlüyordu.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.