Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Birinin elini tuttuğunda eğer o da senin elini tutuyorsa düşmezsin, onu da düşürmezsin... Yalnız değilsindir, ona da yalnız olmadığını hissettirirsin.”
Sayfa 347 - İz Bırakan KalemlerKitabı okudu
"Evet, ama doğru dürüst vedalaşmadan değil... Teşekkür yollu bir iki çift laf etmeden degil.. Kısacası böyle kupkuru gidilmez elbette. Sen benim canımı kurtardın, yahu... Korkunç, acı bir ölümden kurtardın beni! Şimdi de, iki yabancıymışız gibi, gekip gitmeye kalkıyorsun. Elini ver bana hiç değilse!"
Sayfa 215
Reklam
Yolculuğu kısa süren bir adam Anlamaz ki devâ nedir, dert nedir Yoksulluk vermeyi bilmeyenindir Zenginlik elini uzatanların Ver elini vuslat günüm Al elini kirli sarı Gidelim bu hayret mahallesinden Ne hüsn kaldı burda artık Ne de aşkın can pâresi
Kitapta 103 o kere geçen o kelime...
Sonra başını ona doğru çevirip, Kör, sana söylemem gereken bir şey daha var, dedi, bu koskoca dağ silsilesinde ne bir tahıl ne de bir sıçan kaldı artık, üç gün içinde öyle bir aç kalacağız ki ağzımızdan tek bir kelime bile çıkarabilecek dermanımız kalmayacak, işte o zaman hayatta kalmak istiyorsan beni parçalara ayırarak yemek zorundasın, sonra da bu mısır sapını korumalısın, köylüler geri dönünce onlara yerini göster de mısır koçanını alsınlar; şu dört-beş aydır seni beslediğim için bana minnettarlığını göstermek ve benim şu dünyada yaşamaya devam etmemi istiyorsan seni ye meme izin vermelisin, böylece hasat zamanına kadar yaşa yabilirim. Kör, kararını ver, diye devam etti sonra ihtiyar konuşmasına, eğer yaşamak istiyorsan, bu gece buradan ayrılıp bir yerlerde saklanmalısın, ben üç beş gün içinde açlıktan ölürüm nasılsa. İhtiyar bunları söyledikten sonra, iki elini yüzüne kapatıp gözyaşlarını sildi, yanaklarından süzülen iki sıra gözyaşı avuç içlerini ıslattı.
Yarama hep tütün basmaktan tütün üretimi arttı Kalbimin krokisini çıkar Bir lastik top gibi elimde patladı patlayacak Makina, elini ver makina Nabzımı dinlesen, tellerin kısa devre yapar Trim trum trak, trim trum trak Ma-ki-na-laş-ma-mak istiyorum
Sayfa 402Kitabı okudu
•| Yorumdaki Açıklama Kısmını Da Okuyalım Mutlaka ❀
❍ Bir defasında dürüst bir genç Allah'ın Elçisi'nden olmadık bir şey istedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz ona kızmadı. Kendisiyle sakin sakin konuşarak onu ikna etti. Bu ilginç olay şöyle meydana geldi: Bekârlık, bir delikanlıyı oldukça bunaltmıştı. Resûl-i Ekrem ﷺ in yanı na geldi ve ihtiyacını açıkça söyledi: "Ey Allah'ın
Ahmed b. Hanbel, Müsried, V, 256-257, n. 22564; Elbânî, Silsiletü'l-ehâdîsi's sahîha, I , 712-713, nr. 370Kitabı okuyor
Reklam
Zafer
Ekonomi bakanımız Zafer Çağlayan gazete okurken kol saatinin reklamını görmüş, meğer o sırada hayırsever Rıza oradaymış, sen zahmet etme abi, ben ayarlarım demiş, ayarlamış, biz bakmayalımmış faturayı kimin ödediğine, garanti belgesi kendi adınaymış filan. Aslına bakarsanız, Zafer Çağlayan'ın suçu yok. Hani, sünnet çocuklarına kol saati
Sayfa 249 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okudu
"Yapmak zorunda olduğumu hissettiğim bir şeyi asla yapmam seninle. Seninle yaptığım her şeyi isti- yorum. Seni o kadar çok istiyorum ki, bunu sana ver- mekten başka bu isteğin tamamıyla nasıl başa çıkabi- leceğimi bilmiyorum. Bu yüzden otur," dedi ve elini ona doğru bastırdı. Sonra aniden durdu. "Fantezinin, benim sana oturmanı
Sayfa 180
"Ellerini uzat," dedi ona. Seksi ve şehvetli sesi Clay'i tahrik etti. İtiraz et- meden avucunu açtı. "Bunu bana tak," dedi Julia ve Clay eline yumuşak bir kumaşın düştüğünü hissetti. Gözlerini açıp ellerine baktığında nefesi kesildi. Siyah bir fular vardı avucunda ve Julia kıyafetlerini çı- karıyordu. "Gözlerimi bağla," dedi. San Francisco'da geçen ay geçirdikleri gece aklı- na geldi Clay'in. Julia ona, bunun yapmak istemediği tek şey olduğunu söylemişti. "Bunun düşüncesi bile bana kendimi fazla savunmasız hissettiriyor ve güven sorunları olan bir kadın için, yani benim için bunun iyi bir fantezi olduğunu sanmıyorum. "Ama sen demiştin ki," diye başladı Clay, ama giysilerinin yığın halinde yere düştüğünü ve sadece dantelli çamaşırının ve topuklu ayakkabılarının kaldı- ğını görünce söyleyecekleri yutulup gitti. "Ne söylediğimi biliyorum." Julia elini onun göğsünden aşağıya indirdi, dokunuşu onun vücuduna ürpertiler gönderiyordu. "Ama işler değişti ve senin için bunu yapmak istiyorum. Bu, senin beni sorunlarımdan kurtarmanla aynı şey değil belki, ama yinede sana istediğini vermek istiyorum. Senin için bunu yapmama izin ver." Clay kafasını hayır anlamında salladı. "Bunu bana teşekkür etmek için yapma." "Sana teşekkür etmek için yapmıyorum bunu," dedi Julia kararlı bir şekilde. "Sana istediğin her şeyi verebilmek için yapıyorum." "Bunu yapmak zorunda değilsin," dedi Clay, sesi içinde bunun için yanan arzuyla savaşırken boğuklaşmıştı.
Sayfa 178
Bana bir şey ver! Aman Tanrım! Kırk yedi yaşındayım. Diyelim ki altmış yaşına kadar ya- şayacağım, o zaman on üç yılım daha var. Uzun! Bu on üç yılı nasıl geçireceğim ben? Ne yapacağım, onları nasıl dolduracağım? Ah, görüyorsun... (Çıldırmış gibi Astrov'un elini sıkar.) Görüyorsun, keşke hayatımın geri kalanını farklı bir şekilde yaşayabilsem keşke. Temiz ve sessiz bir güne uyansam, tekrar yaşamaya başladığımı, geçmişi unuttuğumu, duman gibi dağılıp gittiğini his- setsem. (Ağlar.) Yeni bir hayata başlasam... Bana nasıl başlayacağımı söyle! Nereden başlayacağım?
Reklam
Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. Efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? Nâzım Hikmet "Karlı Kayın Ormanında", Yeni Şiirler
Sayfa 251 - Can Yayınları
"Bacaklarını aç benim için." Julia lavabonun üzerinde oturuyordu. Ellerini ha- reketsizce karnının üzerinde tutarak bacaklarını iyi- ce açtı. Clay, onun eteğini beline kadar sıvadı ve iç çamaşırının dışı boyunca burnunu gezdirerek onun kokusunu içine çekti; duyularını tamamen Julia'nın kontrol etmesine izin verdi. Julia derin bir
Sayfa 121
Hayat İşte
İnsanı yaşlandıran geçen zaman değil mi? Geçen zamanda yaşadıkları... Pencereden huzur içinde bakamazken, Ağaç kokusunu içine çekemezken, Neylersin ki sonsuzluğu içinde, Huzursuzluk keder doluyken, Koy elini kalbinin üstüne, Bir de onu dinle, ne diyor? Boş ver gününü mü yoksa? Her gün ölümü mü yaşa diyor? Ya da kalbinin halatlarını mı, Kestiriyor bileklerinden...
Sayfa 95 - Resul ÇelebiKitabı okuyor
Mevlana
NE OL, NE OLMA İtil, atıl ama “SATILMA Doğrul, devril ama “ EĞİLME” Seslen, uslan ama “YASLANMA” Yaklaş, konuş, tanış ama “ UZAKLAŞMA” Okumaktan zarar gelmez ama “ LANET OKUMA” Zulmü devir, nefsi devir ama “ ÇAM DEVİRME” Ev al, araba al, abdest al ama “BEDDUA ALMA” Rakibini geç, sınıfını geç ama “ GÜLÜP GEÇME” Elini aç , gözünü aç ama “ AĞZINI AÇMA” Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama “ ORTAK KOŞMA” Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama “İHANET ETME” Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama “ KİN BESLEME” Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama “ BÖLÜCÜ OLMA” Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama “ KENDİNİ BEĞENME” Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiç bir zaman “ BOŞ VERME” Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama “YERİNDE SAYMA” Paranı ver, gönlünü ver, selam ver, canını ver ama “SIRRINI VERME.”
Sayfa 118 - Ütopya grafikKitabı okudu
— Sultanım, sen viranede gömülü bir hazinesin. Bense hikmete susamış bir avareyim. Lütfen istifade etmeme müsaade eder misin, ver elini öpeyim. — El öpmek?.. (Şaşırarak) Niçin? İstersen konuşalım, lakin sözden ne çıkar? Şimdiye kadar kim bilir kaç hayvan yükü kitap okudun, ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanların bilgisi nedir? Zevk ve kibirlerinin ihtiyacı olan sanayiye ait olanları diyelim ki bir şeydir. Lakin hak ve hakikate dair ne bilirler? Hiç! Akıl denklemiyle hakkı itiraf mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harfleri birleştirmekle hikmet noktası bilinir mi? •••
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.