iç geçirerek anlatacağım bunu ben,
nice yaşlar nice çağlar sonra bir yerde:
bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben -
ben gittim daha az geçilmişinden,
ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.
Antoine de Saint-Exupéry, asıl mesleği pilotluk olmasına rağmen edebiyat dünyasına birçok eser kazandırmış bir yazardır. 1944 yılında görevdeyken uçağıyla birlikte kaybolmuş ve ölüm sebebi hakkında kesin bir sonuca varılamamıştır. Varoluşçu ve hümanist bir dünya görüşüne sahip olan yazar, bu yaklaşımını eserlerine de yansıtmıştır. Exupéry; sanatı
Alıntılar var
AbumRabum(Bir Hz. İbrahim Romanı)/İskender Pala
Polisiye okumam sanıyordum ama yaşamın bana sunduğu suprizler peşpeşe geliyor,
Ahmet Ümit/Kayıp Tanrılar Ülkesi
Orhan Pamuk/Benim Adım Kırmızı
İskender Pala/Abum Rabum
Heyecanlı,akıcı,merakla ve ilgiyle okudum .
İnsansoyu yolculuğunda cinayetten ne zaman vazgececek bilmiyorum.Aranan
Onunla evlenmeme,birlikte yaşamama neden olan şeye,onda benim için tek gerekli olan o basit ve malum şeye,başka erkekler ve bu müzisyen parçası da gerek duymuş,bunu istemiş olamazlar mıydı?
Sayfa 89 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
“Güzel saçlı Niobe,
Oysa on iki çocuğu ölmüştü sarayında, Altı kızı, ergen altı oğlu.
Apollon öfkelenmişti Niobe'ye, Öldürmüştü oğullarını gümüş yayıle,
Kızlanını da okçu Artemis öldürmüştü, Niobe güzel yanaklı Leto ile bir tutuyordu kendisini,
Diyordu Leto iki çocuk doğurdu, bense bir düzine.
İki kişi, Apollon'la Artemis, öldürdü hepsini.
Ölüler yatıp kaldılar kanlar içinde, Kimsecikler yoktu onları gömecek, Herkesi taşa çevirmişti Zeus.
Göklü tanrılar gömdü ölüleri onuncu günü,
İşte o gün yemek geldi Niobe'nin aklına, Göz yaşı dökmekten yorgun düşmüştü.
Bugün Sipylos kayalarında issiz doruklarında,
Akheloos irmağı kıyısında oynaşan su perilerinin
Yataklar var derler ya, işte oralarda,
Tanrı buyruğuyle taş olmuştur Niobe,
Yüreğine sindirir durur acılarını"
“…Kimse kavuşamaz şana,
Oturarak kuş tüyünde, yatarak yorgan altında;
Buna kavuşmadan hayatını harcayan ise,
İz bırakabilir ancak yeryüzünde.
Dumanın havada, köpüğün suda bıraktığı nispette.”
Zorlu denizler geliyordu gözünün önüne,
orada çektikleri çileler geliyordu aklına,
paylaştıkları dertler görüyordu, aklına.
Bunları bir bir geçirirken aklından
gözyaşı döküyordu tane tane.