Yağmurlu bir sabah ve biten bir hafta... Gelecek saatler neye gebe bilmiyoruz ama ne olursa olsun: yapmak istediklerimizi, söyleyeceklerimizi ertelemeyelim. Her ne ise hayatımızda olmasını istediğimiz ,alıp onu hayatımızın istediğimiz yerine yerleştirelim. Üzmeyelim, üzülmemize müsaade etmeyelim.. Kaç dakika daha nefes alacağımızın da garantisi yok. Ölüm var gerçekten ölüm var... Ne demişti şair; ''yarın kimseye vaat edilmedi.'' Mutlu hafta sonlarımız olsun...
Bugün yağmurlu bir havada sert esen rüzgâra direnemeyen otları görüyorum. Rüzgârın estiği yöne doğru savruluyorlar. Direnmek için çabalamak yetmiyor bazen. Ama yine de dik durabilmek için direniyor otlar.
Otlar güçsüzler ama yağmur onlardan yana. Rüzgâr yağmurla birlikte etkisini kaybedecek birazdan, eğer otların kökleri sağlamsa tekrar dik duracaklarıdır.
Ben, belki de yanlış taraftayım, belki de rüzgar sabah sporu yaptırıyordur otlara. Kim bilir yağmurda spor sonrası duş içindir. Kim bilir!
(ihtiyar)
Yağmurlu bir sabah;
Birazcık umut bırakıyorum. Huzur bulduğumuz, yapıcı olmaya gayret gösterdiğimiz ve geldiği yeri güzel eyleyen insanlara sevgiyle sarıldığımız bir gün olsun.
Günaydın da sizden...
Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyliycekler.
Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez.
Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve Güneş yüreğinden süzülür. Gerçek olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir.
Her sabah uyandığında gözlerinden Dünyaya saçılanlardır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne.
Sana, atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin.
Bütün bunlar kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allah'ındır ve gerçekte yürüyebildiğin kadar senindir tüm coğrafyalar.
Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyecekler. Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez.
Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür. Gerçek olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir.
Her sabah uyandığında gözlerinden dünyaya saçılanlardır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne.
Sana atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin.
Bütün bunlar kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allah'ındır ve gerçekte yürüyebildiğin kadar senindir tüm coğrafyalar.
Sana yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağmurlu bir coğrafyada yaşadığımızı söyleyecekler. Gerçek olan senin mevsimindir oysa. O günün nasıl geçeceğini anlayabilmek için gökyüzüne bakman gerekmez. Dönüp yüreğine bak. Yağmurlar ve güneş yüreğinden süzülür. Gerçek olan yüreğinin mevsimidir, senin mevsimindir. Her sabah uyandığında gözlerinden dünyaya saçılandır mevsim. Güneş senden doğar ve yağmur senin gözlerinden düşer yeryüzüne.
Sana atlaslar, haritalar gösterecekler. Adına sınır dedikleri bazı çizgilerle çevrildiğini göreceksin yaşadığın yerlerin. Bütün bunlar kurmaca. Gerçekte tüm yeryüzü Allah’ındır ve gerçekte yürüyebildiğin kadar senindir tüm coğrafyalar.
-Tarık Tufan
22 Ekim 2016
Neredeyse iki ay süren bir okuma sonunda, bugün, bu akşam Çehov külliyatımın, yani "Çehov mevsimi"nin ikinci cildini bitirmek nasip oldu. Çok zor bir iki ay gibiydi sanki, başıma gelmeyen gelince, kitapları okumak zorlaştı, okumakta zorlanınca isteksizlik arttı, ve en yakınım dediğim Çehov bile biraz biraz yabancı gibi
Dikkat yorum spoiler içerir!
"Hayret ! Bütün gece devam eden yağmur ve şiddetli rüzgara rağmen, dalda bir tek yaprak kalmış. Yerden 5,6 metre yükseklikte, bir dala mucizevi olarak asılı kalmış..."
Evet bu hikaye çoğunuza tanıdık gelecek, bu hikayede çok ciddi hasta olan ve pencerenin önündeki sarmaşık yapraklarının tamamının döküldüğünde öleceğine inanan ,genç bir bayan ve bir de aşağı katta yaşayan , yaşlı yetenekli bir ressam var. Yağmurlu ve fırtınalı bir gün sonrası o ressam , zatüreden ölür ve kız sabah o kalan tek yaprağı görünce birden canlanır, iyileşeceğine inanmaya başlar ve gerçekten de durumu iyileşir ... Evet nasıl oldu da o son yaprak orada kaldı? Evet anladınız sebebini...
Sonra bir bildik hikaye daha size, birbirine delice aşık , ama çok yoksul bir karı koca. Evlilik yıldönümleri için kadın, o ipek gibi uzun güzel saçlarını keser satar , kocasının çok sevdiği saatine zincir almak için; kocası da karısına gümüş tarak, toka seti almak için ne yapar? Tabi ki tahmin ettiniz...
İşte okuduğum bu güzel kitapta bulunan tanıdık hikayelerin sahibi O. Henry.Gerçek adı William Sydney Porte ve genelde şaşırtan sonların adamı olarak biliniyormuş. Gerçekten her hikayesinin sonunda bir şaşkınlık yarattı bana da Çok akıcı, unutulmaz tasvir gücüne sahip bir anlatımı vardı hikayelerin...
Son YaprakO. Henry · Antik Batı Klasikleri · 2014964 okunma
Bu başlığa kaşar peynirini de eklemek isterdim ama onun çayla simidin dostluğu karşısında silinip ikinci planda kalması daha doğru. Çünkü çayla simidi beraber bulduğumuz günler eksik değil, ama üçünü bir arada bulmak?.. Belki çayı da simitten ayırmak doğruydu. Yalnız simitten, sabahın o leziz, insan icadı yemişinden söz açmalıydım. Ama ne
DÖNMEYECEK OLANA ŞARKI
bir gün çekip gideceğim ben bu şehirden
geride hiçbir anı bile bırakmadan
bindiğim trenler belki hiç bilmeyecek
bir küçük istasyonda nasıl indiğimi
yağmurlu bir gece hangi istasyonda
yitik yıldızlara bakacaksın ardımdan.
ne kadar acı varsa bırakacağım
söylenmemiş sözlerle yalan aşkları
paslı zincirleri, mahpus türkülerini
kara bir sis gibi çöken umutsuzluğa
bir gün çekip gideceğim ben bu şehirden.
kitaplarım, şiirlerim bekleyecekler
yürüdüğüm sokaklar bekleyecekler
her sabah selam verdiğim akasya
her sabah selam verdiğim taş duvar
ve uçsuz bucaksız bu keder denizi
bir gün elbet dönüşümü bekleyecekler.
Kimse duymasın bilmesin diye sessiz ağlıyor insan bazen. Gece yarısı kimseyi uyandırmadan yağan o yağmur gibi. Kimse bilmez yağıp geçmiştir. Sabah kalkıp pencerenizi açtığınızda içeri giren o tatlı soğuk esinti ve kokudan anlarsınız yağmurun yağdığını. Bu kitabı okurken alacağınız o esintiyle diyeceksiniz ki; "bir Elif yağmuru yağmış bir adamın yüreğine"
Namazlar gibi vakti olsa seni özlemenin... Alırız abdestimizi Yalandan yağmurlu İstanbul gecelerinde Özleriz adam gibi...Sen yoktun o zamanlar, çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben...Ne zaman bir dert gelse bana, yağmur yağar, dinler, dokunur, ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım... Ateşim sönerdi.. Sonra büyüdüm.. gözlerini gördüm, Yandım, yağmur yağdı, ve ilk kez sönmedim... Ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim...
A.
Yağmurlu bir sabah;
Birazcık umut bırakıyorum. Huzur bulduğumuz, yapıcı olmaya gayret gösterdiğimiz ve geldiği yeri güzel eyleyen insanlara sevgiyle sarıldığımız bir gün olsun.
Günaydın da sizden...