Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
''Yalnız insanları hepiniz ta­nırsınız; kimi zaman onları kendi kendileriyle konuşurken ya­kalarız. Çünkü bu insanların, bir insan sesi duymaya gereksinimleri vardır; duyacakları kendi sesleri olsa bile.''
Hayatın en tuhaf yanlarından biri, kimi zaman insanların sonsuza dek yaşayacaklarından oldukça emin olmalarıdır. İnsan bazen içine işleyen muhteşem bir şafak vakti kalkıp dışarı çıktığında, yalnız başına öylece durup kafasını iyice geriye atarak yukarı baktığında, Doğu’nun insanı neredeyse haykıracak hale getirdiği ve binlerce binlerce binlerce yıldır her sabah olduğu gibi güneşin doğuşunun o tuhaf, değişmeyen görkemi karşısında kalbinin duracak gibi olduğu ana kadar solgun gökyüzünün yavaşça değişip kızarışını, bilinmeyen nice olağanüstü şeyin meydana gelişini seyrettiğinde fark eder. Bunu bir an için hisseder. Kimi zamanda bir korkulukta gün batarken bir başına durup dalların altından ve arasından süzülen gizemli, altın rengi, koyu dinginlik onu duymak için çabaladığı ama kolayca duyamadığı bir şeyi yavaşça tekrar tekrar söyler gibi olduğunda hisseder bunu. Sonra bazen geceleyin milyonlarca yıldızın durup onu seyrettiği koyu maviliğin muazzam sessizliğinde bundan emin olur; kimi zaman uzaklardan gelen bir müzik sesi bunu gerçek kılar, kimi zamanda birinin gözlerindeki bakış
Reklam
Hangi insan yalnız kaldığı zaman faziletlidir? Yanında başkası yoksa, insan faziletinin, bir ağacın bir tek yaprağı kadar olsun sesi çıkar mıydı?
Sayfa 188 - oğlak
Hayatın en tuhaf yanlarından biri, kimi zaman insanların sonsuza dek yaşayacaklarından oldukça emin olmalarıdır. İnsan bunu bazen içine işleyen muhteşem bir şafak vakti kalkıp dışarı çıktığında, yalnız başına öylece durup kafasını iyice geriye atarak yukarı baktığında, Doğu’nun insanı neredeyse haykıracak hale getirdiği ve binlerce binlerce binlerce yıldır her sabah olduğu gibi güneşin doğuşunun o tuhaf, değişmeyen görkemi karşısında kalbinin duracak gibi olduğu ana kadar solgun gökyüzünün yavaşça değişip kızarışını, bilinmeyen nice olağanüstü şeyin meydana gelişini seyrettiğinide fark eder. Bunu bir an için hisseder. Kimi zaman da bir korulukta gün batarken bir başına durup dalların altından ve arasından süzülen gizemli, altın rengi, koyu dinginlik onun duymak için çabaladığı ama kolayca duyamadığı bir şeyi yavaşça tekrar tekrar söyler gibi olduğunda hisseder bunu. Sonra bazen geceleyin milyonlarca yıldızın durup onu seyrettiği koyu maviliğin muazzam sessizliğinde bundan emin olur; kimi zaman uzaklardan gelen bir müzik sesi bunu gerçek kılar, kimi zaman da birinin gözlerindeki bakış.
Sayfa 199Kitabı okudu
Acının Tarihi
kalın ve karanlık bir çatı merdiveni gibi giderilmez eksikliğini tanırım onun suyun bardakta duruşu gibi bir öfke usul usul büyürken kuytuda yemyeşil bir çayır görünümündedir haziran ortasında bir gümüş lüfer büyülü bir fotoğraf bir gümüş çerçevede ve evinde hemen hazır bir silah böyle kargaşalı günler döneminde beşer onar koparılan bir
Ev Hayvanı
Bir ev hayvanıydım. Perdenin kıvrımıydım. Halının püskülü, banyonun sabunu, en çok mutfağın caydanlığıydım. … Öldüğünde ardından hikâyesi anlatılmayacak, adı anılmayacak, sesi duyulmayacaktım. Ben ev hayvanıydım. Senin hayvanın. Şahsi malın. … Ama işte uyumlu bir hayvan, umutlu bir hayrandır, uyum yeteneği sayesinde yok olmaz en nadir türleri doğanın. Gülüşümü alabilirsin, duygularımı, ellerimi alabilirsin, sesimi, karar verme yeteneğimi alabilirsin… …kimseyle göz göze gelmese, gökyüzünü görmese de yaşar insan, şarkı söylemeden, okumadan yazmadan, bir yalanın içinde… bir evden çıkmadan on dört yıl boyunca, bir mutfaktan, yaşar insan. Çünkü umut sevgilim, öldürdüm sansan da bin kere, bin bir kere dirilir öldüğü yerde. …ben hayattayım ve sen ölüsün, tüm ölüler gibi eylemsiz.
Sayfa 30 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Haqqin Sesi..
Bu nurani dünya, pirani dünya, Əzəldən meyvəli bir bağa bənzər. Bəşərin qocaman sərt ağacında Hər insan bir gülə, yarpağa bənzər. Yarpaqlar, budaqlar ayrı olsa da, Bu dünya bağının bəhəri birdir.
Sayfa 328 - Zeka kitab evi/2016/KlassiklerimKitabı okudu
Şöyle ki, tüm duyular, zaman içinde algılanır, ancak sesin zamanla ilişkisi apayrı olup, kaydedilen diğer insan duyularının zamanla ilişkisine benzemez. Ses, ancak varlığını yitirirken işitilir. Yalnız yok olabilir değil, özünde geçicidir ve geçici niteliğiyle duyulur. Kalıcılık kelimesini söylerken -lık hecesine gelindiğinde ka- lıcı- heceleri çoktan yok olmuştur. Sesi durdurup sese hakim olmak mümkün değildir. Nitekim sesin akışı durdurulursa, sessizlikten başka bir şey kalmaz. Bütün duyular zaman içinde yer alsa da durdurulmaya, sabitleştirilmeye işitme kadar meydan okuyan ikinci bir duyu yoktur. Görme duyusu, hareketi olduğu kadar hareketsizliği de kaydeder. Hatta hareketsizliği daha iyi kaydeder, çünkü bir görüntüyü yakından incelemek için yavaşlamış olmasını yeğleriz. Bir hareketin aşamalarını görüp anlamak için, onu bir dizi dural fotoğrafa böleriz. Ses kaydınınsa dural çekimi yoktur. Osilogram sessizdir ve ses dünyasının dışında yer alır.
Sayfa 123 - FecrKitabı okudu
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Uyumak İstiyorum
İki yıldız arası göğe asılı hamak... Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak. Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı; Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı. İlgisizlik, her şeyden kesilmiş ilgisizlik; Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik. Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden; Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden! Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık; Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık. Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri; Raflarda toza batmış Peygamberden bildiri. Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım; Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım! Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla! Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...
Reklam
Ey şiir ne çok acı var içinde...ne çok kırılmış kalbin
GENELEV MEKTUPLARI I. Tenime yabancılaştım, etime Göğsüme kollarıma kalçalarıma Bacaklarıma yabancılaştım. Saçlarım o eski güzelliğini Çoktan yitirdi
Sayfa 30 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı. – Üşüdün, dedim. Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım. – Neden böyle oldun, dedim. Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Geceler boyu yalnız ve sessiz beklerken pek çok şeyi yeniden düşünür insan.Hani, yabancı bir sesi duymak isteyen nöbetçi kulaklar, kendi iç sesini dinleye dinleye Sabah eder ya! Neler neler söylemedi içim o uzun bekleyiş gecelerinde, neler neler kurdum içimden, bilsen...
Oğuz Atayı anlamak...
" Birkaç gün önce, dünyadan gelmiş geçmiş bütün insanların kötü olduğunu düşünen Derda, bir anlığına da olsa, herkesin iyi olabileceği ihtimaline inanıyordu. Her insan ve oğlunun Oğuz Atay'ı sevmiş olabileceğinin hayalini kuruyordu. Çünkü Derda'ya göre Oğuz Atay, iyi olan her şeydi. İyiliğe ilişkin her şey. Gözünün önüne, Günlük'ün sonundaki fotoğrafları geliyordu. Özellikle de sonuncusu. Oğuz Atay'ın, Derda'nın gözlerine baktığı fotoğraf. Kulaklarındaysa, kendi sesi vardı: Yalnız değilim..."
Sayfa 280 - Derda
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
1.078 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.