Okumak Ve Tüketmek-1
Hangi kitabı, neden, nasıl, ne sürede okumalıyız soruları, her birimizin zaman zaman zihninde gezinen sorulardır. Çoğumuz tam anlamıyla aç kurtlarız. Hem o kadar açız ki, elimizden gelse, sürahiden süt döker gibi, kafatasımızı açıp içine kitapları aktaracağız. Ama bu mümkün olmadığı için, biz de bari gözümüzü doyuralım diye
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Evet 6 ayda bitirdim. Tarihte bir yanlışlık yok.
Elimdeki baskı "Diyanet İşleri Başkanlığı" tarafından yapılmış. Uygulamada bulamadığım için en yakın gördüğüm baskı üzerinden yaptım alıntılarımı.
Mükemmel bir çalışma ile karşılaştığımı ifade edebilirim. Önce "tercüme" ve "meal"
Konuşmak her şeyi yanlış anlamanın, her şeyi bir sığlık ve boşluk içine sürüklemenin kesin yoludur. - Çünkü beni anlamak istemiyorsunuz, kendinizi de ayrıca. İstediğiniz tek şey, size yöneltildiğini hissettiğiniz uyarıdan yakanızı kurtarmak. Gereken etiketi bulup beni bir yere yerleştirmek, böylece hem uyarının, hem benim yüzüme kapıları kapamak. Suçlu ve akıl hastası gibi sözlerle yapmayı deniyorsunuz bunu, durumumu ve ismimi öğrenmeye kalkıyorsunuz. Ne var ki, bütün bunlar insanı anlamaktan uzaklaştıran bir kandırmacadır; çünkü hepsi, sevgili hanımefendi, kötü biçimde anlamanın yerine konulan bir şeydir, anlama isteğinden, anlama gereğinden bir kaçıştır daha çok.
"...Duygusal taciz/istismar/şiddet çoğunlukla kadınların maruz kaldığı ve kadınların ruh sağlığının önemli boyutlarda etkilemesinde belirleyici olan travmatik bir yaşantıdır. Duygusal tacize uğrayan kişinin bu durumu yakınları ile paylaşamaması ya da hayatın bir gerçeği olarak kabullenmesi bu konu ile ilgili sorunların önemli bir parçasını
"Seni seviyorum. Yanlış anlama : çok fazlanı değil, sen eksiğini."
Şimdi o böylesine güzel anlatırken aşkı, umudu, hayatı, yalnızlığı, hasreti..
Bir de ondan dinlemek gerekmez mi?
Onlarca farklı pencereden bakacağız belki ama çok güzel şeyler göreceğimize eminim.
Bırakalım kendimizi onun kelimelerine, sitem etsin arada
Basmakalıp hayattan, olağan insanlardan ve klişe heveslerden yorulan Spinoza; Aklını,duyuların karmaşasından kurtarıp yepyeni bir yaşam tarzı, yepyeni bir anlama yetisi hedefliyor. Kendini, kendinin olmayan her şeyden özgürleştirip zihnine dönüyor. Tıpkı özgürlüğün, özgür deneyimlerin kendisi oluşu gibi. Bir anlamda düşünüyorum o halde varım
"Herkes için ve hiç kimse için bir kitap!"
Böyle karşılıyor eser sizi.
Daha o an anlıyorsunuz içine atılacağınız maceranın hiç de kolay bir macera olmadığını...
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Eseri elinize alıp, okuyup bitireyim şeklinde başlamanız oldukça yanlış olacaktır. Bunu akıcı değil anlamında söylemiyorum kesinlikle.
"Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında...''
Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar,