Nasrettin Hoca’nın bir fıkrası vardır hani. Oğluyla yolda giderken önce oğlunu bindirir eşeğe, kendi yürürken. Etraftakilerin ayıplamasıyla kendi biner, oğlu yürür devamında. Bencil diye söylenenleri duyar da devamında, oğluyla beraber binerler eşeğe. Bu sefer de merhametsiz olmuştur hoca diğerlerinin nazarında. En son çare ikisi de yürürler
Ben,
Benim de bir hikâyem olduğunu fark etmem, müşteri temsilcisi ile yaptığım telefon görüşmesi sırasında oldu. Belki de özlemin ve yalnızlığın yarım kalan bütün hikâyelerini benden önce dinlemişsinizdir. Ben de uzun uzun başkalarının hikâyelerini dinlemiştim. Bir arama ile başlayan benim hikâyemi geç de olsa bugün öğreneceksiniz.
Önceki günler
Fantastik edebiyatla karıştırılmaması gereken Büyülü Gerçekçilik akımının yanı sıra Kolombiya'nın da kutsal kitabı mertebesine erişmiş muhteşem ötesi bir roman Yüzyıllık Yalnızlık.
Nedir Büyülü Gerçekçilik? Gerçekdışı bir olayın oldukça sıradan ve normal şekilde aktarılmasıdır. Ne karakterler ne de okur yaratılan dünya içinde bu gerçekdışı olayı
Çok yorucu bir okumadan geldim, kitaba dair ne anlatabilirim diye düşünüyorum dünden beri.
Kitabın “e” harfi bulundurmayışı, çevrildiği diğer dillerde de “e” harfi kullanılmadan çevrilmiş olması tam bir reklam kampanyası olmuş. Yazarın bunu “Auschwitz” kampında “kaybolan” annesine ithafen yazdığını okumayan da kaldıysa tekrar belirtmiş olayım. E
Hollanda’nın Mona Lisa’sı ya da ‘Türbanlı Kız’.
(Orijinal Flemenkçesi: Het Meisje met de Parel).
Sarı başlığı, kulağına taktığı inci küpesi ile gizemli bir kızın hikâyesi. Flemenk ressam Johannes (Jan) Vermeer’in en sevdiğim tablosunu tarihi bir kurguyla sunan bir roman. 16 Yaşındaki Griet’in gözünden, 60’lı yılların Hollanda’sında. Tablonun
Herkesin bu kadar beğenip yere göğe koyamadığı bir yazar ve kitap hakkında nasıl inceleme yazacağım bilmiyorum. Linç edilmekten korktuğumu da belirtmek isterim :D Bu linç kültürünü bırakalım hanımefendiler ve beyefendiler :))
Orhan Pamuk’un okuduğum ilk kitabıydı. Yazar hakkında bir hükme varmak için çok erken olsa da, en iyi eseri olarak
Bir kitabi, 1 ayda bitirerek kendi kişisel rekorumu kırdım evet...
Bu kitaba 3.'ye para veriyorum. İlki benden okumaya daha cok hevesli birine ödünç verildi geri gelmedi, ikincisini yine seneler evvel aldim bi kaç sayfa okudum ve Altinoluk plajlarinda hacilattim veya unuttum akibeti hakkinda hic bi bilgim yok. Elimde bulunan 3.yü bitirebilmenin
"Yalnız doğar, yalnız ölürüz."
Doppler’da kayıp olan birkaç parçanızı bulacaksınız. Belki de tümünü bulabilirsiniz. Benim de kendi parçalarımı bulduğum anlamlı ve ultra komik bu kitabın incelemesi ile sizlerleyim. İnceleme komik olmayabilir ama kitap "gerçekçiliği ile" fazlasıyla komik. :)
ShamRain: