1. Osmanlı İmparatorluğu - Halil İnalcık
2. Batı-Doğu Divanı - Johann Wolfgang von Goethe
3. Hafız Divanı
4. İnce Memed - Yaşar Kemal
5. Fuzuli Divanı
6. Timurlenk
7. İslam Uygarlıkları Tarihi - Corci Zeydan
8. Bir Ortadoğu Tarihçisinin Notları - Bernard Lewis
9. Savaş ve Barış - Lev Nikolayeviç Tolstoy
10. Kral Lear - William Shakespeare
11.
Kitapta olan bir meseleyi sizlerle paylaşacağım (Sayfa156). Sırf bu yüzden bile okunabilir. Geride kalan meseleleri anlatma ihtiyacı duymuyorum:
" Yavuz Sultan Selim'in sırf vatan sevdasıyla henüz kanlanan kılıcı elinde kurumadan, İbni Kemal'in atının ayağından kendi üzerine sıçrayan çamuru şeref bilerek, hürmetle onu çıkarıp da kaftancı başıya verirken; " Bunu tabutuma örtünüz. Zira ulemanın atının ayağından sıçrayan çamur dahi bizim için şereftir" deyişi cihan tarihinde görülmemiş ve belki de görülmeyecek bir ilim ve ahlâk harikası sayılmaz mı?"
Bu meseleyi yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Bu kitap Eğitim Sistemi'nin yanlış kurulması üzerine eleştirel yazılmış bir kitaptır. Bunu demekle iktifa edeceğim.
" Yarın şu sahrada dökülecek kanın rengi de akışı da birbirinden farklı olmayacak. Yarın burada bir bedenin, bir bünyenin kendisiyle savaşı çıkacak. Sağ kol ile sol kolun , bir ayak ile ötekinin birbirine acımasızca saldırdığı görülecek. Şah olmuş yahut Sultan; sıfatların ne önemi var. Önemli olan isimdir. Hasan mı Hüseyin mi ? Selim mi
Vezirlerden biri Yavuz Sultan Selim'e, sefere nereye gidiyorsunuz diye sorunca,"Sır saklamayı bilir misin?"karşılığını alıyor.Vezir,"Biliriz efendim"deyince Yavuz Sultan Selim,"Ben de bilirim."diyor.
İncelemeye girişmeden önce; İskender Pala ile henüz tanışmayanlar için kesinlikle "Şah Sultan, Efsane, Od" romanlarını okumalarını tavsiye ediyorum.
Yerli ve günümüz yazarlarımızdan en çok sevdiğim yazarların baş tacı İskender Pala... Aşkı güzel söyler, Türkçemizi güzel kullanır ve tarihimizi de güzel anlatır. En güzeli ise bunların
Evet.. Ali Şeriati değil, Ali Şeriatı. Nitekim böylesine necis, böylesine zehirli ve böylesine kinli bir İslam anlayışı, ancak başka bir şeriatın temsil makamınca makul karşılanabilir. Zira herkes vazifesini yapmakla mükelleftir.
Kalemi oldukça güçlü ve şahsı ziyadesiyle zeki. Kitabı körpe bir zihinle okuyan herkes, ilk sayfasından, son
Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı fethettiğinde bir süre orada kalır. İdareyi eline alıp kendi hâkimiyetini yerleştirmek için bu elzemdir. Bu sırada bir çadırda kalıyor. Çadırı süpürüp temizleyen, yemeği yapan Mısırlı bir cariye vardır ki, Yavuz Selim Han sabah çıkınca, cariye geliyor, akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlayıp gidiyor,
Osmanlı, farklı dönemlerinden; Avrupa’ya etkisini gösterdiği dönemlerden bir tanesi de Kanuni Sultan Süleyman, dönemidir. Diplomatik diyalogların sık, Akdeniz’de etkili olunan bu dönemde başarılı seferlerle Osmanlının etkisinin artmasına sebep olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman kitabı, Anadolu ve çevresinde ortaya çıkan huzursuzlukları sebepler
"Şeytan ile mekteb-i şer içre okurduk"
- Ornio
Gelin size bir mesel anlatayım. Kahramanımız şeytanın sınıf arkadaşı Karga lakaplı Ornio. Musa peygamberin hz. Hızır ile olan yolculuğunun menkıbesi Karga'nın zihninde bambaşka bir boyut kazanır ve onun Osmanlı Devleti'ne karşı küçüklüğünden beri beslediği intikam ateşini körükler. Saray ulemasından Molla Lütfi aracılığıyla yapmadığını bırakmaz ve alim sınıfını birbirine katarak devleti zaafa uğratmak ister. Böylece devlet gemisini delecek ve dahi devletin başındaki Avrupa'nın Büyük Kartal dediği sultanı öldürmek gayesine ulaşmaya çalışacak. Çevirdiği türlü entrikalar, Molla Lütfi'nın arkasından yaptığı sayısız fenalıklar acaba onu amaca ulaştıracak mı? Ustasından öğrendiği yüz boyama sanatı ssyesinde çeşitli suretletde gördüğümüz Karga, Sultan Mehmet döneminden II. Beyazıt zamanına kadar gayretkeş bir şekilde emelleri peşinde koştu durdu ve en sonunda bir gün Yavuz Selim'in karşısına çıkıp "işte bunlar kurt ile yiyip çoban ile ağlaştığımın itiraflarıdır" diye 15 gün ikindiyle akşam arasında padişahın huzurunda anlattı ha anlattı.
İskender Pala'nın kaleminden İtiraf: şeytanın yeryüzündeki halifesi Ornio'nun hatıralarından...
Akilah Azra Kohen'in genç yazarlar için büyük bir şans olduğu kanaatindeyim.
Gör Beni kitabında kitap nasıl yazılmaz, üslup nasıl oluşturulmaz, tasvirler nasıl yapılmaz, algı nasıl yapılır incelikle göstermiş. Kıymeti İnşallah vefat etmeden önce anlaşılır
Kendime tam günde minimum 100 sayfa okuma rutinini oluşturmuşken bu kitap okuma düzenimi epey
"Hayal kurmakla hayalleri gerçekleştirmek arasında büyük farklar olduğunu aklımdan asla çıkarmıyorum..." diyor Sevgili İskender Pala. Kitap 16. yüzyıla damgasını vuran Yavuz Sultan Selim ve İsmail Şah arasında geçen olayları, çatışmaları ve savaşları konu alıyor. Birebir tarihi değil ama en güzel şekilde öykülenmüş olan olaylar okunmaya değerdi.
Sevginin gücünü, aşkın imkansızlığını, pişmanlıkların dönüşü olmadığını, kardeşliğin öneminin paha biçilmezliğini ve nice güzel duyguları bize sunarak kitabı daha da zenginleştirmiştir. Kitapta öyle müthiş betimlemeler yer alıyor ki, bazen dünya güzeli (Taçlı Hatun), bazen cesur ve yenilmez (Can Hüseyn), bazen savaşta savaşan bir cengaver, bazen Sultan, bazen Şah ve de bazen aşık bir şair oldum.
Ne kadar Sultan ve Şah rakip olsalar da gerçekten ikisi de birbirlerine karşı merhametli olduklarını da dile getiriyor.
İskender Pala, en titiz şekilde hem Şah' ı hem Sultan' ı eleştirimiş ve bize bu kitabı sunmuştur. Okuduğum ilk tarih kitabı oldu ve tarihe bakış açım değişti. O savaş anlarında insanların neler hissettiği, ailelerini nasıl terkedip savaşa katıldığı ve belki de şehit olup geri gelmediği bu durumlar hem gurur verici hem de kalp kırıcıydı..
"Kim bilir belki de kalbin kırılması, gücenmesi sevginin adıydı." gibi çoğu yerde farklı anlamlarla sevgiyi anlamlandırmıştır.
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,6bin okunma