"Size yapılan bir kötülüğü doğrudan deneyimlersiniz; sevdiklerinize, dostlarınıza, komşularınıza, hatta şahsen tanımadığınız insanlara yapılan bir kötülüğü de empati yoluyla, dolaysız bir biçimde deneyimleyebilirsiniz. Kötülük bir soyutlama değildir. Toplama kampındaki Anne Frank'ın, Vietnam'da napalm bombasına maruz kalan çocuğun veya kavurucu sıcakta can çekişen Asurlu askerin çektiği acıyı, kendi acılarınızla benzeşim kurarak bilir ve anlarsınız."
Aeshma'nın (gazap) önderliğindeki yedi baş zebani şunlardır: Yanlış Düşünceler, Sapkınlık ya da lrtidat (Din değiştirme)', Anarşi ya da Yanlış Yönetim, Uyumsuzluk, Kendini Bilmezlik, Açlık ve Susuzluk.
En son ve en düşük ortaya çıkış ise özdektir ve özdek, Bir'e en uzak olan ve ona en az benzeyendir. Bir en kusursuz ve en iyi olduğuna göre, onun zıttı olan özdek, tümüyle iyilikten yoksundur. Tümüyle iyilikten yoksunluğu belirten bir sözcük vardır: Kötülük. Plotinos, daha da ileri gider. Özdek, yalnızca tümüyle iyilikten yoksun olduğundan dolayı kötü değildir, aynı zamanda kusursuz iyiliği engellediğinden, Bir'in tasarımına karşı direndiğinden ve bireyin ruhunu yanlışa doğru yönlendirdiğinden dolayı, kesinlikle kötüden yanadır.
Kötülüğün kaynağı nedir? Soya çekimdir.
Yaradılış olarak kötülük genlerimizde var. Kimimiz törpülüyoruz bu dürtümüzü kimimiz kötü olmayı seçiyoruz. İçimizdeki bu kötülüğe de ŞEYTAN diyoruz. “Şeytan, bilincimizin dışında algılanan düşman bir gücün ya da güçlerin temeli, tanrılaştırılması, nesnelleştirilmesidir.”
Şeytanı ne kadar nesnelleştirirsek
İnsanlar, Şeytan’a inanıyorum ifadesinden sakınırlar; çünkü “Allah’a inanıyorum” ifadesine paralel bir tınısı vardır. Fakat bu iki ifade paralel değildir; çünkü “Allah’a inanıyorum” ifadesi hem Allah’ın varlığına entelektüel onayı, hem de Allah’a kişisel bağlılığı ima eder. “Şeytan’a inanıyorum” ifadesi ise ahlaki bağlılığı değil yalnızca
İyilik içten gelir. İyilik bir seçimdir. Bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar,” der #anthonyburgess Otomatik Portakal ‘da...
Realizm, “Kötülük insanın doğasında vardır, iyilik bir seçimdir,” savını destekler. Yani her insanın içinde “kötülük potansiyeli'' vardır. Mutlak iyi ya da mutlak kötü yoktur çünkü hiçbir insan %100 iyi ya da kötü olamaz.
Kötülük, reddedilemez bir şekilde bu dünyada varolduğuna göre kötülük özgür iradeden kaynaklanan eylemlerin bir sonucu mudur?
Hatırlayalım, ilk yaratılan Adem ve Havva’nın oğullarından Kabil, kardeşi Habil’i kıskanarak beslediği kin ve nefretle öldürmüş böylece insanlık tarihinin ilk cinayeti işlenmiştir.
Bu örnek çerçevesinde kötülüğün ezeli varlığını, etkilerini ve sonuçlarını düşünmeyi size bırakıyorum.
“Kötülüğün Tarih” serisinin II.kitabı olan #iblis, Hristiyanlığın yayılmaya başladığı dönemde kilise babalarının ve teologların kötülük sorununa yaklaşımlarını ele alıyor.
Bu minvalde bir kez daha diyorum ki:
“Zaten hiçbir zaman inandırıcı gelmemiştir bana “Şeytan’a uydum”cuların mavraları, bunlar sadece “şeytansı”ların lakırdıları...”