Kitabın ilk kısımlarında biraz daha olayların duygusal yönüne dikkat çekilmiş ve o kısımlar gerçekten beni çok derinden etkiledi, çok beğendim. Bir kişinin yakınlarının başına intihar gelmeden olayın gerçek önemini anlayamadığından ve intiharın aslında bir 'yardım çığlığı' olduğundan söz eden bir kitap. Ortalara ve sonlara doğru biraz
Mük bi öykü kitabı okuma hızımdan da anlamıssınızdır. Kapağında öykü yazdığına bile bakmadan elime almıştım, arka kapağındaki yazı ilgimi cekmisti. İlk öykü bittikten sonra öykü kitabı olduğunu anladım Kitapta 18 tane öykü var, her öyküde farklı karakterler ve hayatlar hemen sizi içine alıyor. Elinize aldığınız gibi öyküler patır patır bitiyor. Bazen dram bazen komedi. Öykülerin sonu genelde hep bi şaşırtmacayla bitiyor. Bence çok güzeldi, dili aşırı akıcı. Okumaya ara verenler bu kitapla asırı hızlı bi donus yapabilir. Okumaya sürekli devam edenler için de rahatlatıcı ve kaliteli bi kitap bence. Kitaplığımda yazarın baska bi öykü kitabı daha var onu da merak ediyorum. 2-3 kitap sonra okumayı dusunuyorum.
Diğerlerine göre daha fazla beğendiğim öyküler:
Diğer Müjdatlar Gibi
Sıcacık
Olanlar Oldu
Puan:5/5
#şerminyaşar #gelirkenekmekal #öykü #doğankitap #türkedebiyatı #okudumbitti #tavsiye #kitaptavsiyesi #bookstagram #booklover
Kütüphaneye kitap alıp verdiğimde şöyle bir dolaşıp gelişi güzel hiç tanımadığım bir kitap alırım. Bu sefer Başar Başarır’ın "Teklifinizle ilgilenmiyorum" öykü kitabini aldım. Severek keyif alarak okudum. Daha önceki ve sonraki kitaplarını da okunacak kitaplar listesine ekledim. Bu yazarı takip ediyorum... Yunus Nadi Ödülünü hak
İstenmeyentüy kardeşinizden mini bir hizmet :) yorumlarda ve anasayfada şive ve lehçenin hala karıştığını okuyorum ve diyorum ki : Lehçe bir dilin çeşitli ses, biçim, anlam ve dizin farklarını gösteren kollara diyoruz. Türkçe'nin bugünkü kolları arasında diğerlerine oranla en yoğun farklılık Çuvaş ve Yakut Türkçesinde görülmektedir. Bu
Aziz Nesin, denilince aklıma "Markopaşa" geliyor. Sabahattin Ali ile beraber çıkardıkları bu dergi, Komünist söylemler taşıdığı gerekçesi ile defalarca şikayet alıyor ve hapse giriyorlar. Ancak Markopaşa, Merhumpaşa olarak yazı hayatına devam ediyor bir müddet. İşin şöyle bir yanı var; Aziz Nesin ve Sabahattin Ali sıra ile hapse girip
Zeynep Sipahioğlu kalemi ile ilk kez tanıştım. Yazı dili ve anlatımın akıcılığı gayet güzel hızlı okunabilen ancak benim için çerezlik bir kitap. Bu tarz kitapları sevenler bayılarak okuyacaktır eminim. Ama çok bu tarz kitapları aramayanlar ise ağır kitaplar okuduktan sonra kafalarını dinlendirebilmek adına keyifle okuyacaklarını düşünüyorum.
Kitapta; Karadenizli bir ailenin kızı olan 18 yaşındaki Dilara babasının isteğiyle bir genç ile evlenme aşamasındadır ama aslında tamamen bambaşka birine abisinin yakın arkadaşına aşıktır. Düğün gecesi evlendiği kişi kendisine iftira atar ve ailesi de buna inanarak Dilara’yı evden atar. Dilara’nın bambaşka bir hayata sürüklenerek ayaklarının üzerinde gayet başarılı bir iş kadınına dönüşmesini okuyoruz.
Fırtınaya VurgunZeynep Sipahioğlu · Parola Yayınları · 201853 okunma
Bazı dergiler vardır; her sayısı için ayrı bir tema belirlenir, ardından yazı çağrısında bulunulur, dergi hakemleri gelen yazılardan uygun bulduklarını kabul eder ve kabul görmüş yazılar dergide yayımlanır. İşte Kutadgubilig o dergilerden değil, yazıların ortak bir teması yok. Yine de, biraz zorlama bir kategorize de olsa, yazılar dört kategoriye
Yazı okumak kişinin aynada kendi yansımasını görmesinden ibaretmiş. Ve bir dili çözmek, kelimelerin kendi dilimizdeki karşılığını öğrenmek için değil, insanın kendini keşfetmesi içinmiş.
Cahilliğin bir toplumu nasıl yok ettiğini, insan varlığını nasıl hiçe saydığını, aklın, kalbin karşısında ne kadar güçlü bir düşman olduğunu göreceğiniz bir eser. Cahillik devrin en kötü hastalığıdır ve cahillikten kötü hiçbir şey yoktur.
Eserde cahilliği hat safhada yaşayan bir toplum ele alınmış. Bu toplum cahilliklerinden dolayı küçücük bir çocuğa sürekli bilinçsiz bir baskı yapıyor ve babasının katili olarak gördükleri annesini öldürmesini istiyor. Kendileri öldüremiyor; gerekçeleri ise annesinin güzel olması. Evet annesinin güzel olması, insan olması değil. Bir insanı, ona onun canını siz vermediğiniz için ve insan olduğu için öldürmemeniz gerekir. Ama o kadar cahil bir toplum ki işlemek istedikleri cinayete bile Esme’nin dış güzelliğini engel olarak görüyorlar. Cahillik seviyelerini burdan bile anlayabilirsiniz.
Kitabın her sayfasını hayretler içerisinde okudum. Her sayfada şaşkınlığım yenilendi ve hep “Bu nasıl olabilir? Böyle bir cahillik mümkün mü? Bunlar gerçek mi?” diye sürekli kendi kendime hayıflandım. Ve evet, maalesef bunlar gerçek. Özellikle memleketimizin doğu anadolu ve güney anadolu bölgesinde sıkça duyduğumuz töre cinayetleri, kan davası gibi ‘insanın gururu’ diye savunulan hikayeler çokça mevcut. Eserin yazı dili oldukça sade. Akıcılığı ve betimleme sanatı verimliydi.
Cahilliğe kurban giden canlar o kadar fazla ki bu durum son derece üzücü. İnsanoğlunun hayatı, hayalleri, hedefleri bu kadar basitleştirilmemeli. İnsanoğlunun kaderi, insanoğluna kalmamalı diyerek bitiriyor; okumayanlara okumalarını tavsiye edip, okuyacaklara ise keyifli okumalar diliyorum.
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019bin okunma
Meslekler Taşlaması adlı benzer türden bir metin, yazmanın işine övgüler düzerken diğer bütün meslekleri kötüleyerek şu temayı geliştiriyordu:
Bak, yazmanınki dışında denetleyicisi olmayan iş yoktur: yazman denetleyicidir. Demek ki okuryazar isen, bu senin için iyi olacaktır, sana gösterdiğim (diğer) işlere benzemez....
Senin için en yararlı
Hayat, herkesin belli bir rol aldığı sahnedir.
- William Shakespeare
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitap hakkında değildir. Shakespeare’in yaşadığı çağa, İngiltere’nin siyasi tarihine, eserin ilham kaynaklarına ve Shakespeare’e yöneltilen eleştirilere dair kapsayıcı bir yazıdır. Konu başlıklarına ayırma sebebim daha rahat okunabilmesi içindir.
● Alman Dili ve Edebiyatı Profesörü olan ,hâlen Atatürk Üniversitesinde akademisyenliğe devam eden Ahmet Sarı'dan okudum ilk eser.
● 92 tane kısa kısa bolca bilgi yüklü yazıdan oluşan kitap, edebiyatın iyileşme ve iyileştirme ('iyileştirmek' yerine yazarın sıkça kullandığı,günümüzde çok rastlanmayan 'sağaltmak' fiilini