ÇAKALLAR VE ARAPLAR
Vahada kamp yapıyorduk. Arkadaşlarım uykuya dalmışlardı. Uzun boylu, beyazlar giyinmiş bir Arap yanımdan geçti, bir süredir develerle uğraştığı için şimdi uyumaya gidiyordu.
Kendimi çimlere attım; uyumaya çalıştım; yapamadım, uzaklarda bir çakal uludu; doğruldum. Ve uzaklarda olanlar bir çırpıda yanıma varmıştı. Çakallar
AK KUŞLUKTA ALDANIŞ
Açınca penceremi Doğu'nun ilk karına
Sevindim, ermiş gibi özlediğim yarına.
Ak bir günü kuşanmış çıplak tenine toprak
Ey çileler takvimi, bu ne aydınlık yaprak?
Bu renk bana yabancı, gözlerim kamaşıyor,
Bu renkte pırıl pırıl ne umutlar yaşıyor
Ben, onu unutmuşum görmeyeli, yıllardır,
Belki de gözlerimde daha mahmurluk
Yeniliği tanıma, bütün insanların paylaştığı, genetik temelli bir hayatta kalma aracıdır. Beyinlerimiz, akıllı ve yeni bir şey, dikkat çeken bir şey, leziz görünen bir şey aramak için eğitilmiştir.
Bir insan hayatının doğumu ile başladığından emin misiniz?..
* Gelecek, geçmişin duvarları içinde değildi…
* Gelecek, özlemlerimizden kuruludur, başka neden olacak?..
* Yabancılık, dikkate almam gereken hayatımın bir gerçeği idi…
* Çok yüksek sesle konuşanlar, hareket yeteneklerini yitirirler…
* Bizim oralarda, insan ancak
Rönesans, kelime anlamıyla, “yeniden doğuş” demek. Ancak, Rönesans deyiminden Batı’da edebiyat ve sanatın gerçekten yeniden doğduğu ya da dirildiği anlamı çıkarılmamalı. Çünkü, Ortaçağ Avrupası’nda da, bir edebiyat ve sanat vardı. Rönesans, Batı Avrupa’da edebiyat ve sanatın yeni bir yöne çevrilişi.
Gerçekten, Rönesans hareketinin, görüldüğü her
Ben kitabı yazdığımda kendine göre bir tarzı olacağını düşünüyordum ve edebi bir başarının yanı sıra bana yakın insanların hayatlarına yönelik bir tehlike olacağını asla düşünmemiştim. Anavatanımdaki yöneticiler için kitap, aynı yakalanıp boyanan kuşa olduğu gibi sürüden çıkartılıp atılan bir unsur oldu. Kuşu yakaladım, tüylerini boyadım ve serbest bıraktım ama yapabildiğim sadece orada durup kuşun felaketini seyretmek oldu. Eğer olabilecekleri daha önceden görseydim, Boyalı Kuş'u asla yazmazdım. Ama kitap da aynı kahramanı küçük çocuk gibi saldırılara göğüs gerdi. Hayatta kalma güdüsü zincirleri koparıp geçti, insanların hayal güçleri de çocuğunkinden daha fazla tutsak kalabilir mi?
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Ne söylediğimi nasıl bilebilirim ki
Nasıl bilebilirim! Ben değilim, sonra benim
Söylediklerimden dolayı beni yargılama
Çünkü hem şaşırmış durumdayım, ne düşündüğümü
Nasıl söyleyebilirim ki, çünkü hem kendimin farkında değilim
Bazen ben (denizdeki) dalgadan daha yüksekteyim
Bazen de dalgaların altındayım, düşünce gibi karışık hâldeyim
Kafam karma karışık uyanıyorum
Varlık düzeyim ne olursa olsun
Şunu söyleyebilirim ki, ben yaşlandım
Ve ben hâlâ bir çocuğum
Farkına varmış bulunuyorum fakat
Aynı zamanda sarhoşum
Kendini gerçekleştirmeyi başaramamış kişiler ise, kendi kişilik ve bilinçlerini asimilasyon, toplumsallaşma ve kültürlenme süreçleriyle geliştirirler. Onlar daha sonra bir yüke dönüşen bir davranış kalıbı geliştirirlen Fromm buna şöyle işaret eder:
"Yukarıda toplumun bilinçsizleştirici etkisi konusunda söylenenler ve dahası bilinçaltımızı
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk