Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ölümden sonra kalkış
Doğum nasıl bir tohum halinde bu dünyaya bir açılış ise, ölüm de, öteki dünyaya bir açılıştır. Tohum nasıl toprakta çürüyor, ancak onun bir özü boy atarak toprağın üstüne çıkıyor ve yeniden dünyaya, yeryüzüne kavuşuyorsa, gökyüzüne dalbudak salan ağaç bu tohumun toprak içinde ölüp de yeniden dirilmesinden meydana geliyorsa, insan da ölümle çürüyecek, fakat gün gelince ölmeyen ruhu, yeniden dirilen vücuduna kavuşacaktır.
Sayfa 145Kitabı okudu
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Azime Korkmazgil: Şekibe ve Halit Çelenk dostluğunun; Ozan Hasan Hüseyin için, ayrı yere konacak bir anlamı da var: Türk işçi sınıfı tarihinde, 'Kavel Grevi'nin çok özel sayfalarını okumayanımız yoktur! Olayın önderliğinde Maden-İş Sendikası vardı. Acılı ayrıntılarla örtülü, uzun soluklu, destanlara konu olmuş, derslerle yüklü bir eylemdir bu. Grev, 1963 kışında başarıldı. Hasan Hüseyin de bu süreçte herkes gibi dopdolu ve uzun süreli bir bekleyiş heyecanı yaşadı; parti içinde olduğu kadar, tüm ilerici çevrelerde de çok sevilmiş olan ve 'Kavel' başlığını taşıyan ünlü şiirini yazdı... O zamanlar bu şiir, hemen her toplantıda bellekten seslendirilirdi... Bir değerlendirme toplantısında da, Şekibe Çelenk'in; 28 Ocak'ta başlayıp 4 Mart'ta sona eren bu şanlı grev için şöyle dediğini not etmişim: -İşçiler ilk kez, sıra dışı bir dayanışma örneği verdiler. Mesajı büyüktür; olağanüstü güzellikler büyütmüş, saygın bir direnmedir bu! Adam gibi grevdir yani! Rastlantı; doğum günü 4 Mart olan Hasan Hüseyin, coşkuyla söz aldı: -Elbet beni de etkiledi olay! dedi; bildiğiniz şiiri yazdım. Bu öncü eylemi, çoban ateşine benzettim şiirimde. İşçi kardeşlerime söz verdim; nişanlımı Kavel kapısında öpecek, Kavel kapısında evleneceğim ve ilk çocuğumun adını Kavel koyacağım... Şekibe Çelenk, yeniden sesini yükseltti: -Tamam Hasan Hüseyin! dedi; önümüzdeki günlerin birinde kitabın çıkacak. Bu senin ilk kitabın, ilk çocuğun demektir; kitabın adı 'Kavel' olsun! Ozan Hasan Hüseyin'in ilk şiir kitabının adı; böylece, Şekibe Hanımın önerisi olarak, dostlar arasında kabul edildi...
Sayfa 96 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
Reklam
Sonuç
Kamusal ve özel arasındaki hassas denge, siyaset kuramı tarafından durmadan yeniden formüle edilmektedir. Rousseau mutlak bir şeffaflığı düşlüyordu: "Doğum yerimi seçebilseydim, tüm bireyler birbirini tanıdığı için ne günahın karanlık manev­ralarının, ne de erdemin tevazusunun kamunun bakışlarından ve yargısından kaçamayacağı bir devleti
Dinlerin Yayılma Amaçları Her inanç sistemi, kendi getirdiği iman esaslarını ve ilkelerini gerçek doğru olarak kabul eder. Bu bakımdan, inançlar, insanlar ara- sında o inancın yayılması için diğer inançtaki insanlara tebliğ ve çağrıda bulunurlar. Bu tebliğ ve çağrı, her dine göre değişir. Bunlar, görevli veya gönüllü olabilir. Ancak dediğimiz gibi dinleri yayma yöntemleri, dinlere farklılık gösterir. Mesela, Hinduizm'de her şey samsaranın (reenkamasyon = yeniden doğum döngüsü) bir parçası olarak kabul edildiğinden aktif bir misyoner faaliyeti söz konusu değildir. Keza Yahudilik, belli bir toplumla sınırlandırılmış oldu­ ğundan yayma faaliyeti dinin temeli değildir. Aksine Yahudilikte, Yahudiler seçilmiş insanlar olarak görülür. İslamiyet bütün insanlığa son din olarak geldiğinden tüm insanlığa tebliğ esası vardır fakat bu tebliğ bir takım yöntemlerle mutlaka Müslüman yapma şeklinde değildir.9 Dinler, elbette yayılmak ve insanları o dinin doğrularına döndür- mek için ortaya çıkarlar. Ama bu yayılma; zulüm, şiddet, baskı ve cinayete dönüşürse, bu durum artık tebliğ veya yayılma değil, cinnet halini ifade eder. Tarihte ne yazık ki dinler, özellikle din adamları ve devlet yöneticileri tarafından siyasete alet edilmişlerdir.
Kant'ın kırk yaşlarındayken böyle bir yeniden doğuş yaşadığını kabul edebiliriz. Bu yeniden doğum neticesinde, daha önce kendisini alıp götüren "sosyete içinde oyalanmanın girdabından" bilinçli olarak geri çekildi.
Sayfa 136
Yaşam, ya da yerleşik bir adamın yaşamı tekrarlardan oluşur, bu yüzden de sıkıcı olabilir. Yeni hiçbir şey olmaz. Akıl hep yeni oluşumlar ister. O yüzden genç ruhlar için keşif vardır, arayış vardır, yolculuk, tehlike, değişim vardır. Ama tabii ki yolculuğun, tehlikenin ve değişimin de kendine has bir sıkıcılığı olur. Sonunda hep o aynı başkalık olmaya başlar; başka bir tepe, başka bir nehir, başka bir adam, başka bir gün. Ayak uzun mu uzun bir çemberde dönüp durmaktadır. Beden evde öğrenmiş olduğu şeyleri, hareketsiz olduğu zamanı yeniden hatırlar. Farkında olmayı. Ayağının altındaki toz zerreciğinin, ayağının tabanındaki derinin, havanın yanağa temasının ve kokusunun, ışığın havadan düşüşünü ve hareketinin, nehrin ötesindeki yüksek tepede biten otların renginin, bedenin ve ruhun düşüncelerinin, derinliklerin berrak karanlığındaki renklerin ve seslerin durmaksızın hareket eden, durmaksızın değişen, sonsuza kadar yeni olan dalgacıklarıyla titreşiminin farkında varmak.
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
İnsanlar ön yargısız olarak doğarlar. Yıllarca edindikleri ön yargılardan tekrar kurtulmalarıysa, yeniden bir doğum gerektirir. Kendinden doğmayı!
Sayfa 86 - Remzi KitapeviKitabı okudu
Aliénor daha ileride şöyle demektedir: “kocanın iki yıl boyunca matem kıyafeti giymesi gerekir, hiç değilse yeniden evlenmeyenler böyle yapmalıdır”. Ve yüksek mertebedeki kişiler, prensler yeniden evlenmekte epeyi hızlıdırlar; IV. Henri’nin reşit olmaması nedeniyle Fransa naibi olan Bedford dükü, yalnızca beş ay sonra evlenmiştir. Matemden
“ … İlkbahar esintisi, endişe verici duygular ve doğum. Daha sonra ölmesi için birini doğurmak, bin bir eziyetle yetiştirmek, sonra da toprağa vermek. Sonra yeniden başlaması aynı sıkıntıların, aynı kaygıların. Ve ana olurken duyulan o büyük acı. Tümüyle gereksiz ve saçma bir üreme döngüsü. Sözümona uzatılması yaşamın.”
Sayfa 123 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Bu evrede kadınlar genellikle -ne türden olursa olsun- bu içsel yolculuğa devam etmek konusunda kendilerini hem umutsuz hem de kararlı hissederler. Çünkü bir hayatı diğeri için, hayatın bir evresini öteki için, hatta kimi zaman bir sevgiliyi sadece kendileri için terk ederler. Ergenlikten genç kadınlığa, evli kadınlıktan evde kalmış kızlığa ya da orta yaştan yaşlılığa ilerlemek, kocakarı çizgisini geçmek, yaralanmış olarak ama kendi değer sistemleriyle yola çıkmak; işte ölüm ve yeniden doğum budur. Bir ilişkiyi ya da ana baba evini terk etmek, eskimiş değerleri arkada bırakmak, kendisi olmak ve kimi zaman sadece öyle olması gerektiği için derinlere, vahşi topraklara gitmek, tüm bunlar inenin kaderidir. Böylece yola çıkarız ve botlarımızın altında aşina olmadığımız topraklar, farklı bir gökyüzü altında farklı bir dünyaya ineriz. Giderken hala incinebiliriz, çünkü kavrayamayız, tutunamayız, yapışamayız, bilemeyiz; çünkü ellerimiz yoktur.
Sayfa 450Kitabı okudu
Reklam
Sevgiyi üretmek için, eğer seveceksek, bailamos con La Muerte, Ölümle dans ederiz. Orada akış olacaktır, arınma olacaktır, canlı doğum ve ölü doğum ve yeni bir şeyi yeniden doğurma olacaktır. Sevmek, adımları öğrenmektir. Sevgi üretmek, dansı dans etmektir.
Bir gün yaşantımı değiştiren ve beni sık sık üzüntüye boğan şeylerden hiçbir kalıntı kalmayacak. Bir gün son yorgunlukla birlikte barış geri gelecek ve ana toprak beni geri alacak. O son olmayacak, sadece yeniden doğum için bir yol, eski ve solmuş olanın yok olduğu bir yıkanış, uyuklama olacak ve orada genç ve yeni olan soluk almaya başlayacak.
Sayfa 35 - 1. Basım: Temmuz 2018Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.