Bu tür niteliksiz ve gereksiz kitaplara maruz kalmamak için kitap önerileri verdiğim YouTube kitap kanalıma abone olabilirsiniz: youtube.com/c/alintilarlaya...
Bu kitabın incelemesine başlamadan önce site yönetiminden kendi incelememin üstüne, bazı gönderilere koyulan "Dikkat, bu gönderi rahatsız olabileceğiniz müstehcen
Merhabalar,
Malum koronalı moronalı karantinalı kısa çalışma ödenekli işsiz güçsüz günlerimde açtığım ve sizlerin değerli destekleriyle her geçen gün büyüyen Youtube kanalımın bugün 17. günü.
1 Nisan tarihinden başlayarak iki ay boyunca neredeyse her gün bir kitap incelemesi bir de edebiyat sohbeti olarak devam ettiğim kanalıma Haziran ayı
Neden Küçük İskender okumalı?
1) Cinselliğin her türlüsünün normal bir şey olduğunu kanıksamanıza yardımcı olacaktır. Bizler seksi zevk için yapan hayvanlarız. Papadan tutun da yeryüzündeki bütün imamlara kadar herkes sevişir. Bölünerek çoğalmayı milyonlarca yıl önce bırakmış genlerimizden haberdar değilmişiz gibi davranmayı bırakmamıza, bunu
Selam! 🤓 Bugün 5 farklı türden 5 roman önerisiyle birlikte karşınızdayım.
İlk önerim belki de pek çoğunuzun okuduğu ama yine de okumayan kalmışsa diye önerdiğim
Oblomov kitabı. Kendi eylemsizliklerimizi sorgulayabileceğimiz ve Oblomov ile birlikte 200 sayfa boyunca yataktan kalkmayacağımız bu dünya klasiğini hâlâ okumayan kaldı mı diye
Hayallerinize bir de buradan bakalım mı!
Sıkılmışsınız hayattan, beklentilerinizi karşılamamış ve siz de başta aileniz olmak üzere başka insanların beklentilerini karşılayamıyorsunuz. Hayatın sırtınıza yükledikleri zor geliyor. Çekip gitmek ve bambaşka bir hayata başlamak var aklınızda. Her şey filmlerdeki ve kitaplardaki gibi olacak diye
“Ne anladın dün anlattıklarımdan?”
“Ya sen ölecekmişsin ya da o adam...”
“Aferin... Söyle bakalım... Sen olsan ne yapardın?”
“Belki o cansimidi ikinize de yeterdi...”
Hakan Günday diyince akla yeraltı edebiyatı gelir. Ama kendisine sorulunca bu soruyu kendisi ben yeraltı yazarı değilim der. Alkol, cinsellik, küfür, sıradaşılık, sadistlik bu akımın aslında en belirgin özelliklerinden ve Hakan Günday ında kitabında fazlasıyla bu saydıklarımın mevcut. Yani Hakan Günday ın kabul edip etmemesi pek önemli değil. Kendisi
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
‘Hiçbir şey’ ile ‘Her şey’ arasında dolanan
Kinyas ve Kayra’nın hikâyesi..
Adını çokça duyduğum ve okumak için beklettiğim bir kitaptı.
Mikail Balcı bey’in okuma grubuyla okudum. Bana eşlik ettiğiniz için size ve gruptaki arkadaşlara teşekkür ederim, güzel bir deneyimdi benim için.
Benim gibi daha önce yeraltı edebiyatı okumadıysanız eğer,
Kara Koyun" okumak için:
odessayayinevi.com/product/kara-koyun
Türk Depresyonu
Kötülüğün yumurtasını kıran, psikolojik bir yeraltı edebiyatı, Kara Koyun: İnsanları her zaman dürüst zannederdim ve benim bu huyum, sanki içimde kök salmış bir suç gibi, bir türlü değişmedi... Aslında içten içe her zaman biliyordum…
Eğer ben kusurluysam, düşüncelerim kusurluysa, planlarım, söylediklerim ve yaptıklarım kusurluysa, o zaman onlar da en az benim kadar kusurluydular.
Hadi ordan, saat on bire vurdu. Vurduğu darbeyle, eve yaklaşmanın keyfi, kargaşayı biraz hafifletti. Ardından boğularak aşağı mahalleden gelen pazarcıların sesine karıştı. Bayırdan aşağı inerken mahallenin meşhur ayyaşı ve tekinsiz adamı Eleşkirt’i gördüm. Mahallede tanımayan yoktu onu. Ayyaş olmasına rağmen, kurnaz ve becerikliydi. Üstelik sürekli hırsızlık yaptığı da herkes tarafından bilinirdi.
Son zamanlardaki okumalarını genellikle uzay, evren ve kainat gibi konuları içinde barındıran bilimkurgu türündeki kitaplar üzerinde gerçekleştiren bir okur olarak, yeraltı edebiyatı okumak, itiraf etmeliyim ki, beni biraz sarstı. Adeta kilometrelerce yüksekten yere doğru hızla çakıldım. Hele kitabın başındaki, “Asilerin, kaybedenlerin,
Yeraltı edebiyatı diye adlandırılan bir tür varsa eğer (ki yokmuş, aslen Transgresyonel Kurgu olan tür ülkemizde Ayrıntı Yayınevinin çıkardığı seriyle özdeşleşmiş selpakvari) “Gecenin Sonuna Yolculuk” anladığım kadarıyla bunun ilk örneklerinden biri. 1932’de Fransız okurunun karşısına çıktığında arada bazı bet sesler çıksa da, büyük bir kesim