Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yeter Yeter artık Nerdeyse çıldıracağım Bir yeşil ötesine geldim durdum işte Merdivenin son basamağındayım Bir adım daha atsam Kimseler tutamaz beni Bir adım daha atsam karanlıktayım
Sayfa 43 - Karanlıkta / (Presto)Kitabı okuyor
... Ölü kalmamış ama ölüm tutuyor güneşi toprağı Ölü kalmamış ama ölüm hayat halini almış İçine girdiğimiz yılan turşulu ölümle Değişe değişe bozulmuş ölüm bile Nerede ölümün o ak o yeşil O siyah kırmızı keskin rengi Artık ölüm ne gri ne kahverengi Ne gök rengi ne yer rengi Ölüm bir grev gibi kaplamış ülkemizi Ta can evimize kast eden bir grev gibi Batı bu karanlık grevin gözcüleri Doğu sonsuz bir grevin Çocuk düşüren bir anne gibi Güneşi düşürmüş son seher Taşlar birer birer minarelerden düşmede Geceler bir inme gibi inmede Bir felç geldi gökten ve topraktan Doğudan batıdan ...
Reklam
Üç Gencin Kalbi
ÜÇ GENCİN KALBİ Bir gemici tanırım Kalbini bir limanda bırakmış Ya kaybolursa? Ağlar çocukluğundaki gibi Kalbini almaya gidecek hâlâ Bir oğlan tanırım Derin yeşil gözlü Gönlü güney denizlerinin dibi Kalbi ise yerinde Birine vermeye gidecek Bir gemi arar durur Bulutlardan. Bir şair tanırım Onunki içler acısı Kalbini asla vermemiş Çalmışlar Kalbi eski bir efsanede saklı. 1954, Şubat
GEYİKLİ GECE/TURGUT UYAR
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak
Yalnızsın
Bir akşam ışıkların dağlara güldüğünü Bir akşam bulutların seyre döküldügünü Görürsün hasretiyle sabah ezgilerinin Bir akşam gözlerin ufka dalar pek derin Kuşlar öter, uçuşur, yeşil dallara konar Umutlar yaprak yaprak alevlenir de yanar Son mutluluk sesleri dökülür dudaklardan İnsanlar gölge gibi çekilir sokaklardan Rüzgâr okşamaktayken anne gibi tenini Gecenin kolları sessizce yakalar seni Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını Anlarsın yalnızlığı ve yalnız kaldığını
Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğruna ölümlere gidip geldiğim, Zulamdaki mahzun resim, Haberin var mi? Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, Karanfil kokuyor cıgaram Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…
Reklam
Gözyaşlarım Bitinceye Dek Ağladım
[Şiir : Nizar Kabbani ] Ey kudüs! Ey peygamberlerin kokusunun yayıldığı şehrim Ey gökle yer arasındaki en kısa yol … Ey Peygamber’in geçtiği gölgeli vaha! Sokak taşlarında hüzün Cami minarelerinde hüzün … Kim kurtaracak İncil’i Kim kurtaracak Kur’an’ı Mesihi kim kurtaracak Mesihi öldürenlerden İnsanı kim kurtaracak … Ey Kudüs ey sevgilim Yarın…. Yarın…. limonlar çiçek açacak Yeşil başaklar ve zeytinler sevinecek Gözler verilecek Geri dönecek göçmen güvercinler temiz çatılara
Sayfa 13 - Şiir Nizar KabbaniKitabı okudu
❝ ÖMÜR HANIM..
Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden Zaman, kâküllerinden doğar topuklarından batardı Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.
Sayfa 9 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Karanlık yeşil ormanlarda Güzelliğiyle büyülüyordu Eflatun çiçekleri yakarım gecenin milyarca ziynetleri aloha gümüş Meftun
Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde, Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde.
Erdem Bayazıt
Erdem Bayazıt
Reklam
Serin bir rüyanın hatrınadır çektiğim dünya ağrısı bir hayalden geldim ben, bir hayal verdim sana, mavi-yeşil bir hatıra: işte dünya ruhum! ovada sert es, yamaçta sus, ırmakta ağla, işte dünya kapısı, işte dünya kederi ister dağının gölgesinde dur,ister incirin neşesine vur ağrı kendini ve tamamla.
Sayfa 13 - Metis YayıncılıkKitabı okudu
Seni sevmek öyle güzel ki, bir gökkusagi gibi. Çiçekli kir bahçesinde hissederim kendimi. Kosarken senile yesil imenter arasinda senin gülüsün getirir bana ilkbahari ve güllerin en güzeli senin adin, sen günesin altin sarist isig benim gönül bahçemin tomurcuk ciçegi, islak caddelerin yollarina yansiyan renkli görsellik ve bir yelkovan saatleri tasiyan ben ise kadrani etrafinda dönen bir pervane gibi...
Hâlâ duruyorsa yeşil elbisen Onu bir gün yalnız benim için giy…
Sayfa 29 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Gözlerinin pınarında Bir bulut, Boşandı boşanacak Nerdeyse. Aklımdan geçenleri Okuyorsun su gibi. Dünya gördü, Bizi boğazladılar... Tutma gözyaşlarını Onur da ağlar... Bırak yıkansın gökyüzü, Lacivert, yeşil ve altın bu Işıkları günbatının İşte şafaktayız gene Çırılçıplak Ve mavi.
Sayfa 145 - "Onur da Ağlar" şiirindenKitabı okudu
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Herşey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan toprağı sürdük Bir yandan kaybolduk Gladyatörlerden ve dişlilerden Ve büyük şehirlerden Gizleyerek yahut dövüşerek Geyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz Bilir bilmez geyikli gece yüzünden
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.