Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
yapamazdım artık yapamazdım yolun inkârından geliyordu ayak seslerim ve umutsuzluğum daha büyüktü ruhumun direncinden ve o bahar ve o yeşil evham penceremin önünden geçen gönlüme " bak " diyordu " yol almamışsın hiç sen, batmışsın... "
Reklam
1932 John Coffey'in yılıydı. Bakmaya zahmet edenler olayların ayrıntılarını o yılın gazetelerinde görebilirler.
Olay 1932'de, eyalet cezaevi hâlâ Cold Mountain'dayken oldu. Elektrikli sandalye de oradaydı.
Hayat böyle inanılmaz bir şey işte. Bir gün biriyle tanışıyorsun, bir yola giriyorsun, o yol seni başka bir yola götürüyor. Derken bir bakmışsın ki sen yol açıyorsun birilerine.."
Sayfa 449Kitabı okudu
Orkide
Orkidenin anavatanı Himalayalar ve Uzakdoğu ülkeleriy­di. Ağaç gövdelerinde çıkarlar ve yere doğru eğilirlerdi çün­kü tropik yağmurlardan hiç hoşlanmazdı orkideler, bu yüz­den başlarını yere eğer ve suyun üstlerinden akıp gitmesini sağlarlardı. Evde de buna dikkat etmek gerekirdi işte. Orki­de ışık sever ama sudan nefret ederdi. Hele yeşil yaprakları­ nın iç tarafına gelecek birkaç damla su mantar oluşmasına yol açar ve bu da çiçeğin sonu demek olurdu. Bu yüzden orki­deyi birkaç haftada bir, olduğu gibi kaldırmalı ve leğene dol­durulmuş olan suya şöyle bir sokup çıkarmalıydı. Tabii yeşil yapraklan suya değdirmeyecek şekilde. Juan Perez çiçekçi kadının verdiği bilgileri dinlerken ken­dinden geçiyordu. Dünyada seksen binden fazla orkide çeşidi türetilmişti. Her orkidenin nerelerden ve nasıl çiçek açacağı bir yıl önceden planlanıyordu.
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
Diinya dešişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim igin değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak Benden hikâyesi...
Karbondioksit güneş ışığını hapsediyor ve dolayısıyla gezegenimizi ısıtıyor. Petroldeki, kömürdeki, doğalgazdaki, odundaki ve diğer organik maddelerdeki karbonu yakmak karbondioksit üretimine yol açar. Karbondioksit epey ağır bir gazdır ve havada sürekli bir hareketlilik olmadığı takdirde yere yakın bir yerde kümelenecektir.
Sayfa 17 - Koç Üniversitesi Yayınları, çev. Mehmet Evren DinçerKitabı okudu
Öyleyse bir yaklaşıp bir uzaklaştığını ırmağın ama yönünde hep sabit kaldığını, hep yeşil hep mavi hep derin hep dingin aktığını.Kaç kıvrım kaç vaha kaç yeşil kaç mavi? En kimsesiz halini, en kadim zamanlardan getirdiği uğultuyu, şelâleyi.
Bulmak
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
Reklam
Gazi
“ Gördüğüm fotoğraflara göre biraz şişman, biraz yorgun, biraz hatları kalınlaşmış bir vücutla karşılaşacağımı zannederken, kapıdan bir ışık dalgası halinde giren yoğunlaştırılmış kuvvet ve hayat belirmesiyle gözlerim kamaştı: gözbebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift gözün, mavi sarı, yeşil ışıklarla aydınlandığı asabi bir çehre… yüzde, alında, ellerde bir sağlık ve bahar rengi… Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar… Bütün Zemberekleri çelikten, ince, yumuşak, toplu, gerilmiş, genç ve taze bir metabolizma. Altı yüz senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çevresi, eski ilahlarınki gibi, iğrenç yaşın hiçbir izini taşımıyor. Alevden coşkun bir nehir halinde, köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir alemin meydana gelmesine yol açan fikirler kaynağı başı, bir yanardağ zirvesi gibi taşıdığı ateşe kayıtsız, mavi gök altında, sessiz ve gülümseyerek duruyor. Kendi yarattığı şimşekli bulutlardan, fırtınalardan ve etrafına döktü feyizli çağlayanlardan tek üzgün olmayan, meğer onun genç başı imiş!”
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ağrı Dağı'nın yamacında, dört bin iki yüz metrede bir göl vardır, adına Küp gölü derler. Göl bir harman yeri büyüklüğündedir. Çok derinlerdedir. Göl değil bir kuyu. Gölün dört bir yanı, yani kuyunun ağzı, fırdolayı kırmızı, keskin, bıçak ağzı gibi ışıltılı kayalarla çevrilidir. Kayalardan göle kadar daralarak inen yumuşak bakır rengi toprak belli bir aşıntıyla yol yoldur. Bakır rengi toprağın üstüne yer yer taze bir yeşil çimen serpilir. Sonra gölün mavisi başlar. Bu, bambaşka bir mavidir. Hiçbir suda, hiçbir mavide böyle bir mavi yoktur. Laciverdi, yumuşak, kadife bir mavidir.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
" Dünya değişiyor dostlarım.Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz.Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz.Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak.Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük.Sizin için kötü olacak."
Acının yüzümüzde nasıl iz bıraktığına ve bir aile gibi görünmemizi sağladığına tanık olmak ne garip.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.