Jean - Jacques Rousseau; Çan Yayınları / 1969 ; Türkçemize çeviren Vedat Günyol (6) (12.01.2006)
Bu kitap 1762 yılında yayımlanmış: 1789 Fransız İhtilali'nden 26 yıl önce...
İnsanların bir arada yaşamalarını temin için konulacak kuralları; bireyin toplum içindeki yerini, haklarını, özgürlüklerini; yasaların nasıl yapılması ve işlemesi gerektiğini; yönetim biçimlerini, egemenliğin sadece halka ait olması gerektiğini; son olarak bütün bunların düzgün işleyebilmesi için alınacak önlemleri o yılların yönetimlerini gözardı etmeden incelemiş Yazarımız.
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,9bin okunma
Merhabalar
Bu akşam harikulâde bir eser ile buradayım
Michel Foucault dan Deliliğin Tarihi diyeceğim.
Yazarımız bizleri üç döneme götürür. Orta çağ , Rönesans ve Modern dönemlerdir.
Ortaçağ cüzzamlılar ile başlar. Cüzzamlıların toplum içinde nasıl bulunacağının belirtir. Cüzzamlılarla kalmaz, deliliğin baş göstermesi ayrı bir sorun olarak
1961'de kurulan Eti, Firuz Kanatlı'nın projesini kendi elleriyle çizdiği ilk tesisiyle 1962'de Eskisehir'de üretime başladı. Eti, ismini Hitit uygarlığından aldı. Firuz Kanatlı, önceleri Bal ismiyle piyasaya çıkmayı düşündü. Ankara'ya müracaat ettiğinde bu ismin tescilli olduğunu öğrendi. Bunun üzerine yeni bir isim
Ekonomi tarihinin ilklerini yaratan firmalar arasında, karayolu yolcu taşımacılığının ilk otobüs firması olan Kamil Koç'un ayrı bir yeri vardır. 1923'te, Pazarcık-Bursa arasında manda arabalarıyla yük taşıyan Koç, 1926'da Bursa'da sürücü kursuna katılarak ehliyet aldı. Aynı yıl Ford marka araba alarak Bursa- Bilecik Karaköy
Albay Muammer Kaddafi 1 Eylül 1969'da kansız bir darbeyle Kral Idris es-Sunusi'yi tahttan indirip Libya'yı bir cumhuriyet olarak ilan etmesiyle iktidarın dizginlerini eline geçirdi. Sonrasında, Kaddafi Arap dünyasının İslâmcı reformist bir mesaj taşıyan radikal bir lideri haline geldi. Yönetiminin ilk evresinde, 1 Eylül
"Acı çeken her insanın yüreği soylulaşır..." (s.497).
Şu yeryüzünde savaşlar, iç çatışmalar, şiddet, haksızlık ve adaletsizliklerin yolaçtığı ne çok acı var değil mi? Çoğu zaman bize dokunmadığı sürece kendi inşa ettiğimiz küçük dünyalarımızda yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Kulağımıza gelen ve gözümüzle şahit olduğumuz bu acılara kafamızı
“Kudüs’ün İsrail tarafından işgalinden iki yıl sonra, 21 Ağustos 1969 sabahı, Mescid-i Aksa’nın içinde yer alan Kıble Mescidi’nden dumanlar yükselmeye başladı. Kısa süre içinde müdahale edilen ama 3 saat boyunca da söndürlemeyen yangın, mescidin güneydoğu cephesinden başlamış, daha sonra orta kısma yayılmıştı. Gösterilen bütün çabaya rağmen, alevlerin Selahaddin Eyyübi’nin 1187’de Kudüs’e getirdiği tarihi minberinden çevirmesi engel olamadı. Yapıdaki hasar öylesine büyüktü ki, Ürdün Krallığı, yıllar sürecek kapsamlı restorasyon sürecine 9 milyon dolarlık bir harcama ile tamamlayabilecekti.”
Vehbi Vakkasoğlu'nun kaleminden kadına islami açıdan yaklaşan bir kitap. Farklı bir bakış açısı edinmek isteyenlere tavsiye ederim. Kendisi farklı kaynaklar, yazarlar ve uzmanların alıntıları ile
Ayasofya, her zaman şeriatçıların bir bahanesi ve kavga nedeni oldu.
Neydi Ayasofya'nın önemi?
Bu kavga daha ne kadar sürecekti?
Bu soruların yanıtını biraz daha net alabilmek için tarihe bakmak
gerekiyor.
Ayasofya, 24 Ekim 1934'te, Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu
Kararıyla müzeye çevrildi. Aradan geçen 60 yıl boyunca,
10 yıl içinde ülkede 1750 kişi anarşi kurbanı oldu. 1968 yılında anarşi yüzünden iki; 1969'da 10; 1970'te 19; 1971'de 16 kişi öldü. 12 Mart' ta ölenlerin sayısında düsüs oldu. 1972'de altı; 1973'te 12; 1974'te dört kişiye düştü. Sonra yeniden sayı tırmanmaya başladı ve 1975'te
36; 1976'da 108; 1977' de 295 ve 1978'de 1172' ye çıktı.
Tomris Uyar 'ın ilk eşiydi. Aynı kolejde okumuşlardı, birbirlerini okurken sevmiş ve mezun olduktan sonra aşklarını evlilikle taçlandırmışlardı. Ülkü Tamer de şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmendi. Hatta Cemal Süreya ile "Papirüs" isimli bir dergi çıkarıyorlardı ve kurucuları arasına daha sonra Tomris Hanım da eklenecekti.
1969. Yani 1865'te yazılan Ay'a seyahat kitabından yaklaşık 100 yıl sonra...Demek ki bilim gerçekten hayal etmekle başlıyor, hayal gücünün olmadığı yerde bilim de olmuyor.
Bu üç ressam, kadın mücadelesinin başlıca temalarını, kadınların toplumdaki yerlerini sorgulayan ve bundan dolayı ortaya çıkmış sorunlara karşı, hayatları pahasına mücadele etmiş kadınlar.
Cinsel taciz, toplumsal aşağılanma, ikinci sınıf insan olarak görülme, çocuk yaşta çeşitli eziyetlere uğrama, yetişkinliğinde ev kölesi yapılma gibi, kadınların
Gelmiş geçmiş en benzersiz ve tehlikeli masa oyunlarından biri olan Jumanji, 1969'da meraklı genç Alan Parrish'in eline geçer. Gizemli ve büyülü oyun, hiçbir şeyden haberi olmayan çocuğu bir ormanın yemyeşil, vahşi ormanlarında mahsur bırakır. efsanevi bölge. Yaklaşık otuz yıl sonra, oyun onu genç yetim kardeşler Judy ve Peter Shepherd'ın hayranlık dolu gözleri önünde serbest bırakıyor. Artık ormanın kabile davullarının vahşi ve aralıksız vuruşu, artık yetişkin olan Alan'ı ve diğer tereddütlü oyuncuları çağırıyor; çünkü zarları atan kişi, atılan atışın başladığı işi asla yarım bırakmamalı. Hiç oyundan ve Jumanji'nin zorlu düşmanlarından kaçan oldu mu?
JumanjiChris Van Allsburg · HMH Books for Young Readers · 201123 okunma
Hasan Hüseyin Şiiri'ne Giriş*
*
*Bu yazı, derginin şu sunu yazısıyla yayımlanmıştır:
''Kardeş saydığımız bir dergide, dergimizin sürekli yazarları arasında bulunan Hasan Hüseyin üstüne bir polemik yazısı yayınlandı. Bunu bir sorun yapmadan, ama tarihin yargıcına inanarak, bu uzun incelemeyi derginin dar olanakları içinde Hasan