Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
Martıları Seven Adam ‘ı uyku tutmamış, yatağında dönüp duruyordu. Çünkü onu martılardan daha mutlu eden tek bir şey vardı, o da Fransız Teğmenin Kadını Patrice’ydı ve onu düşlerken gözüne uyku girmiyordu. Hava aydınlanırken
Bu ülkenin vatandaşı olmama aylar kala bu aralar çok sık dinlediğim şarkı...Nil-in her şarkısı gibi bunun da sözleri mükemmel.Kendimce yorumladım :)
youtu.be/stqOWOEiQWs
Nil Karaibrahimgil- Burası İstanbul
Yalansız kul mu var?
Girdiğin yol mu dar?
İçin neden üşür
Çıktığın dağ mı kar?
Dönüp mü gitmeli?
Tövbe mi etmeli?
Bu sazan sarmalı
Deyip mi geçmeli?
Buranın adı İstanbul
Bi' gözü hep açık uyur
Girmezsen eğer koynuna
Dolanı verir boynuna
Buranın adı İstanbul
Geceleri masal olur
Girmezsen eğer koynuna
Dolanı verir boynuna
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
"Fikrimin İnce Gülü" Adalet Ağaoğlu'nun yol tariflerini büyük bir ustalıkla betimleyerek yazmış olduğu, Türkiye'de yazılmış ilk yol romanıdır. Bu bakımından edebiyatımızda önemli bir eser.
Romanımızın başında Almanya'da işçi olan ve amcasının hastalığı üzerine memleketi Ballıhisar'a doğru yol almış Bayram
13 yıl önce kaybettiğimiz Michael Jackson anısına..
1930’larda Paris’teki meşhur Sein Nehri’nin kıyısına vurmuş kimliksiz bir genç kız cesedi bulundu. Yapılan otopside kızın 16-17 yaşlarında olduğu ortaya çıktı. Genç kız, intihar etmişti.
Morg doktoru kızın pürüzsüz cildinden ve huzurlu tebessümden çok etkilenerek yüzünün balmumundan bir kalıbını
"Bir zamanlar düşünürdü göğsümde yüreğim..."
(Homeros- İlyada, XIX -330)
Düşünmenin göğüsten bilindiği bir zamandan...
Homeros'un İlyada'sı Akhilleus'un öfkesi "Söyle tanrıça, Peleusoğlu Akhilleus'un öfkesini söyle" ile başlayan ve Hector'un ölüm töreni ile son bulan epik geleneğin kuşkusuz en ünlü eseridir. Troya
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim görevlisi olan Prof. DR. Muharrem KILIÇ hocanın öğrencileriyle paylaştığı film listesi:
Admission (2013, Paul Weitz) *
3 İdiots (2009, Rajkumar Hirani) - Eğitim Sistemi, Bilime Bakış *
Klass(Ilmar Raag) Eğitim Felsefesi, Çocuk Hakları, Çocuk İstismarı*
Another Earth Alternatif Evren, Mağara
“Onu buraya getiren benim, uzun ve mutlu bir yaşlılığı olmasını arzu ediyorum. Öyleyse onun istediği gibi yaşamam icap ediyor. Oysa benim ne kabına sığmaz bir şefkate ne de desteğe ihtiyacım var, yalnızca sessizliğe gereksinim duyuyorum; yorgunum. Bu duruma alışacak mı? Ben alışacak mıyım? Ne olacak?” (s.99).
Yaşam, anne karnına düştüğümüz andan
Başlık Masha'nın "İyi ki Doğdum Ben" şarkısı gibi oldu ama neyse... Geçen sene bugün kendimi mutlu etmek, geçmişte ve günümüzde okuduğum ve gelecekte okuyacağım kitapların bir listesini oluşturmak için üye olduğum 1000Kitap'ta ilk senem 2680 kitapla son buluyor. Daha listeye eklenecek yüzlerce kitap, okunacak binlerce sayfa, gidilecek uzun bir yol var. Haydi rastgele...
VAROLUŞÇULUK VE BULANTI ÜZERİNE YAZILMIŞ BİRKAÇ MAKALE DERLEMESİ AYRICA BENİM BİRİCİK BULANTIM
(sonuna kadar okuyana sürpriz var)
Kısıtlı zamanım yüzünden usta yazarların(:D) yaptığı gibi ucuz metinlerarasılık numaralarından birinin yapıp kendi incelemelerimden bazı kısımları buraya da ekleyeceğim. Postmodernita bunu gerektirir çünkü. Bir çünkü
Önce yitirmek, sonra aramak, aradığını bulmak için sürekli yolda olmak،, her daim yolcu olmaktı İnsanoğlunun değişmeyen yazgısı.
Ve en mukaddes zaferiydi;
büyük bir düşüşle gözünü açtığı sürgün ülkeden, muhteşem bir dirilişle başkentler başkentine ulaşmak, yitirdiği cenneti yeniden bulmak...
Niye yaşanmıştı bütün bu olanlar. Adem ile
Günaydın. Modern çağ böyle işte, her kararımızdan her davranışımızdan ötürü müthiş bir mesuliyet müthiş bir duygu yükü var üzerimizde. Bundandır ki Tanizaki şöyle sorar: "Kalp denen ufacık makine, insanın yükünü nasıl taşıyacak?" Sahi, ufacık kalbimize çok yüklenmiyor muyuz sevgili okur? Hafiflemeli. Var olun.