İnsan ,ne çok sever hem özne hem zamir olmayı kendi hakkında düşünmeyi yani dönüşlülüğü …Sanırım doğamız gereği varlığımızı ,kim olduğumuzu ,nasıl biri olduğumuzu sorgulamaya programlıyız . Bu romanda da Marianne sık sık kendi hakkında düşünüyor(hissediyoruz) ve kendi hakkında vardığı çıkarımları görüyoruz.
.Bir süre sonra “normal”olmak adı altında kendini öyle çok değiştirtiyor ki ve bu değişim o kadar keskin geliyor ki insan hayret ediyor . Bu dönüşümlerin bütün aşamalarında yanında olan biri var o da Cornell . Aslına bakarsak zıt kutupların birbirini çekmesi gibi klasik bir döngünün devamını sağlamak için biri değişirken diğeri de değişiyor zamanla. Cornell içine kapanıp olgunlaşıyor Marianne ise gizlemek zorunda olduğu benliğini kabından taşan bir su gibi ortalığa saçıyor .Başlarından bir sürü yaşantı geçen bu iki insan günün sonunda hep birbirinin yanında soluklanıyor .
.İnsanın değişkenliği , değişimin normalliği , iki insan arasında zaman ve mekandan bağımsız olarak her zaman aynıya yakın kalan o enerjiyi hissettiğim bu kitabı ben sevdim ,tavsiye ediyorum. Bazen anlamaz insan bir yere, bir kişiye neden çekilir .Anlaması da gerekmez belki ruhlar birbirini tanır ve tekrar görünce yeniden eşleşir .
.Karakterlerin ruhsal çözümlemelerinin yapılmadığı konusunda eleştiri alan bu kitap zaten halihazırda olan bir şeyi çetrefilli olanı anlatıyor bence uzak değil yakın hissedeceğiniz bir kitap .Yine de siz bilirsiniz ,karar sizin :)