Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Üçüncü lem'a
Bak, şu kâinat-ı seyyalede, şu mevcudat-ı seyyarede cevelan eden zîhayatlara! Göreceksin ki bütün zîhayatlardan her bir zîhayat üstünde Hayy-ı Kayyum'un koyduğu çok hâtemleri vardır. O hâtemlerden bir hâtemi şudur ki: O zîhayat, mesela şu insan, âdeta kâinatın bir misal-i musağğarı, şecere-i hilkatin bir semeresi ve şu âlemin bir çekirdeği gibi ki enva-ı âlemin ekser numunelerini câmi'dir. Güya o zîhayat, bütün kâinattan gayet hassas mizanlarla süzülmüş bir katredir. Demek, şu zîhayatı halk etmek ve ona Rab olmak, bütün kâinatı kabza-i tasarrufunda tutmak lâzım gelir. İşte eğer aklın evhamda boğulmamış ise anlarsın ki bir kelime-i kudreti mesela, "bal arısı"nı ekser eşyaya bir nevi küçük fihriste yapmak ve bir sahifede mesela, "insan"da şu kitab-ı kâinatın ekser meselelerini yazmak hem bir noktada mesela, küçücük "incir çekirdeği"nde koca incir ağacının programını dercetmek ve bir harfte mesela, "kalb-i beşer"de şu âlem-i kebirin safahatında tecelli ve ihata eden bütün esmanın âsârını göstermek ve bir mercimek tanesi kadar mevki tutan "kuvve-i hâfıza-i insaniyede" bir kütüphane kadar yazı yazdırmak ve bütün hâdisat-ı kevniyenin mufassal fihristesini o kuvvecikte dercetmek, elbette ve elbette Hâlık-ı külli şey'e has ve bu kâinatın Rabb-i Zülcelal'ine mahsus bir hâtemdir.
"Bir çocuğa beden verebilirsin ama onun kalbine, ruhuna tesir edemezsin. Herkes kendi hayatını yaşar, herkes kendini yaratır. Ama insanı kendisine götüren köprü çok incedir, çok dar. Bir tek kendisinin geçmesine izin verir. Kan bağı bir imtiyaz değildir bu yolculukta. Aksine çoğu zaman aşılması zorlu bir engeldir, kırılması imkansız kalın halkalardan oluşmuş bir zincir. İnsanın elini kolunu öyle bir bağlar ki hiçbir zaman kurtulamazsın."
Sayfa 250
Reklam
"Bir çocuğa beden verebilirsin ama onun kalbine, ruhuna tesir edemezsin. Herkes kendi hayatını yaşar, herkes kendini yaratır. Ama insanı, kendisine götüren köprü çok incedir, çok dar. Bir tek kendisinin geçmesine izin verir. Kan bağı bir imtiyaz değildir bu yolculukta. Aksine çoğu zaman aşılması zorlu bir engeldir, kırılması imkansız kalın halkalardan oluşmuş bir zincir. İnsanın elini kolunu öyle bir bağlar ki, hiçbir zaman kurtulamazsın."
Sayfa 255 - İzzet EfendiKitabı okudu
İçimde fırtınalar koptu. Ağlamaya başladım. Neden Allahım? Bu genç yaşta neden bu kadar şiddetli bir kederi içime üfledin? Oysa ben kendimi çok inançlı ve cesur sanırdım. Beni hiçbir şey korkutamaz derdim. Şimdi şu halime bak! Bilmediğim bir yerde, gözleri dönmüş, aç hayvanlar gibi kudurmuş insanların ellerinden kaçıp kurtulmaya çalışıyorum. Neden Allahım, neden bana bu genç yaşımda hayatı erken öğrettin?
349 yılının 34 Şubat'ı
Hayır, artık dayanmaya gücüm yok. Tanrım, neler yapıyorlar bana? Onlar benim kafama soğuk su döktüler! Beni görmüyorlar, dinlemiyorlar. Ben onlara ne yaptım? Neden bana işkence ediyorlar? Benim gibi bir zavallıdan ne istiyorlar? Onlara ne yapmış olabilirim? Hiçbir şey yapmadım. Gücüm yok artık, bütün işkencelere dayanamıyorum; başım yanıyor, önümdeki her şey dönüyor. Kurtarın beni! Bana kasırga gibi hızı üç at koşullu araba verin! Arabacım, oturun, küçük çan'ı çınlatın, atla beni bu dünyadan taşıyıp götürün. Uzağa, daha uzağa; hiçbir şey görmemek için hiçbir şey! Gökyüzü önümde dönüyor. Uzakta yıldızlar parıldıyor, orman karanlık ağaçlarla ve ay ile hızlı geçiyor. Ayaklarımın altında gri sis seriliyor, duman içinden zincir sesi geliyor. Bir taraftan deniz, bir taraftan İtalya; işte Rus izbeleri görünüyor. Uzaktan mavi gözüken ev benim mi? annem pencerenin önünde oturuyor mu? Anneciğim zavallı olduğunu kurtar! Hasta başını göz yaşını damlat! Oğluna nasıl işkence ettiklerine bak! Zavallı yetimi göğsüne yatır, dünyada ona yer yok artık! onu tahrik ediyorlar! Anneciğim hasta küçük oğluna acı!
Sayfa 44 - Olimpos
Evet aklı bozulmayan bir şahıs, teemmülü neticesinde anlar ki: Meselâ bal arısını pek çok şeylere fihriste yapan ve kitab-ı kâinatın ekser mesailini insanın mahiyetinde yazan ve incir nüvesinde incir ağacının proğramını derceden ve insanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hâfızasında tarih-i hayatını taallukatıyla beraber yazan, ancak ve ancak her şeyi yaratan Hâlık olabilir. Ve böyle bir tasarruf, yalnız ve yalnız Rabb-ül Âlemîn'e mahsus bir hâtemdir. (Mesnevi-i Nuriye 12.sh - Risale-i Nur)
Sayfa 12 - EnvarKitabı okudu
Reklam
...insanı, kendisine götüren köprü çok incedir, çok dar. Bir tek kendisinin geçmesine izin verir. Kan bağı bir imtiyaz değildir bu yolculukta. Aksine çoğu zaman aşılması zorlu bir engeldir, kırılması imkansız kalın halkalardan oluşmuş bir zincir. İnsanın elini kolunu öyle bir bağlar ki, hiçbir zaman kurtulamazsın.
Bir çocuğa beden verebilirsin ama onun kalbine, ruhuna tesir edemezsin. Herkes kendi hayatını yaşar, herkes kendini yaratır. Ama insanı kendisine götüren köprü çok incedir, çok dar. Bir tek kendisinin geçmesine izin verir. Kan bağı bir imtiyaz değildir bu yolculukta. Aksine çoğu zaman aşılması zorlu bir engeldir, kırılması imkansız kalın halkalardan oluşmuş bir zincir. İnsanın elini kolunu öyle bir bağlar ki, hiçbir zaman kurtulamazsın.
Sayfa 280 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
"İnsanın sözüyle beyni arasında 'bağ' yok." diye, bir cümlem var: toprak, ayağımızın altından oyulunca, başımız döner: o zaman da, pırr! Konuş, konuşabildiğin denli, haydut! Zincir, bir kez, düşmüştür: incir ve zeytin yıpranmaz bir kavisti oysa: altını, gümüşü, platini yeğledik ona: tam vâveylâ zamanıdır.
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kainat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya
Sayfa 398Kitabı okudu
Reklam
Ruhi Su türküsünün kaynağı!
Hasan dağı, Hasan dağı, Eğil eğil, eğil bir bak Sıkıyor zincir bileği Jandarmada din iman yok Verilen molada mahkumları birbirine bağlayan kelepçe ve zincirler çözülmüyor. Hatta tuvalete giderken bile. Onun için Ruhi Su jandarmanın bu insafsız tavrını vurguluyor türküsünde.
Ediyorum ediyorum uyanmıyorsun Amma da çok uykun varmış be sevgilim Şu ölümlü dünyanın yarısını da uykuya ve Olur mu ya, olur mu ya sevgilim Halbuki ben ışıktan gece Geceden hayat yaparım Canım sıkılırsa dünyanın bütün gecelerini toplarım Bak, hepsini hepsini hepsini toplarım Bir damla gece bırakmam şu sizin dünyanızda Bak
Sayfa 105
Yedinci Nükte
Ramazanın sıyamı, dünyada âhiret için ziraat ve ticaret etmeğe gelen nev'-i insanın kazancına baktığı cihetteki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Ramazan-ı Şerifte sevab-ı a'mal, bire bindir. Kur'an-ı Hakîm'in nass-ı hadîs ile herbir harfinin on sevabı var; on hasene sayılır, on meyve-i Cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte herbir harfin, on değil bin ve Âyetü'l-Kürsî gibi âyetlerin herbir harfi binler ve Ramazan-ı Şerifin Cum'alarında daha ziyadedir. Ve Leyle-i Kadir'de otuzbin hasene sayılır. Evet herbir harfi otuzbin bâki meyveler veren Kur'an-ı Hakîm, öyle bir nuranî şecere-i tûbâ hükmüne geçiyor ki; milyonlarla o bâki meyveleri, Ramazan-ı Şerif'te mü'minlere kazandırır. İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki: Bu hurufatın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette olduğunu anla! ... Ramazan - 13
562 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.