Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Ve bitti!
Öyle bir ikilemdeyim ki şimdi...
Bir tarafım neden bu kadar geç kaldım diyor, bir tarafım nereden okudum seni!
Ben şimdi nasıl unuturum okuduklarımı ve nasıl devam ederim eskisi gibi!
Nereden başlayacağımı, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Okurken nasıl okuyacağımı da bilemedim. Dinlene dinlene okudum eseri. Daha iyisi gelmedi elimden.
Evet, bir kadının kalbi kırılgandır. Parçalanırsa herkes zarar görür.
🎨Görsel ve yazımda ne anlatmak istedim? Hadi gelin birlikte inceleyelim:
Bir kadının kırılgan kalbinin kırıldığı yürek parçalayıcı anı yakalayan çarpıcı bir kavramsal illüstrasyon ile yaratmak istedim. Hüzünlü ve üzgün bir ifadeyle tasvir edilen bu kadın, ilişkilerdeki
Eser için söylenecek o kadar çok söz var ki incelememi yazarken yazılarımı toparlamak için günlerimi vermem gerekti.
Bu eseri uzun bir tren yolcuğu gibi düşünün, koltuğunuza oturmuş pencerenize yansıyan manzarayı izliyorsunuz. Yolculuğunuz içerisinde birçok durak olacak, her durağınızda ayrı bir yer görecek ayrı bir duygu yaşayacak ayrı birşeyler
Fantastik edebiyatla karıştırılmaması gereken Büyülü Gerçekçilik akımının yanı sıra Kolombiya'nın da kutsal kitabı mertebesine erişmiş muhteşem ötesi bir roman Yüzyıllık Yalnızlık.
Nedir Büyülü Gerçekçilik? Gerçekdışı bir olayın oldukça sıradan ve normal şekilde aktarılmasıdır. Ne karakterler ne de okur yaratılan dünya içinde bu gerçekdışı olayı
"Benim edebî ilgi alanım yok, ben edebiyattan ibaretim; başka hiçbir şey değilim, olamam."
- Franz Kafka
İçimde aniden beliriveren Kafka özlemini nasıl dindiririm diye düşündüm. Sınavıma az kaldığı için Kafka okuyamazdım. Çünkü Kafka' yı okurken kitabı bırakırken vicdan azabı çekiyorum. Bırakamıyorum. Okuyamacaksam nasıl dindirebilirdim
1. Biz kadınlar ‘bayan’ DEĞİLİZ! Hitap biçimi ‘hanımefendi’ cinsiyet ise ‘KADIN’dır. ‘Bayan’ demek kabalıktır. Buna dikkat edelim bu konuda çok hassasımdır!
2. Gereksizce “kadın-kız” ayrımı YAPMAYIN!
3. Kadınlarla nasıl konuşulacağını bilmiyorsanız KAPAYIN ÇENENİZİ!
4. Kadına şiddete, tecavüze SESSİZ KALMAYIN!
5. Kadın cinayetlerinin önüne geçebilmeye çalışırsanız gerçekten bunu başarabileceğimizi unutmayın ve SESİNİZİ DUYURUN!
6. Erkekleri kadınlardan üstün tutmaktan vazgeçin artık! Kendini kadınlardan üstün sayan adam görünümlü mahluklar bir kadınla kıyaslanılamayacak kadar gereksiz ve iğrenç yaratıklar olduğunu bilmeliler!
7. “O kadınsa erkeğin dediğini yapmak zorunda” algısını silelim artık! HİÇBİR KADIN HİÇBİR ERKEĞİN DEDİĞİNİ VE İSTEDİĞİNİ YAPMAK ZORUNDA DEĞİL!!!
8. “O kadın; gece dışarı çıkamaz! O kadın; onu bunu giyemez! O kadın; hakkını arayamaz!” bu gibi düşüncelerden kurtulun artık! Bu düşüncelerden kurtulduğunuz zaman biz kadınları da kurtarırsınız; her gece korkuyla uyumaktan, dışarıya korkuyla çıkmaktan, her an her saniye her tehlikeye hazırlıklı olma zorunluluğundan,......!
BİR KADININ KORUNMAYA İHTİYACI YOK! HAKLARININ KORUNMASINA İHTİYACI VAR VE ELİNDEN ALMADIĞINIZ MÜDDETÇE O HAKLARI KORUMANIZA DA GEREK KALMAZ!
Bu kitaba karşı bazı konularda sert çıkışlar yapacağım ama bunun sebebi tamamiylen kitabın gerçek yüzü ve edebiyatın ne kadar güçlü bir propaganda aracı olduğunu göstermek içindir. Ve de yazara karşı bazı çıkışlarım olabilir ama şunu da unutmayalım ki insanları sevmek zorunda değiliz ama edebiyatı ve sanatı medeniyetin en güzel meyvelerinden
Biz kadınlar neden biomuza erkekler bizi rahatsız etmesin diye “sevdiğimiz insanla ilgili bir şey yazmak veya mesajlara dönmüyorum” diye bildirmek zorundayız. Bildirsek bile veya sevdiğimiz olduğunu bilseler bile yine rahatsız edenler var bunlarıda biliyorum. Neden her uygulamada biriyle iletişime geçmek istiyorsunuz. Bu konu erkekler içinde geçerli tabi ki onlarda bazı kadınların mesaj atmalarından rahatsız olabilir. Bu uygulamayı sohbet için kullanmıyorum yüz kere, bin kere bunu vurguladım. Neden hala üsteliyorsunuz. Yani biz kadınlar sizlere cevap vermek zorunda değiliz ki sonradan da hakaret içerikli mesaj yazıyorsunuz ki o mesajların hepsi Cimer’e gider bana gelenlerin haberiniz olsun. Artık kadınlar akıllandı. Kendini ezdirmeyen, hakkını arayan, bir yerlere tek başına ulaşan kadınlarla doldu etraf ki sayımız iyice artması tarafındayım. Sizler de artık bunun farkına varmalısınız. Umarım bir gün öğrenirsiniz rahatsız etmemeyi, kendinizle iletişime geçilmeyince insan kalmayı... Bu tarz davranan insanlara karşı bu sözlerim bunun altını çiziyorum
Şermin Yaşar'ın ve diğer öykü kitapları yazarların eserlerini okumayı seviyorum. ‘Tarihi Hoşça Kal Lokantası’nın ardından ‘Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu' da okumaktan zevk aldım. Kişisel gelişim ya da öykü kitapları okuduktan sonra işte efendim, kişisel gelişimci şunu anlatmak istemiş, ya da Şermin Yaşar'ın 18 öyküsünün yer aldığı kitapta ilk
Cümlelerime nasıl başlasam bilmiyorum ama buraya kitap şöyleydi veya böyleydi gibi basma kalıp cümleler kurmayacağım.
Hissetiklerimden bahsetmek istiyorum sadece.
Kalbimin ortasında bir yangın başlamışta tüm vücuduma yayılmış gibi hissediyorum. Hıçkırıklar boğazımda düğümlendi. Belki de kitap karekterlerini kendimle fazla içselleştirmemden kaynaklanıyor. Sebebi her ne olursa olsun bu eser hayatımda bir çok şeyi düşünmeme sebep oldu. Özellikle de kalbimi. Duygularımın katıksız aşktan ibaret olduğunu ve beklentilerden ibaret olmadığını anladım. İsmi sevmek olsun diye sevmedim, gerçekten bütün ruhumla sevdim. Bu yüzden kendimle gurur duyuyorum.
Bir yandan da kendimi sorgulamalarımın yanlışlığını ve bunu kimseye ispat etmek zorunda olmadığımı da farkettim. Mesafelerin ve saçma sapan prosedürlerin "aşk" karşısında ki acizliğini ilk defa bu kadar çıplak görebildim. Bir insanın kalbinin yanı başında attığını hissedebiliyorsanız, varlığı sizin için tarifsiz mutluluklara sebep oluyorsa kimse bu aşkın sahteliğinden bahsedemez. Duygularımız sadece bizi ilgilendirir. Kendimizi kalıplara, sınırlamalara hapsetmek zorunda değiliz. Her ne yaşanıyorsa tam zamanında ve olması gerektiği gibi yaşanıyor. Buna direnmek neden? :)
Bazı eleştirilere rağmen ben kitabı çok beğendim, ismini bildiğim Mevlana ve Şems'e biraz daha yakından bakma fırsatı buldum. Samimiyetle herkese tavsiye edebilirim. Teşekkürler .