Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Keziban Ortaç

Keziban Ortaç
@181805k
İhtimaller arasında en kötüsünü seçmek gibi bir maharetim var.
Sosyal çalışmacı
MAUN
68 okur puanı
Şubat 2024 tarihinde katıldı
96 syf.
·
Puan vermedi
Kaçacak bir yer kaldı mı ya da gerçekten kaçmak mı arzumuzun aslı… Kaçmak istediğimiz insanlar mı yoksa amacımız kendimizden mi kaçmak… Sorular mı sorunlar mı bizi kaçışa teşvik eden, zor mu sorular çözülmez mi sorunlar… Belki de ezeli ve ebedi bir kaçış hikayesi bizimkisi ya da sadece korkaklık… Okuyanın yaklaşık bir saatini alacak bu eserin tanıtım kısmında belirtilen “daha geçen ay yazılmış” gibi ifadesi modernleşme öncesinde ve evresinde olan tüm toplumlar için çok gerçekçi diyaloglar ile dolu. İnsanın insandan kaçmasına sebep olan nedenlerin güncelliğini yitirmemiş olması üzücü bir durum olsa da yalanlar ya da dalkavuklar ile avunmak yerine gerçekler ile yüzleşmek insanın huzur ve mutluluğu için elbette ki gerekli.
İnsandan Kaçan
İnsandan KaçanMolière · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,293 okunma
Reklam
779 syf.
8/10 puan verdi
bu dünyada bunca saflık, iyi niyet ancak budala olmayı gerektirir. Prens olaylara hep pozitif bakıyor, kimsenin arka yüzüne ve ne yaptığına bakmadan dinliyor. Dünyayı cennet, insanları melek yapma derdinde. Oysa ne dünya cennet ne insanlar melek… Prens bu dünyada mutluluğu yakalamaya çalışıyor. Bir çocukta, bir ağaçta, bir otta bulmaya çalışıyor
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225,1bin okunma
188 syf.
7/10 puan verdi
Çoban Santiago’nun “Kişisel Menkıbesi” uğruna atıldığı maceranın anlatıldığı bu kitap, okuyucularına kendi hayatlarını sorgulatmayı başarıyor. Çobanımız Santiago, kendi “Kişisel Menkıbesi” yolunda karşısına çıkan “Dünyanın en büyük yalanı ne?” ve “Mutluluğunu nasıl kuracaksın?” gibi insanın kendisine sorması gereken soruları kendi içinde
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
264 syf.
7/10 puan verdi
Duyarlı (reaktif, rasyonel) nefretin sıklığı göründüğünden daha da fazladır, çünkü çoğu zaman kişi bütünlüğüne ve özgürlüğüne yönelik tehditlere, açık ve net olmayan ama üstü kapalı, hatta sevgi ve koruma kisvesine bürünmüş tehditlere karşı nefretle tepki verir. Ancak yine de karakter nefreti o kadar büyük bir olgu olmaya devam etmektedir ki, iki
Kendini Savunan İnsan
Kendini Savunan İnsanErich Fromm · Say Yayınları · 2017639 okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
Mutlu Yaşam Üzerine “Herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür.” diyerek başlıyor Seneca, kardeşi Gallio’ya hitaben yazdığı “Mutlu Yaşam Üzerine”ye. Kalabalıklara Kapılma Kalabalıkların her zaman doğru kararlar veremeyeceğini, çoğu zaman yanlış kararlar verdikleri için kalabalıklardan
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı Üzerine
Mutlu Yaşam Üzerine – Yaşamın Kısalığı ÜzerineSeneca · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20217,5bin okunma
Reklam
415 syf.
5/10 puan verdi
. Adı çokça duyulmuş Yahudi ünlü bir tıp doktoru Josef Breuer. Yine bir aşk yine bir çelişki. Hem hastasında hem de doktorunda. Adı ümitsizlik hastalığı. Friedrich Nietzsche; yalnız, yersiz, yurtsuz, fazla yükü olmayan sürekli yer değiştiren bir düşünür. Filozof. Henüz iki kitabı yayımlanmış fakat kimsenin tanımadığı birisi. Ve yine kadın 21 yaşında genç ve güzel. Lou Salomé. Erkeklerin başını döndüren istediğini alabilen çekici ancak evliliğe inanmayan, özgür bir genç kadın. Sigmund Freud, Breuer’ in arkadaşı. Henüz genç o da 2o’ li yaşların başında tıp eğitimine devam ediyor. Hem de Breuer’ erin öğrencisi. ‘’ Hayır Doktor Breuer, ben ümitsizlik içinde, kendi canına kıyma gibi ciddi bir tehlike içinde olan bir dostumdan söz etmiştim. Sizden iyileştirmenizi istediğim Nietzsche’ nin bedeni değil, ümitsizliğidir.’’ diyerek Lou Salomé Nietzsche’ nin hastalığını Breuer’ e anlatmaya çalışmıştır. Fräulein Salomé, ümitsizliklere ilaç, ruhlara doktor yoktur …‘’ diyerek Nietzsche’ nin hastalığına çözüm bulamayacağını söyleyerek olay örüntüsü başlamıştır. İşte burada her şey tersine döner hastanın doktor doktorun hasta olduğu yaşantılardır. Ve farklı tedavi yöntemi ortaya çıkar. Yazar Yalom kitabın sonunda tüm gerçekleri ortaya çıkarır. Ancak Nietzsche’ nin ümitsizliği gerçektir. Olay 1882 yılında gerçekleşir. Paul Ree, Nietzsche ile Salome’ yi tanıştırır ve Nietzsche birkaç ay boyunca onunla kısa, yoğun ve lekesiz bir aşk yaşar. Romanda geçen mektupların bir kısmı gerçektir. Freud romanda olduğu gibi gerçek hayatta da sık sık Breuer ‘in evine gider. Onun hem dostu hem de öğrencisidir.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,4bin okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
Dostoyevski hiçbir zaman soylu sınıfın bir yazarı olmamıştır. Öyle lanse edilmiş ve bilinmiştir ama öyle olmamıştır. O köylüleri, insanları anlamaya çalışmış ve birey üzerine odaklanmış. Kitaplarını okuduğunuzda her türden insanın olduğunu görürsünüz. Bu kitabın bir yerinde hayatı sorgularken hapishaneye düştüğüne şükrettiğini bile görüyoruz
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,6bin okunma
224 syf.
7/10 puan verdi
İvan Yakovleviç , bir sabah kahvaltı yapmak için oturdu. Kendisi sürekli alkol kullanan bir berberdi.. Ekmeği eline aldı ve içerisinden bir tane burun çıktı.. Bu burun , büro şefi yardımcısı Kolarev'in burnuydu.. Yakovleviç , hemen bu burundan kurtulmak için evden çıktı ve en sonunda burnu nehre attı.. Bir diğer tarafta , Kolarev sabah uyandı ve aynanın karşısına geçtiğinde öyle bir şaşırdı ki , çünkü burnu yerinde yoktu.. Hemen sokağa çıktı , burnunu aramaya koyuldu. Nereye gitse , kimse yardımcı olamadı ona , burnu bir rütbeli asker kılığında dolaşıyordu.. Kolarev , burnunu katadrelde dua ederken yakaladı. Burnuyla konuştu ama burnu hiç oralı olmadı ve ikisininde birbirinden bağımsız insanlar olduğunu savundu.. Bu arada , Kolarev başına her şeyin gelmesine razı oldu fakat burnunun olmamasına kabullenemiyordu.. En sonunda bir sabah uyandığında , yeniden burnunun yerine geldiği için sevindi.. Ve yeniden herkese tepeden bakmaya devam etti...
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve Fayton
Bir Delinin Anı Defteri - Palto - Burun - Petersburg Öyküleri ve FaytonNikolay Gogol · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201955,7bin okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
"Onların sesleri, Kya'nın sessizliğini daha da yükseltiyordu. Onların birlikteliği, Kya'nın yalnızlığının altını çiziyordu ancak bataklık çöpü olarak damgalananmanın onu, meşe ağacının arkasında tuttuğunu biliyordu." Delia Owens tarafından kaleme alnımış olan bu roman, okuduğum en güzel kitaptır. Kitaba konu olan vahşi yaşama
Kya'nın Şarkı Söylediği Yer
Kya'nın Şarkı Söylediği YerDelia Owens · Salon Yayınları · 20221,798 okunma
224 syf.
6/10 puan verdi
Günümüzdeki anlayışın mutluluk kaynağı olarak kabul ettiği şeyler her fırsatta, her durumda ve her yolla istenmekte ve aranmakta ve bazı ilaçlar, bazı antidepresanlar da, çoğu zaman işe yaramaz birer havai fişek olmaktan öteye gidemeyen, zafer haline getirilmiş bir mutluluğa ulaşmanın aracı ve yolu olarak kullanılmaktadır. Bunu da, mutsuzluk ve
Ruhun Yalnızlığı
Ruhun YalnızlığıEugenio Borgna · Yapı Kredi Yayınları · 2020420 okunma
Reklam
637 syf.
7/10 puan verdi
Kendine inanmayı bırakıp başkalarına inanmaya başlamasının nedeni, kişinin kendine inanarak yaşamasının son derece güç olmasıydı: Kendine inanarak yaşayabilmesi için kişinin bütün sorunları, küçük hazlar peşindeki yaşayan ‘ben’in istediği gibi değil, hatta çoğunlukla onun isteğinin tam tersine çözümlemesi gerekir. Öte yandan başkalarına inanırsa çözümleyeceği hiçbir şey yoktur. Her şey çözümlenmiştir. Hem de yaşayan ‘ben’in istediği gibi. Dahası var, kendine inanarak yaşarken çevresindeki insanların eleştirileriyle karşı karşıya kalıyordu hep. Oysa başkalarına inanmaya başlayalı beri herkes övüyordu onu.” Suçlu mu kim? Hiç kimse, savcıya sorun, suçlu validir diyecektir; valiye sorun, savcıya yükleyecektir suçu. Hiç kimsenin suçu yoktur.”
Diriliş
DirilişLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,4bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Dar kapıdan girmeye çabalayınız. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı büyük ve yol geniştir. Bu kapıdan girenler çoktur. Yaşama götüren kapı ise dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar çok azdır.” Annesi vefat ettiğinde bile, onu sevmesine rağmen, Alissa’ya daha yakın olabileceği düşüncesi ile üzüntü duymaz. Sevdiği, her şeyin önündedir ve onu sevgiliye ulaştıracak her şey -bu, büyük bir üzüntünün yaşandığı ölüm olsa dahi- bir avantaj olarak kabul görür. Annesinin ölümünden sonraki yaz vaktini kuzenleriyle mutluluk içinde geçirir. O yaz Alissa bir rüya görür, rüyasında Jerome ölmüştür ve ona kavuşabilmek için çaba harcarken uyanır. Bu rüyanın tabirini, tekrar kavuşmaları için ikisinin de büyük bir çaba harcamaları gerektiği olarak yorumlar. Alissa’ya göre ölüm, “bütün hayat boyunca ayrı kalmışlar için” kavuşma anlamına gelmektedir.Üç yıl sonra karşılaştıklarında Alissa ona -kendisinin verdiği- ametist haçı geri verir. Jerome son bir kez sarılır ona, ikna etmeye çalışır, ama Alissa ilahi aşka yükselmiştir. Jerome’yle ayrıldıklarından kısa bir süre sonra Alissa ölür “Yalnız yürümek için yeterince güçlü değil misin? Hepimiz Tanrı’ya tek başımıza ulaşmak zorundayız” diyen Alissa kendi dar kapısından geçerek Tanrı’ya ulaşır ve Jerome’nin geri almadığı haçla gömülür.
Dar Kapı
Dar KapıAndré Gide · Timaş Yayınları · 20212,883 okunma
109 syf.
·
Puan vermedi
Dünya ile aranda geçen savaşta dünyadan taraf ol." Kafka, içinde yaşadığı dönemin, o dönemin olaylarının değil, gelmiş geçmiş tüm zamanların toplumsal mekanizmalarının yarattığı yalnızlığı, anlamsızlığı betimlemiştir. Kuşkusuz, karanlık bir tablodur bu. Bu karanlık tabloyu aydınlatan ise Kafka Güneşi’dir. Gecenin en yoğun ânında doğan, karanlığın tüm gizlerini açığa vuran ışığıyla, bizlere, insanlara yalansız bir dünya göstermeye çalışan, bunu handiyse özür dilercesine mırıldanarak gerçekleştiren, son aşamada da pişman olup tüm yazdıklarının yakılmasını (bunu hiçbir zaman yerine getirmeyecek bir dostundan istemiş olsa da) isteyen, hiçlikten sahici bir dünya yaratan bir insan Eğer Kafka’nın yapıtında manevi değerler ve umut aranıyorsa, burada aranmalı. Ve bu aforizmalar da bu ışığın altında okunmalı. Bu kitap, Kafka’nın ardında bıraktığı tamamlanmış ender elyazmalarından biridir. Tüm aforizmalar Kafka tarafından tek tek numaralandırılmıştır.
Aforizmalar
AforizmalarFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201728,2bin okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
Konu başlıkları yüzeysel olarak ele alınmış ve incelenmiş. İnsanın durup düşünüp iç muhasebesini yapmasına da sevk ediyor, bu nedenle tavsiye edebileceğim bir kitap. Yabancı kaynakları dâhil edersem, okuduğum psikoloji kitapları içinde en beğendiğim kitaplardan bir tanesi diyebilirim. Kitabın altını çizmediğim sayfası yok desem yalan olmaz. Yazar,
Duyguların Psikolojisi
Duyguların PsikolojisiNevzat Tarhan · Timaş Yayınları · 2018722 okunma
724 syf.
·
Puan vermedi
Hayata tutunamamak. Selim Işık’ın intihar ettiğini öğrenen Turgut Özben, ihmal ettiğini düşündüğü arkadaşının geçmişinin izini sürmeye ve Selim’in tanıdığı insanlar aracılığıyla onu tanımaya çalışır. Her insana farklı bir yönünü gösteren Selim’in görüntüsü, Turgut’un bu insanlarla konuşması sonucu okuyucunun ve Turgut’un gözünde netlik
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
96 syf.
10/10 puan verdi
İnsan Ne İle Yaşar, okuyuculara insanın ahlaki sorumluluklarını ve kendini keşfetme sürecini sorgulama fırsatı sunar. Kitap, okuyucuların kendi hayatlarını ve değerlerini sorgulamalarına yardımcı olurken, aynı zamanda insanın gerçek mutluluğunu keşfetmesi için rehberlik eder. Tolstoy’un sade ve akıcı anlatımıyla. İnsan Ne İle Yaşar, ünlü Rus yazar Lev Tolstoy tarafından kaleme alınmış bir eserdir. Kitap, insanın gerçek anlamda nasıl yaşayacağını ve mutluluğu bulmak için neler yapması gerektiğini anlatmaktadır. Tolstoy, eserin içerisinde felsefi düşüncelerini ve insanın varoluşsal sorunlarını derinlemesine ele almaktadır. Tolstoy, eserlerinde insanın içsel çelişkileri ve ahlaki değerleri sorgulamış ve toplumdaki adaletsizliklere dikkat çekmiştir. Romanları, dönemin Rus toplumunun yapısını ve insanın doğasını eleştirerek okuyuculara derin düşüncelere sahip bir eser sunmaktadır. Kitap, insanın iç dünyasının karmaşıklığını, toplumun etkilerini, aşkı, hümanizmi ve maneviyatı ele alan temalarla doludur. Yazar, karakterler aracılığıyla bu temaları ustalıkla işlemiştir. Kitaptaki karakterlerin iç çatışmaları, insanın farklı duygusal ve ahlaki yönlerini yansıtmaktadır.
İnsan Neyle Yaşar?
İnsan Neyle Yaşar?Lev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2019191,9bin okunma
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
Baş kahramanlarımızı uzaktan akraba olan Makar Alekseyeviç ve Varvara Alekseyevna oluşturuyor. Her ikisi Peterburgs’un yoksul kısmında kiracılar. Makar yazıları temize çekme işi ile uğraşır ve işi gereği toplumda en alt kademede yer almaktadır. Yaşamını bir evin odasında geçirir. Varvara küçükken yokluk içinde yaşamış yatılı okula gitmektedir. Babasının vefatıyla akrabaları olan Anna Fedorovna’nın yanına taşınırlar. Anna Varvara’nın eğitimine devam etmesi için yardımcı olur fakat zamanla Anna Fedorovna, Varvara ve annesine kötü davranmaya başlar. Varvara annesinin ölmesiyle oradan ayrılıp yanına hizmetçi alarak kendi evine kapanmış el işleriyle uğraşarak geçim sağlamaktadır. Kahramanlarımızın evleri birbirlerine yakın olup birbirlerine çok sıkı bağlıdırlar. Bu bağ bazen kardeşlik bazen dostluk bazen de aşk olarak karşımıza çıkar. Günlük yaşamda başlarına gelen olayları mektuplaşarak birbirlerine anlatmaktadırlar. Eser Varvara’ya kendisine güzel bir yaşam sunacağını iddia eden Bıkov’un peşinden bozkıra gittiği sırada Makar’ın ona yazdığı son mektubuyla sona erer. Kısaca yoksulluk, merhamet ve sevgi sözcükleri, insanların küçümseyişi, diyebiliriz. Zaman zaman çekilen para sıkıntısı bir mektuba konu olurken başka bir mektupta kahramanlarımızın birbirlerine merhamet etmelerini istedikleri de oluyor. İnsanların kahramanlarımız arasındaki bağı öğrenip onları küçümsemelerini ele alır
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,2bin okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
iki kere ikinin dört ettiğini hiç düşünmeden, yalnızca sayısız kez duyduğum için söyleyebilirim; ama düşünmek, yani gerçekten “iki kere iki dört eder, üç ya da beş etmez” düşüncesini berraklaştırmak, işte bu benim, yalnız benim yapmam gereken bir şeydir; ya da yalnızlığımın içinde yapmam gereken, ki bu da aynı kapıya çıkar. Madem ki benim kararlarım, isteklerim, duyuşlarım doğrultusunda oluyordur, insan yaşamı, dar anlamıyla başkasına aktarılamaz olmasından ötürü özünde yalnızlık’tır, kökten yalnızlık.” Ortega’nın ileri sürdüğü bu yalnızlık insanın evrende kendine özgü bir perspektife sahip olmasını doğurur. Ve şeyler insana göründüğü tarafıyla insan yaşamında yer alırlar, aynı elmaya bakan iki farklı kişi, kendi perspektiflerinde o elmayı ayrı ayrı deneyimlerler, ve asla elma deneyimleri aynı olmaz. “Havva’nın Adem’e sunduğu elma acaba Adem’in gördüğü, bulduğu aldığı elma mıdır? Çünkü Havva sunduğunda ortada bulunan ve açık seçik görünen yalnızca yarım elmadır, Adem’in bulduğu, gördüğü, aldığı da yalnızca yarım elmadır. Kesin terimlerle konuşacak olursak Havva’nın açısından bakıldığında görünen, ortada bulunan şey, Adem’in açısından bakıldığında görünen ve ortada bulunan şeyden farklıdır ”
İnsan ve ''Herkes''
İnsan ve ''Herkes''José Ortega y Gasset · Metis Yayınları · 2007362 okunma
368 syf.
10/10 puan verdi
Yeraltı, toplumdan kaçışın ismidir. “Çağımızda aklı başında olan her insan korkaktır, köle ruhludur ve ne yazık ki böyle olmak zorundadır.” diyen başkarakter, modern hayatı aynı zamanda bir tür duvara benzetmektedir. Bu duvarı yıkamayacağını bilmesine rağmen ona boyun bükmeyi de katiyen reddetmektedir. Sosyal ilişkilerdeki samimiyetsizliklerin farkına varır ve insanlar arası yabancılaşmadan bahseder. Tüm bunların farkına varıyor olmak da başkaraktere özgü bir eziyet olarak tanımlanmaktadır. Aslında Dostoyevski, bu karakterle yaşadığı çağın insanlarının nasıl yeraltına itildiğini tasvir etmektedir. 19. yüzyıl, Rus halkının geleneklerinin ve sosyal hayatının büsbütün dönüşüm geçirdiği bir dönemdir. Bu dönüşüm neticesinde ortaya çıkan ve bütün bireylere dayatılan bireyselci yaşam biçiminin tesirlerinin bir ifadesidir bu eser. İnsanlara karşı güven duygusunun yitirilmesi ve rekabet hariç bütün sosyal ilişkilerin dağılmasının anlatımıdır. Bu sosyal izolasyon peşi sıra bir “kimliksizlik” sürecini de getirmektedir. Rutin ve renksiz geçen günler zihinsel bunalımlara sebep olmaktadır. Kendisini “8. dereceden memur” olarak tanımlayan yeraltı adamı, yaşamının gayesini belirleyememekte, sadece yaşamı sürdürme gayesiyle çalışmaya devam etmektedir. Tam da bu sebeple uzun yaşamış olmasından dert yakınmaktadır.
Yer Altından Notlar
Yer Altından NotlarFyodor Dostoyevski · Martı Minyatür · 2020128,6bin okunma
272 syf.
8/10 puan verdi
Hiç silahım yok, hiç nükleer füzem yok, fakat çok daha büyük ve çok daha etkili bir şeyim var. Öldürmek için değil, neredeyse ölü gibi yaşayanlara hayat vermek için… Tehlikeli Yaşa! Bu tam olarak ne demek? Basitçe, yaşamda her zaman seçenekler olması demek. Her zaman bir yol ayrımındasın, daima ve daima. Her an bir yol ayrımıdır ve nereye gideceğini, yolunun ne olacağını seçmen gerekir; her an seçmen gerekir. Her an belirleyicidir çünkü birçok yolu saf dışı bırakıyor ve birini seçiyorsun. Tehlikeli yaşamak şu demektir: Kendinle yaşam arasına aptal kurallar koyma—rahatlık, elverişlilik, saygınlık. Bunların hepsini bırak ve yaşamın senin başına gelmesine izin ver ve otobanda olup olmadığına, nerede son bulacağına aldırmadan onunla git. Hakikat sadece asilerin başına gelir ve asi olmak kesinlikle tehlikeli yaşamaktır... Sadece çok az insan yaşar. Yüzde doksan dokuz nokta doksan dokuz yavaşça intihar eder…
Yaşamak İnanmaktır
Yaşamak İnanmaktırOsho · Omega Yayınları · 201997 okunma
304 syf.
7/10 puan verdi
232 sayfa olan eserinde zamanın eskitemediği çeşitli konular hakkındaki düşüncelerine yer vermiş. Gayet sade, akıcı bir dil ile yazılmış. Gerçekten çok etkilendiğim bir kitap oldu. Okurken birçok cümlenin altını çizdim, sanırım daha önce bu kadar işaretlediğim bir kitap olmamıştı. Okurken yanınıza bir kalem almayı unutmayın derim. Montaigne, 400 yıldan uzun bir süre önce hayatla ilgili pek çok önemli konuya değinmiş. Onun çağının ne kadar ilerisinde bir düşünce yapısına sahip olduğunu bu kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız. Beni en çok etkileyen ‘Yalnızlık’ ve ‘Ne Kadar Övünsen Azdır’ başlığı altındaki düşünceleri oldu. Bu yüzden Montaigne’nin bu başlıklar altındaki en beğendiğim cümlelerini paylaşmak istiyorum: • “Başkaları için yeterince yaşadık, artık bundan sonrasını kendimiz için yaşayalım, kendimizi, kendi iyiliğimizi düşünmeyi öne çıkaralım ve geride kalanlara bunu yansıtalım.” • “Başkalarına bel bağlamak zavallıca ve tehlikeli bir şeydir; bizle, en doğru ve en güvenli bağımız kendimize bağlılığımız olduğu halde asla yeterince kendimize güvenmiyoruz.” Herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum, tabi sadece okunup bir kenara konulmamalı. Üzerinde düşünmeli, bazı cümleleri gerekirse birkaç kere okumalısınız. Deneme okumayı seviyorsanız, klasik kitaplara da ilginiz varsa mutlaka okumalısınız. Keyifli okumalar.
Denemeler
DenemelerMontaigne · Sis Yayınları · 201754,7bin okunma
304 syf.
7/10 puan verdi
Zengin bir konakta büyüyen Aliye çocukluğundan beri servet, şöhret, mal mülk, para pul gibi dünyevi nimetlerin faniliğini hissettiğinden bunlara karşı bir istek veya iştah duymaz. İçinde bulunduğu cemiyetin aksine Aliye, her zaman ‘’bilmek’’ peşinden gitmeyi seçmiş, kendi iç bulantısından kendisini aramıştır. Aliye, dedesi İrfan Paşa’nın günlük olarak tuttuğu defterleri okuyarak başladığı seyrinin ilk adımını düşünmekte bulur. ‘’Düşünmek de ruhun istidadı derecesiyle mütenasip’’2 diyen Aliye düşünmenin kendi ruhunun kuvveti kadar mümkün olduğunu söyler ve kendi ruhunun ne veya kim olduğunu bulmak yolunda seyrine devam eder.
Batmayan Gün
Batmayan GünSamiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 2005277 okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Bir gecede tek nefesle okuduğum güzel bir roman. Her cümleden çıkarılacak bir sürü anlam nasıl yorumlayacagimi bilemedim.İncelemeye nerden başlasam, nasıl anlatsam bilmiyorum. Ama kitabın isminin nereden geldiğini söyleyip başlayalım o zaman. Kitabın ismi Allah'ın Vadi-i Mukaddes'te Hz. Musa'ya ateş ağacı olarak görülmesinden dolayı ve kitabın son bölümünde konuyla bağlantılı olarak ele alınmasından geliyor. Samiha Ayverdinin ilk okuduğum kitabı. Musa'nın Allah tarafından, o an en çok ihtiyaç duyduğu şey ile karşılandığını anlatir. Çok soğuk ve karanlık bir gecede yalımlı bir ateş! Ateş ağacı olarak tavsif olunur bu ağaç ki kitaba isim olmuştur. Ateş insanı ilahî olana çeker! Pervâneleri hatırlayın: âteş-i aşkı. Hz. Musa ve Hz. İbrahim'in ateş ile olan imtihanını düşünün. Cemil içindeki ateşi diri tutmak için İstanbuldan Bursaya gitmiştir. Juliette ise hiç beklenmedik bir anda ateşin hakikati ile karşılaşmıştır. Ateşi aşka, aşkı ateşe eşitleyen denklem yürek yangınının formülünü verir. "Leylâ'dan Mevlâ'ya" denilerek formülize edilen bu irtibat insanın varlığında yankılanan bir hakikattir. Aşk maddî olanı eritip ardındaki mânâya vasıl olma çabasıdır. Yazının başına aldığım Hâşim'e ait âteşîn mısralar, aşkın iki unsuru olan âşık ile mâşuk arasında câri olan hakikatin ilk durağıdır. İtiraf edeyim Cemil ile Juliette'yi okuyunca aklıma Ahmet Yüksek Özemre'nin Nuran'ı geldi...Ne güzel anlatmış Samiha Hanım. Saf, duru...İçimizde bir yerlerde uyuyakalan bir hissi tatlı bir bûse ile uyandırdı.
Ateş Ağacı
Ateş AğacıSamiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 2002403 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
Aurelius, insanların doğalarının bir parçası olarak hayatta acı, değişim ve ölüm gibi zorluklarla karşılaşacaklarını kabul eder. Ancak, bu zorluklara karşı sabır, hoşgörü ve bilgelik geliştirerek onları aşabileceğimize inanır. Stoacı öğretilere dayanarak, insanın iradesini kullanarak zihinsel bir denge ve iç huzur elde edebileceğini öne sürer. Aurelius, kitap boyunca ölçülülük, dürüstlük, adalet ve başkalarına karşı sevgi gibi erdemleri vurgular. İnsanın diğer insanlara hizmet etmesi, kendini geliştirmesi ve hayatta anlamlı bir amaç bulması gerektiğini savunur. Kendine dürüst olmak ve içsel değerlere sadık kalmak, ahlaki mükemmelliğe ulaşma yolunda önemli adımlardır. Aynı zamanda, Aurelius'un düşünceleri evrensel düzen ve kader kavramlarına da değinir. Evrenin bir parçası olarak insanların, doğal düzenin bir halkası olduğunu ve her olayın bir amaca hizmet ettiğini düşünür. Bu nedenle, insanların dış etkenlere değil, kendi tepkilerine ve tutumlarına odaklanması gerektiğini öğütler. "Kendime Düşünceler", Marcus Aurelius'un kişisel bir çalışmasıdır ve içsel bir yolculuk sunar. Kitap, insanın içsel dünyasına, ahlaki değerlerine ve yaşamın doğasına dair derin bir anlayış sunar. Marcus Aurelius'un stoacı felsefeyi pratiğe döken ve günlük hayatta uygulanabilir öğütler veren bu eseri, genel olarak insanın içsel gelişimine ve ruhsal huzura odaklanan bir klasiği temsil eder.
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · İş Bankası Yayınları · 202315,2bin okunma