Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Otel odasının penceresinde durmuş, dışarıda uğuldayan fırtınanın arkasında Baeskades dağlarını seçebildiğimi düşünüyorum, bir yandan da Dag ölünceye kadar kendi hikayemin dayanılmaz olduğunu anlamamış olmamı kafamın içinde yeniden evirip çeviriyorum.O esnada 2000 yılından kalma günlüğümü bulmuştum, yaşam uçurumunun kenarındaydım, sonra Dag ölmüş ve beni itmişti, düşmüştüm, canım acımış ama yeniden ayağa kalkmıştım, şimdi de buradaydım. Son derece sıradan ölümlü bir insan, ama belki de hepsi bu değildi? Yaşam halledilmesi zorunlu bir mesele , sorumluluğu yüksek bir iş olabilir miydi? Bu çok ağır bir düşünce değildi, aksine özgürleştiriciydi çünkü bir görevin olması iyiydi, bir görev üstlenmek; güven telkiniydi, çünkü insanlar saygı duymadıklarına görev teslim etmezdi. Sanki karanlık bodrum merdivenlerinin en son basamağındaydım, yukarıdaki kapının altından gün ışığının süzüldüğünü görüyordum ve oraya ulaşmayı , birinci katın aydınlığına çıkabilmeyi başaracağıma dair büyük bir inanç içimi kaplıyor gibiydi.
192 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 saatte okudu
Thor'un Mjölnir'i tüm gücüyle Dünya Yılanı'na vurup geçmişe göndermesi gibi ben de geçmişe gittim, 2000'lerin başı. Baş karakter Mahir'in ergenlik döneminden başlıyor hikaye. Sosyal beceriksiz, hayatı alt üst, serseri bir çocuk. Sosyal beceriksizliği benimkiyle paralel bu da beni hikayeye çekti, gece yarısına kadar okudum, bitirdim. Dönemin , çocukları eğlendiren her şeyi tasvir edilmiş. Okul dertleri, ergenlik problemleri, pokemonlar, yeni yeni kameralı telefonlar ... Çökmüş bir insanın ergenliğini görüyoruz. Hikaye okurken güzel ama yaşarken hiç de öyle değil. Mahir'in hiç derdi yokmuş gibi bir de sıcak su dökülmesi ile yüzü yanıyor. Temelde içsel sorunlarını da bu başlatıyor. Hassas kişilerin ve bu şekilde yaşamış kişilerin okumaması gereken bir kitap. Zira ben çok etkilendim. Öte yandan iki durum dikkatimi çekti; birincisi, küfür/hakaret cümlelerin sokakta duyduğumuz gibi dümdüz yazılması. İkincisi, malum ergenlik, gerek erkeklerin gerek kızların karşı cinse duyduğu cinsel isteklerin anlatılması. Bunu hepimiz yaşadık lakin şimdi okuyunca rahatsız oldum.
Kalbimde Çivilerle Uyumuş Gibiyim
Kalbimde Çivilerle Uyumuş GibiyimAnıl Can Uğuz · Dex Kitap · 201849 okunma
Reklam
Mısırlıların kesir gösterimleri
Mısırlıların kesir gösterimleri Mısırlılar, milattan 2000 yıl önce hiyerogliflerle gösterdikleri birim kesirlere, yani paydaları 1 olan kesirlere da- yanan bir kesir sistemi geliştirdi. Bunu günümüzde British Museum'da bulunan Rhind Papirüsü'nden biliyoruz.
Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Felsefe Fikri
Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Felsefe Fikri
s.15
İÖ 30000 Avrupa'daki taş devri insanları kemiklerin üzerine sayı işaretleri yapar. İÖ 2000 Babilliler sayıları göstermek için simgeler kullanır. İS 600 Hintliler ondalık sistemimizin. öncüsü olan bir sistem kullanır. 1200 0 ve 1'den 9'a rakamları içeren Hint-Arap sayı sistemi yayılır. 1600 Ondalık sistemin simgeleri modern biçimine kavuşur.
Sayfa 8
MÖ 2000: Al bu otu ye! MS 500: O otu bırak, gel bu duayı oku! MS 1000: O dua batıl inanç, gel bu iksiri iç! MS 1600: O iksir faydasız, al bu hapı yut! MS 1940: O hap etkisiz, al bu antibiyotiği iç! MS 2000: O antibiyotik zararlı, al bu otu ye! İnsanlığın deneye yanıla en başta durduğu noktaya dönmesini ironik bir şekilde ifade eden bu anlatımda ciddi bir gerçeklik payı da var. Gülmece olsun diye kurgulanan anekdot, aslında insanlığın ağır bedeller ödeyerek en baştaki noktaya dönüş arzusunu/zorunluluğunu anlatıyor!
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Reklam
Sumerliler bundan 6000 yıl önce Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında bulunan Mezopotamya'nın güneyine gelip yerleşmişlerdir. Orada büyük bir uygarlık kurarak en az 2000 yıl varlıklarını korumuşlardır. Uygarlıklarının en önemli olayı dillerine göre yazı icat etmeleri, okullar kurarak, kil üzerine yazarak bu yazıyı geliştirip her istediklerini yazabilmeleridir.
İşte ve evde, sokakta ve masada 2000'lerin başından bu yana gördüklerimi kuşaklar üzerinden okumaya çalışıyorum. 21. yüzyılın ilk günlerinde o sıralar henüz gelmekte olan Y kuşağına ilgim ve merakım, ilerleyen yıllarda müthiş bir mozaik olduğunu kavradığım kuşakların bütününe yayıldı. Buna mecburdum, çünkü bir kuşağı anlamak için öncül kuşakların yaşadıkları zamanın ruhunu da okumak gerekliydi. Fark ettim ki kuşakları anlamak, geçmişi onurlandırmak, geleceği mümkün kılmak için fevkalade bir araç..
Sayfa 19 - Mundi KitapKitabı okuyor
Hayata Dönüş Operasyonu Diye Bunlarda oldu Bu Ülkede...
19 Ara­lık 2000 günü, Bayrampaşa Cezaevinin koğuşunda günler­dir ölüme yatan genç insanlara attılar. Bakın ne anlatıyor yıl­lar sonra, o katliama katılan askerlerden biri: "Koğuşta yangın çıktıktan sonra yardım isteyenlere 'sizi kurtarmak için yaş battaniyeler atıyoruz, bunlara sarılın ve kendinizi koruyun,' diyerek battaniye attık. Fakat battaniye­lere su değil, benzin ve tiner dökülmüştü. Battaniyeye sarı­lanlar daha çabuk yanıyordu." On iki yıldır bu ülkenin ciğerlerinde yanmış insan etinin kokusu tütüyor. Dozerle yıkılmış cezaevi duvarının önünde, "Hepimizi yaktılar," diye bağıran kız kardeşimin sesi, bir "palemsest" gibi, yeni bir şeyler yazmak için açtığınız her sayfasında hayatınızın, karşınıza çıkacak. Ya görmezden ge­lir, sürdürürsünüz ölüm uykunuzu, ya da yüzleşir, hesabını verirsiniz bu utancın.
Sayfa 103 - İletişim Yayınları / 10. Baskı 2016, lstanbulKitabı okudu
Saygon'un düşmesinin üzerinden (Nisan 1975) onyildan fazla bir süre geçmişken ve bu çatışmanın tüm yönleri üzerine yayınevlerinden hâlã bir kitap seli boşanırken, savaşın B.D.'in dünya üzerindeki konumunu nasil etkileyebilecegini degerlendirmek hâlâ zordur. Daha uzak bir perspektiften, diyelim ki 2000 ya da 2020 yilından geriye doğru bakildigında, Amerika'ın dünya karşısındaki aşiri gururu (ya da Senatör Fulbright'ın "gücün kendini bilmezligi" diye adlandirdigi durum) açisından yararlı bir yok yaratmış, böylelikle de ülkeyi politik ve stratejik. önceliklerini daha derinden dügünmeye ve 1945'ten bu yana zaten çok değilmiş dünyaya daha makul biçimde yeniden uyum sağlamaya zorlamiş olabilir - bir başka deyişle, Rusların Kırım Savaşında ya da Ingilizlerin Boer Savaşında yaşadıkları ve onlari yararli reformlara ve yeniden degerlendirmelere götüren şoka oldukça benzer-bir biçimde.
Sayfa 482Kitabı okudu
Reklam
Y-DNA Adem
Ayrıntılı biçimde incelenmesi önemli olan bir diğer genetik materyal Y-kromozomudur. Bu da annedeki mtDNA'nm babadaki karşılığıdır. Çünkü sadece erkekte bulunur ve babadan oğla geçer. Bir başka deyişle baba soyunun evrimini izlemek için kullanılır. Y-DNA da mtDNA kadar insan topluluklarının tarihöncesindeki göç yönleri hakkında çok önemli ipuçları verebilir. 2000'li yılların başında moleküler genetik alanında kaydedilen yeni gelişmeler sayesinde Y kromozomu üzerinde çok sayıda mutasyon keşfedildi. Böylece, Y-DNA varyasyonunun ayrıntılı biçimde incelenmesinin kapıları açıldı. Bu araştırmalar sayesinde yeryüzünde farklı coğrafyalarda yaşayan modern insan topluluklarının ortak atasının 60 bin-100 binyılları arasında Afrika'da ortaya çıktığı sonucuna varıldı. Bu ortak ata da "Y-DNA Adem" olarak adlandırıldı. O halde, anasoy ya da babasoy seceresi, moleküler genetiğin verdiği bilgilerle yola çıkıldığında, aynı adresi (Afrika) ve aşağı yukarı aynı zaman dilimini gösteriyor.
Sayfa 144Kitabı okudu
Tahvil ve bono ihracı nedir?
Her ikisi de borcu/alacağı temsil eden belgedir. Borç verenle borç alan arasındaki bir yıl veya daha uzun vadeli borç sözleşmesinin göstergesi niteliğindeki belgeye tahvil, bir yıldan kısa vadeli belgeye bono denir (Ceylan ve Korkmaz, 2000, s. 111).
Her koşulda, sorun orada olmakta ve orada olmamakta -aynı anda- yatıyor. Yani, tam olarak, dünyaya göre durumumuz: Dünyadayız ve dünyada değiliz.
İnsanın suyla, çamurla, bitkilerle, tozla milyonlarca yıl haşır neşir olmasına son vererek, şimdi bizim kaidemiz olan toprağı, asfalt ve betondan oluşan uçsuz bucaksız bir kefenin altına gömüyoruz, tıpkı insanların birbirleriyle haşır neşir olmalarını bilginin ve iletişimin kefeni altına gömdüğümüz gibi.
Yaşlanan biz değiliz, zaman. Hatta bizden daha çabuk yaşlanıyor. Bunun farkında mı? Ama sona ermekte acele ediyormuş gibi bir hali var. Ne olursa olsun biz son derece genç öleceğiz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.