Afganistan’ın cehennemi yaşadığı günlerde birbirine tutunmuş iki kadın. Meryem ve Leyla. Bambaşka hayatlardan gelen ancak aynı adamın pençesinde gençlikleri solan iki güzel kadın. Afganistan'ın sokaklarında esir düşmüş, kirli zihniyetlerin kurbanı olmuş iki can. Okurken gözlerimizin seğirdiği vahşetlere, akıl almaz geleneklere tanık olsak da bu, maalesef o ülkenin acı bir gerçeği. Yazarımız sanırım diğer kitaplarında da, ülkesinin İslam adı altında uyguladığı ama İslam ile yakından uzaktan bir alakası olmayan yaptırımlarının ne hayatlara mal olduğunu, kağıda ustaca işliyor. Bambaşka bir yaşamları olabilirdi şimdi! diye sitem ediyorum ancak savaş, insan ayırt etmeden can yakıyor. Sevenleri ayırıyor. Özellikle o ülkenin bir kadınıysan her şeye mecburen katlanmak zorunda kalıyorsun. Kimi zaman annem için diyerek, kimi zaman evladım, kimi zamansa sevdiğim… Sonu ne mutlu ne mutsuz kitabın. Kimsenin hikayesine mutlu veya mutsuz bir son biçemeyiz. Meryem ve Leyla adında iki kadın vardı. Yaşadılar mücadele ettiler ve kader onlar için farklı yollar çizdi. Muhtemelen şimdi de varlar ve mücadelelerinde haklılar.