Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Onur konuk

Kendimi iyi hissetmenin değilse bile kötü hissetmemenin muhakkak bir yolu olmalıydı, ölmedik ya?
Reklam
Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yüreğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi karanlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım... Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Farkında mısınız bilmem, kimse kendi acısını bile duymuyor artık. Kimse bir başkası için kederlenmiyor. Birbirine ihtiyacı olanlar özenle uzak duruyor birbirinden.
Sayfa 132
Reklam
...Boşandığı eski karısı başka biriyle evlenip bir oğlan doğurmuş. Adam, "Ben ne budalayım, eski karımı tam oğlan doğurmak sırası gelince boşadım," diyormuş.
Hiçkimse kendisininkini hatırlamıyor. Herkes başkalarının çekmesi gereken vicdan azabını biliyor.
Ya, gördünüz mü! Düşünün ne kadar küçük görüyorsunuz beni. Çalmaya kalkıyorsunuz beni. Perdelerimi bilirmiş gibi davranıyorsunuz. Sırlarımı üfürmek istiyorsunuz yüreğimden; en yüksek, en alçak sesleri çıkarmak istiyorsunuz benden. Oysa şu çalgıyı, içi güzelim seslerle dolu, şu ufacık çalgıyı, bilmem, beceremem diyorsunuz söyletmesini. Allahtan korkun, bu düdükten daha mı kolay beni öttürmek?
... -Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım? -Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın.
Sayfa 152Kitabı okudu
S: Seni seviyorum,çünkü... F: Hiçbir şey söyleme. İnsan sevdiği için sever. Aşkın hiçbir gerekçesi yoktur.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
İnsan sevince, nesneler daha çok anlam kazanıyor.
Sayfa 122Kitabı okudu
Juliet: Binlerce kez iyi geceler sana! Romeo: Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.
-"Beni dinle ve onu düşünme, unut!" - Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?
-"Bu çocuğa, onu ülkenize götürme sözü verdiniz mi?" -Verdiysem ne olmuş? -Başını salladı. "Çocuklara söz vermek, çok tehlikeli bir şeydir."
Sayfa 335Kitabı okudu
-"yüzünü anımsıyor musun?" -Baba'nın kalın boynunu, kara gözlerini, söz dinlemez, kahverengi saçlarını da düşündüm. Anımsıyorum dedim. Kokusunu da. "Ben yüzlerini unutmaya başladım," dedi Sohrab. "Bu çok mu kötü?" -Hayır. Zaman bize bunu hep yapar.
Sayfa 320Kitabı okudu
Zaman çok aç gözlü bir şey -bazen , bütün ayrıntıları çalıp kendine saklıyor.
Sayfa 220Kitabı okudu
Reklam
"Çocuklar boyama kitabı değildir. Onları en sevdiğin renklere boyayamazsın.""
"Örgütlenmek yeter, örgütlenmek bir bakıma görmeye başlamak demektir..."
"Belki de yedinci gün hala sürüyor çünkü masumların, acı çekenlerin çığlıkları ulaşmıyor sana ve artık her şey güzel değil."
"Biz, bu ülkenin okuryazarları, boşluğa düşen trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük."
Reklam
"Her akıllı insan hayatın güzel bir şey olduğunu, amacının da mutlu olmak olduğunu bilir." dedi babam üç güzel kızı seyrederken. "Ama sonra yalnızca aptallar mutlu olur. Nasıl izah edeceğiz bunu?"
Sayfa 102
"Burası özel bir mezarlıktır" demiş. "Buraya gömülen insanlar mezar taşlarının üstüne gerçek yaşlarını değil, hayatta mutlu oldukları günleri yazarlar. Kimi 21 gün mutlu olmuş, kimi 37 gün. 52'yi geçen çıkmadı daha."
Sayfa 405Kitabı okudu
"Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu. Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi bir trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim: önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.
Sayfa 346Kitabı okudu
"Sensiz tam bir saat geçirdim, sanki koca bir yıl zannettim; eğer kendimden nefret edersem, hayata nasıl katlanırım sevgilim?