Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ali Karahasanoğlu Ateist Şengör ispatladı: İhsan Hoca haklı! İhsan Şenocak hoca anlattığında, hedef tahtasına koyup, linç etmeye çalıştılar.. Kısmen de başarılı oldular. Diyanet İşleri Başkanlığı, İhsan hocayı yalnız bıraktı. Hatta sapkınların dolduruşu ile, İhsan Hoca’nın görevine nokta koydurdu.. İslami camia, İhsan Hoca’yı
ağladım.
∙ HUSREV - (Aynı sâbit gözlerle ve bir fikri sâbit edasıyle...) Osman! OSMAN - Efendim, beyim? HUSREV - Allah var mı? OSMAN (Korkmuş, încinmiş) Elbette var, elbette var.
Sayfa 108 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
eve girer girmez bilgisayarın açma tuşuna basayım da, üstümü değiştirene kadar açılsın. - ben
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
m.facebook.com/story.php?story... Hakan Bey! Kürsüde “benim” yerimde -senin gibi- üzerinde Mao’nun kafası olan bir tişörtle poz veren biri olsa ve “Mülkiyet hırsızlıktır.” dese ya da Kelâmullah yerine Das Kapital’i referans alsa “büyük devrimci” olurdu; ondan “özgürlük savaşçısı” diye
Bekarlar için bir Dua/ Allah için sevmek işte budur
Allah’ ım (c.c)! Beni öyle bir insanla buluştur ki, onunla el ele tutuştuğumda ikimizin elinin üstünde Senin Elin olsun. Bana öyle gözler göster ki ben o gözlerden Sana bakayım. Bana öyle bir sevgili ver ki bakışı cennete açılan iki pencere olsun, onunla öyle bir yolda yürüyelim ki kılavuzumuz Sen olasın ey Rabbim.
Reklam
Ben öyle özel bir kadın istedim ki, Sığınmasın, Ağlaşmasın, Benden minnet beklemesin, Hepsini söke söke kendi yapsın istedim, Kim demiş ki, Erkekler sığınacakları bir kadın istemez,
Dünya Okuma Yazma Günü
Bugün Dünya Okuryazarlık Günüymüş - istatistiklere bakayım dedim ben de . TÜİK'de aradım bulamadım işin doğrusu. İllaki vardır ama hatırladığım kadarıyla kullanmak daha kolaydı eskiden sitesini. Belki 15 Temmuz'dan sonra personel sıkıntıları vb. kapatmışlardır bazı şeyleri. Neyse Wikipedia'da 2016 bilgileri var. Güncel olarak 2018 tarihli bir haber buldum . Türkiye genelinde % 96.74'müş okuma oranı. İyi mi? Wikipedia'daki ülke karşılaştırmalarında elli küsürlerde görünüyoruz - ama bilgiler/tarihler biraz muğlak olduğu için fazla bir şey ifade etmiyor. Gazete haberine geri dönelim.TÜİK kaynaklı sonuçta. Erkeklerin %99'u okuma yazma biliyor , kadınların ise %94.47'si. Ayrım burada da göze çarpıyor, buradaki kadın sayısının fazla olması birşey değiştirmiyor. Türkiye'deki yaklaşık 2 milyon kadın (Büyük bir kısmı 18 yaşının üstünde) okuma yazma bilmiyor. Bu iki milyon kadın seçimlerde oy kullanıyor aynı zamanda. Ben kendimi bildim bileli bu ülkede okuma yazma seferberliği yapılır. 2000'de %88'miş bu oran - 18 yılda doğanlar/ölenleri de değerlendirmeye katınca %8 arttırmışız okuryazarlık oranımızı. Biraz daha çalışmamız gerekli herhalde (Gerçi çoğunluğun okuma yazma bilmediği o eski güzel günleri de özleyenler vardır herhalde:) Neyse herkesin okuryazarlık gününü kutlamadan önce son bir ekleme daha yapayım haberden , açılan milyonlarca üniversiteye rağmen 2018 için yüksekokul veya fakülte mezunu oranı yüzde 15,27'ymiş. Tabii bunların da büyük bir kısmı işsiz olarak armızda gezmekte halen. İyi pazarlar.
374 syf.
6/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Ve bitti. Sinirim bozuk bir şekilde kitabın son sayfasını çevirip yatağıma geri attım. Açıkçası kitabın güzel bir hikayesi olmasina karşın, sonu muhtemelen bir yine 300-400 sayfalık 3. kitabının olacağını gösteriyor. Muhtemelen de vardır bakarım şimdi. Kitap, "Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler"in ikincisi olarak geçse de aslında ilk kitabı
Kalp Yalnızca İçeriden Açılan Bir Kapıdır
Kalp Yalnızca İçeriden Açılan Bir KapıdırJan-Philipp Sendker · Koridor Yayıncılık · 2013470 okunma
214 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Dünyaya dair hüsran içindeyim!
Ah
Mehtap Ceyran
Mehtap Ceyran
ah! Ben okurken bu kadar zorlandıysam kim bilir sen yazarken nasıl zorlandın. Kitap bitti ama beni de bitirdi. Kitabı okurken kelimelerin boğazıma düğümlendiğini hissettim. Şu an her yer, herkes ölüm kokuyor. Seslerini duyurmak için intihâr yoluna başvuran kadınlar ve acılı, kocanın şiddetiyle hayata yenik düşen anneler. Batman, doksanlı yıllarda Hizbullah’ın kol gezdiği Batman. Sokağa çıkmaya korkan insanların ürperdiği bir mahalle… Acının, ölümün, devrimin, çığlıkların göğe yükseldiği sokaklar… İnsanların sokağa çıkmaya korktuğu ölü bir şehir. Bir babanın işkencelerine, dayaklarına dayanamayarak annesinin emanetini geride bırakan bir abla. Annesinin, dayısının, ablasının ölümünü görmekle kalmayıp babayı şiddetle tanıyan ve ona her gün lânet okuyan, üvey annesinin zulümlerini içine ata ata birden hayatına son veren kardeş… Sevdiği kadının intihârı ile sarsılan hayata küsen bir sevgili… Oğlunun en azından kemiklerini bulup ona bir mezar inşa etmeye çalışmak için didinen bir baba… Ve tüm hayatların birbirine değindiği sayfalar… Acının her şekli bu kitapta mevcut. Sevgisizliğin insanda bıraktığı tahribat… Sığınacak, hayata tutunacak bir yer bulmaya çalışan hayatlar. Kurgu ve gerçeğin harmanlandığı bu kitabı okuyacaksanız psikolojinizin sağlam olduğu zamanlara denk getirin. Zira bu kitabı bitirip de duygulanmayan bir insanın var olacağını düşünmüyorum.
Mevsim Yas
Mevsim YasMehtap Ceyran · Sel Yayıncılık · 20171,487 okunma
Reklam
Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud Hikayesi :)
I. Mahmut tebdili kıyafet ile halkın arasına çarşıya iner. Halkın arasına karışınca işitir. Tıkandı Baba, çay getir, Tıkandı Baba çay götür. I. Mahmut‘un dikkatini çeker. Altına da bir iskemle çeker. Babanın kolundan çeker ve sorar. Hele anlat bakalım, neden sana Tıkandı Baba derler? Tıkandı Baba’nın canı sıkkın, uzun mesele evlat, boş ver der,
HUSREV- Ben sanatı hayattan başka bir şey sanıyordum. Hürriyetlerin sonu. Âciz bahtımın ulaşamadığı bir yer. Orası irademin bahçesiydi. Orada, oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibi başıboştum. Orada kulluktan çıkıyor gibiydim. MANSUR- Ah, Hüsrev. HUSREV- Ben ne yaptım. Bir hududu zorladım. Kendimin dışına çıkmak isterken kendime rast geldim. (Bir adım atar ve bir mecnun haliyle gittikçe açılan gözlerini Mansur'un korkulu gözlerine diker.) Meğer kul olduğumu anlamak için Allahlık taslamalıymışım! Meğer nasıl yaratıldığımı anlamak için bir adam yaratmaya kalkmalıymışım! (Yüzünün ifadesi büsbütün mecnun, orta yere döner.) Ben ne yaptım? En sağlam basamağı ayağımdan kaydırdım. Körlüğü zedeledim. Şimdi görünen şeye nasıl bakayım? İnsan kaderini bir rüya gibi uykuda bulur. Bu rüyayı uyanık nasıl seyredeyim Allahla kalabalık arasında kaldım. Boşlukta nasıl durayım?
Ağlattı!
Gördüğü rüya da şuydu: Babasıyla birlikte mezarlığa giden yoldan yürüyerek meyhanenin önünden geçiyorlar... Çocuk babasının elinden tutmuş, korkuyla meyhaneye bakıyor. Tuhaf bir şey dikkatini çekiyor; bu defa burada güya bir eğlenti var, cicili bicili tuvaletler giyinmiş esnaf karılarıyla köylü karıları, kadınların kocaları, aşağı tabakadan her
Sayfa 91 - Yordam Edebiyat, 2019. 4. BasımKitabı okudu
Sabahattin Ali kendini ve birçok babayı anlatıyor...
Hepiniz birlik olup beni öldürmeye mi niyet ettiniz? dedi. Bütün şehir, evimin içindekiler de dahil olduğu halde, hep birden bana hücum etmeye, beni mahvetmeye mi karar verdiniz? Yusuf! Sen bari bana neler çektiğimi anlayacak, bana acıyacaktın! Çıldıracağım be oğlum, anlamıyor musun?.. Çıldıracağım. Bu hal biraz daha devam eder, herkes bana karşı cephe almaya başlarsa ya başımı alıp kaçacağım yahut da kafama bir kurşun sıkacağım. [...] Ben de insanım Yusuf, ben de etten ve sinirden yapılmış bir mahlukum. Bana da biraz acıyın canım!..
178 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.