Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanlar Pook’u görüyorlar. "Bak! Atletik biri. Spor hakkında konuşmaktan hoşlanıyor. Muhtemelen bir sporcu.” Pook sonra felsefe konuşuyor. "Şuna bak! Kitap okuyor olmalı! O zaman Pook inek bir sporcu." Pook kadınları dinliyor. "Ah, çok tatlı. İyi Çocuk olmalı!" Pook daha sonra hatundan hatuna atlıyor. "Nasıl ya!? Pook İyi Çocuk ve aynı zamanda oyuncu!" Pook daha sonra bir kadını kızdırıyor. "Ne! Pook piç gibi bir şey!" Pook sonra bir konuşma yapıyor."Pook’a bakın! Pook bir hatip! Kendi radyo programı olmalı." Pook daha sonra bir dergiye makale yazıyor. "Vay be! Pook bir yazar olmalı! Pook’a bakın hele!" Ve bu böyle devam ediyor. Sonunda, Pook’un İyi Çocuk/ Oyuncu/ Piç ve yazar/hatip bir inek/sporcu. Kafalarının karışmasına şaşmamalı. Beni ne kadar çok tanırlarsa, onlara o kadar gizemli görünüyorum. Zira daha fazla değişim görüyorlar. Kadınlar Pook’u sevebilirler ama tanımlayamazlar.
"Ah çaresiz kadınlar neler çekerlermiş! Biz erkekler onları kukla yerine kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine engel oluruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek, hiç tanımadığı bir başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz , söz söylemez ancak tanımadığı ve hiç başka defa görmediği bir kadına rast geldiği gibi, gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz, kadınları insan sırasına koymayız. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkarız."
Reklam
Beşinciyi geçip altıncıya geldim. Onun adı da Nurinnisa. Ah güzelim Ah esmerim Ah Canımın içi Nurinnisa. Yedincisi, Aliye, kibar bir kadın. Ama ben pek varamadım tadına. Bütün kibar kadınlar gibi Küpe fiyatına, kürk fiyatına.
canım kadınlar…
Ah Minenur, ülkemizde sadece dul kadın olmak mı zor? Ülkemizde çocuk olmak zor, genç kız olmak zor, yalnız kadın olmak zor, anne olmak zor, doğurmamış kadın olmak zor, çalışan kadın olmak zor, çalışmayan kadın olmak zor... Kısacası kadınlığın her hali zor. Ve kadınlar ne kadar güçlü varlıklar ki bütün bu güçlüklerin üstesinden gelebiliyorlar. Bir de bu gücün farkına varabilsek...
"...Ah hocam, babam nasıl bir yaradır içimde bir bilseniz... Ben onun sevgisini kazanmaya çalıştıkça iki misli nefretle gözlerimin içine bakan adam... Babam. Bana öfkeyle bakan gözlerinde bir yudum sevgiyi benden esirgeyen, bana kendimi bir çöp kadar değersiz hissettiren babam."
Ah canım kadınlar...
Oysa kadınlar, suçları olmadan acı çekerler. "Ellerinde olmadan" değildir bu acı çekiş, gerçekten çekerler acıyı...
Reklam
Kızlık zarı gibi saçma bağlarla kendilerini doğal eğilimlerine teslim etmekten kaçınan, hamilelikten ya da eşine hakaret etmekten, daha da beteri, onun şanına leke düşürmekten çekinen kadınlar pek saftır! Sen gördün Eugenie, evet, böyle kadınların ne kadar enayi olduğunu hissettin, hem mutluluklarını hem de yaşamın tüm zevklerini en gülünç önyargılarla nasıl alçakça kurban ettiklerini gördün. Ah! Düzüşsünler, zarar görmeksizin düzüşsünler! Biraz sahte şeref, ciddiyetten uzak dini umutlar onun gösterdiği fedakârlıkların verdiği zararı telafi edecek midir? Hayır, hayır, erdem, ahlâksızlık, tabutun içinde hepsi birbirine karışır. Birkaç yılın sonunda, kamu birilerini daha fazla yüceltirken ötekileri mahkûm mu eder? Yoo! Hayır, bir kez daha, hayır, hayır! O zavallı, zevk almadan yaşamış olarak son nefesini verir, ne yazık ki, telafisi imkânsızdır artık.
Ah ya... Yüklerimizi sırtlanıp yeniden işe koyulmak öyle zor geliyor ki!
Sayfa 49
erkekler kadınları sevdiler, aldattılar; kadınlar da erkekleri dahası kadınlar kadınları, erkekler erkekleri durmaksızın aldattılar aldanmaya yüz tutmuş bir insan tasavvuruydu sanki manşetlere, haberlere gün be gün konu olanlar beteri, herkes herkesin aldatıldığından haberdar
Sayfa 280
allahuekber dağı’nın eteklerinde kadınlar dillere destan güzellikler taşır kan eder güzellik başa bela bu yüzden kan kırmızıdır yanakları saçları gönül tuzağı tenleri ak ağ pörçekli nineler oturur damlarda isli kazanlarda halil ibrahim bereketi lavaş dürümü sunar konuklara cömertliği kibele kadar sıcak allahuekber dağı’nın eteklerinde
Sayfa 22
Reklam
Bir "Dünya İnsanı"nın Cenaze Töreni (Bir Yahudi kızın mektubu)
84 yaşında hayata gözlerini kapayan doktor Hildenburg'u bugün toprağa verdik. Protestan olduğundan cenaze önce kirche'ye [kilise] götürüldü, oradan da mezarlığa... Tören sırasında hiçbir zaman böylesine içli duygular, böylesine yürekten kopan sözler ve acılı gözyaşlarıyla karşılaşmadım... Öyle darlık içinde öldü, ki cenazesini bile
Sayfa 751 - 752, 753 Yapı Kredi Yayınları
Ah, erkeklerin sevgisine inanmak... Onların bağlılığına aldanmak! Ne büyük suç... Ah zavallı kadınlar!
Kadın kılığına giren Talat, kadınlara sokaklarda yapılan sarkıntılıkları öfkeyle karşılar şöyle der kendi kendine: Ah zavallı kadınlar, neler çekerlermiş! Biz onları kukla yerine kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine engel oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek, tanımadığı bir başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz, söz söylemez ama tanımadığı ve hiç görmediği bir kadına rast geldiğinde, gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek ki, biz kadınları insan yerine koymayız, kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkarız. Serbest gezip dolaşmalarına, eğlenmelerine engel oluruz.
"Şu iftiharlık öğrenci işgüzarlığını bırak da kal kaldığın yerde." dedi Dash... Londra'da kalmam daha doğruydu onca. Yapamam, dedim, elbisem çok kirli; güldü, ah şu kadınlar!
Sayfa 138 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ah, sevgilim! Brooklyn'e Son Çıkış'ta kaybetmiştim ben seni zaten. Bıçaklanmışız. Üstümüzden otomobiller, yıllar, cuntalar, faşizm geçmiş. Ne kadar rüzgârlı burası, ne kadar serin, ne kadar bizli, ne kadar bizsiz, ne kadar ne kadınlar sevdim zaten yoktularlı, ne kadar kar yağacak sevdim mi sevildim mi bir vaktin ortasınalı, ne kadar ben sende bütün aşklarımı temize çektimli.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.