Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Maziyi Yâda Daldığım zaman
I Maziyi yâda daldığım zaman, Renkler belirir tâ uzaklardan: Mavi, kırmızı, beyaz ve siyah; -Her renk ayrı bir hâtıradır ah!- Renkler renklere renkleri ekler, Olurken için renklere mahşer.
Sayfa 68 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hapishane
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
Sayfa 31 - İş BankasıKitabı okudu
Reklam
Ah, bu kaçış bu kurtuluş ne kadar mükemmel! Kaçtığım o yerde kokular, baharat, her şeyin fazlası ve yönü olmayan durdurulamaz bir koşu .. ____
"Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar."
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bakmaya doyamıyorum!
Olga yüzünü ciddileştirdi ve devam etti: — Bitti artık. Bakın şimdi dünkü gibi bakmıyorum; rahat edebilirsiniz. Canınızın sıkılmaması için başka ne yapabilirim? Oblomov, Olga'nın koyu gözlerine dik dik baktı. — Şimdi de siz bana bir tuhaf bakıyorsunuz. Gerçekten Oblomov gözlerini Olga'dan ayıramıyordu; ona gözleriyle değil, bütün düşüncesi, bütün iradesiyle bakıyordu. "Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!" Bu düşünceler zihninden geçerken gözleri, uzakları seyreder gibi, dipsiz bir uçuruma dalmış gibi, haz içinde Olga'ya dikili duruyordu. Olga bu gözlerin yüzünden ayrılmasını hiç de istemiyordu ama şakaya vurarak: — Gördünüz mü, Bay Oblomov, nasıl bakıyorsunuz bana? dedi. Oblomov duymadı bile. Kendinden geçmiş, içinden geçenlerin akışına kapılmıştı. Elini başına götürdü. Düşüncelerini toparlayamıyordu! Düşünceler bir kuş sürüsü gibi kafasında uçup dağıtıyorlardı. Sol tarafına, kalbinin üstüne bir ağrı girmişti.
Gerçekten Oblomov gözlerini Olga'dan ayıramıyordu; ona gözleriyle değil, bütün düşüncesi, bütün iradesiyle bakıyordu. "Yarabbi, ne kadar güzel!" diyordu, içinden; "İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler; insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki. İşte, kalbim yerinde durmaz oldu gene... Yepyeni bir şeyler duyuyorum... Ah yarabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!" Bu düşünceler zihninden geçerken gözleri, uzakları seyreder gibi, dipsiz bir uçuruma dalmış gibi, haz içinde Olga'ya dikili duruyordu.
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında kızın bir şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır. Koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar...
Sayfa 31
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
İnsan nasıl bu kadar güzel olabilir? Bu beyaz ten, bu havuzlar gibi derin gözler, bu içlerinde ruhun ışığı parlayan gözler, insan, gülümsemesini bir kitap gibi okuyabilir. Ne güzel dişleri var... Hele başı... Omuzlarının üstünde ne güzel duruyor, bir çiçek gibi sallanıyor... güzel kokular saçıyor sanki... Ah ya rabbi, bakmaya doyamıyorum! Soluğum kesiliyor!
Ah Saba! Sen güzel adamsın...
Fotoğrafçı da itiraz edemez, sizin kimseniz yok, fotoğrafı ne yapacaksınız, diyemez. Sorarsa, elbette günün birinde benim de bir sevgilim olabilir. Sizin çekeceğiniz bu en güzel fotoğraf onun çantasının gizli bir köşesinde, güzel kokular içinde yatabilir derim.
Reklam
Ah! Bir hapishanede olmak ne büyük bir alçalma! Burada her şeyi kirleten bir zehir var. Burada her şey, on beş yaşında bir kızın şarkısı bile yozlaşıyor! Burada bulduğunuz bir kuşun kanadında çamur vardır; koparıp kokladığınız güzel bir çiçek iğrenç kokular yayar.
753 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.