Mektuplarla felsefe yolculuğuna hazır olun..
"Kimsin sen?"
Sofie, meşgul bir anneye ve genelde uzakta olan bir babaya sahipti. Ona oyalanması için evcil hayvan almaktan ev neredeyse hayvanat bahçesine dönmüştü. Günleri ev ve okul arasında bir hayli sıkıcı geçiyordu. Ancak bu durum çok geçmeden değişecekti. Sofie bir gün kendi adına
"Bir gün aklına gelecek olursam,
Bana şiir ısmarla.
Eylül'ü konuşalım."
Artık sadece kıyıda köşede kalmış kitaplar için inceleme yapma kararı almıştım. Yalnız beni şiire gerçek anlamda bağlayan bu kitabı da incelemek istedim.
Ortaokulda iken yaklaşan Anneler Günü için okulda bir şiir yarışması düzenlenmişti. Elbette ben de
Bir kaç arkadaşım ile birlikte doğuda iletişim kurduğumuz köy okullarından bazılarına kıyafet ve kitap hediye projesi başlattık ve hedeflediğimiz sayının da çok çok üstünde yardımlar aldık. O kadar çok duyarlı insan var ki onlara ne kadar teşekkür etsem az kalır. Ocak ayında herhangi bir aksilik olmazsa arkadaşlarım ile birlikte o köy okullarını
1931 yılında doğdum. 1937 yılında annem öldü. 1944 yılında Dostoyevski okudum. O gün bugündür huzurum yoktur.
youtu.be/r4yCbKQbfco
Biyografisini 4 cümle ile anlatan büyük şair Cemal Süreya.
Cemal Süreya'ya ait bazı bilgileri ise aşağıya bırakıyorum. İyi okumalar.
Gülbeyaz Seber, beyaz tenli kadın, Cemalettin’in “kar tanesi”. Cemalettin
Merhaba... Can Yayınları kısa modern klasikler dizisinden Orıana Fallacı'nın Doğmamış Çocuğa Mektup adlı kitabını bitirdim.
İtalyan edebiyatına ait bu eserde evli olmayan kadının istenmeyen bir hamilelik sonrasında anne adayının iç sorgulamalarını gördüğümüz bu kitapta günümüzde de hâlâ tartışması süren kürtaj konusuna eğiliniyor. Günümüzde bu
Vatanından uzakta yaşamak, hele sürülmek elbet tarifsiz bir acıdır. Garip kalırsın konuşacak, dertleşecek soluklanacak birilerini ararsın hep, ama bulamazsın... Bir film şeridi gibi geçer gözünün önünden yaşadıkların,toprağının kokusunu hissedersin taa uzaklardan, burnun direği sızlar, gözlerde yaş kalır sonrasında...
Kendinle konuşur, kendinle dertleşirsin, küçük bir çocuk kadar masum ve korumasızsındır artık. İnsan her daim acısını da, mutluluğunu da birileriyle paylaşmak ister. Beden başka topraklarda iken, doğduğun toprakların nefesi ile nefeslenerek, oradaymışcasına yazılan özlem, hasret, çile ve ızdırap dolu Anneye yazılmış 15 mektup, işte bu duygularla sipariş ettiğim bir kitaptı...
Lakin, her mektupta cinselliğin gereksiz şekilde yer almasını hafsalam almadı bir türlü. Bu bölümleri garipseyerek ve sıkılarak okudum maalesef. Ulaşsın veya ulaşmasın anneye yazılan mektuplarda bunlardan bahsedilmesi, çok güzel yemeğe gereksiz şekilde tuz atmak gibiydi sanki. Bu durumun diğer okuyucu incelemelerinde yer almaması nedeniyle, benim gibi düşünerek kitabı okumak isteyenlerin de aynı duruma düşmemeleri adına yazma ihtiyacı hissettim.
Okuma düşüncesinde olan kitap dostlarının bu durumu göz önünde bulundurmaları, kitabın akıcılığı ve bütünlüğü açısından fayda sağlayacağı kanaatindeyim.
Senin yanında oturan anneye seninle ilgili sorular yöneltmek bir çocuk için daha tehlikesizdi ve anneye, "Babam nasıl?" diye sormak sürprizlere karşı korunmak demekti.
Senin yanında oturan anneye seninle ilgili sorular yöneltmek bir çocuk için daha tehlikesizdi ve anneye, “Babam nasıl?” diye sormak sürprizlere karşı korunmak demekti.
Toprak Ana, Cengiz Aytmatov'dan okuduğum ilk eser oldu. Benim için okunmakta geç kalınmış bir eser olduğununun farkındayım. Çok okunduğunu, çok beğenildiğini, kitaplarla haşır neşir olan bir çok insanın okumasa bile kitap hakkında bilgi sahibi olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu düşüncelere sahipken, bir çok kişinin bu kitabı okumuş olduğunu bildiğim
Ağaç bilinir ki aileyi temsil eder. Her dalı ve yaprağı aileyi oluşturur.
Yalan üzerine kurulan hayat ne oksijen verip nefes almanı sağlar ne de yaşamak için bir ortam...
Ali Rıza Bey, dört kızı, bir oğlu ve eşi Hayriye ile yaşamaktadır.
Oğlu Şevket bankada memur olarak çalışır ve çalıştığı bankada Ferhunde ile tanışıp evlenir. Ferhunde,
Kitabın ismi dikkatimi çektiği için arkasını okumadan aldığım bir kitaptı. Genellikle kitapların arkalarını zaten okumam. İçerisinden neler çıkacağını okudukça görmek daha keyif verir bana. Bu kitap da çocuk gelişimi üzerine yazılmış bir kitap. Böyle bir kitapla karşılaşacağımı bilmeden başlamış oldum kitaba.
Yazar alanında uzman olan
Elif' im; üç kere anneye gidilmesini ulema şöyle izah eder: Anne birinci hakkı onu taşıdığı için, ikincisini doğurduğu için, üçüncüsünü ise emzirdiği için alır. Cennetin annelerin ayakları altında olmasının hikmetlerinden bir kaçıdır bunlar..