Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şiraz
Görünen her şey, bu bahçeler, bu mineli köşkler, ön taraftaki bu direkler, bu kâhin çehreli ihtiyarlar ve öte tarafta kara servilerin arkasında bir eşi daha bulunmayan bu şehir, bunların bütünü son derecede Şark'a mensup bir özelliğe haizdir. Sanki eski bir Acem minyatürü çok fazla büyütülerek hakikat şeklini almış! Portakal çiçeklerinden ve güllerden güzel bir koku intişar ediyor. Saatte bilmediğim bir hareketsizlik ve durma var. Vakit artık firar ediyor gibi görünmüyor. Ah! Oraya gelmek ve bunları böyle bir sabahta görmek! Seyahatte çekilen bütün zahmetler, yolda dağa tırmanışlar, uykusuz geçen vakitler, toz duman ve haşeratın hepsi unutuluyor. Bu zahmetlerin mükafatı görülüyor. Hakikaten bu Şiraz şehrinde bir şey var, bir sır, bir sihir ki bizce anlaşılması ve Garp lehçesindeki sözcüklerle ifadesi gayrikabildir. Bu dakika da Acem şairlerinin heyecanlarındaki ifratı ve hayallerindeki mübalağayı anlıyorum. Onlar, gözleri büyüleyen letafeti ancak bu sayede böyle renkli ve müphem surette ifade edebiliyorlar.
536 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Yitik zamanın peşinde"yim.
"İki ırmak onlar. İkisinin de birleşip büyük bir ırmağa dönüşmeden önce ayrı ayrı akıp geldikleri kumullu yataklar, mecralar, kimyalar var. Benim var olmam için birbirine doğru akmış bu iki ırmağın birleştiği yerde milyonlarca ihtimal arasında mümkünlerden bir mümkünüm sadece ben. Öyleyse mümkünümün yola çıkış anını, ırmakların kaynağını
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,4bin okunma
Reklam
Ömer Hayyam, astronomi ilmiyle ilgilenmiş, bu konuda tarihe geçecek önemli çalışmalar yapmıştır. Onun bu ilimde derinleştiğini bilen Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah, onu İsfahan'a davet eder. Çünkü bir fikri vardır sultanın. Bir grup bilim insanından oluşan bir heyete başkan yapar Ömer Hayyâm'ı. Bir rasathane kurdurup, o yıllar da kullanılan Yezdicerd Takvimini düzeltmekle görevlendirilmiştir. Ömer Hayyâm ile diğer bilim adamları yaptıkları çalışmalar sonucunda Yezdicerd takvimini düzeltmek yerine mevsimlere tam uyum gösterecek yeni bir takvim düzenlemenin daha doğru olacağına karar vermişlerdir. Ömer Hayyâm, rasathanede yeni ölçümler yapmış, güneş yılı uzunluğu 365,2424 (modern ölçümlere göre gerçek uzunluk 365,2422) gün ve dolayısıyla hata payı 5000 yılda 1 gün olan Celâlî takvimi ortaya çıkmıştır. Ömer Hayyâm, bu çalışmasından sonra "müneccimbaşı" unvanı almıştır.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah
KUTALMIŞOĞLU SÜLEYMAN ŞAH Anadolu Fâtihi Selçuk Beyin oğlu Arslan Yabgu'nun torunu ve Selçuklu Beylerinden Melik Şihabeddin Kutalmış Beyin oğlu Gazi Süleyman Şah, Anadoluyu baştan başa fetheden ve bir Müslüman ülkesi haline getiren büyüğümüzdür. Alparslan'la birlikte Malazgirt muharebesine iştirak eden Gazi Süleyman Bey muharebede
İlhanlılar devri şiirin genel özelliği, şiirler yoluyla sorgulama geleneğinin oluşmasıdır. Mecduddin Hamgar'ın şiirlerinde bu sorgulama karakteri açıkça kendisini göstermektedir. Şairler sordukları sorulara cevapları yine kendileri şiirlerinde vermektedirler. Mecduddin Hamgar ile Faryaph Zahir karşılıklı olarak şiirlerinde birbirlerine
Şu rotanın güzelliğine bakın
Çok dolaştım. Isfahan'dan ayrılırken Nizam'ın adamları peşimdeydi, canımı almak istiyorlardı. Beni gizleyen dostlarımın sayesinde onları Kum'da atlattım. Sonra yeniden yola düşüp Rey'e gittim; orada bir İsmailî bana Mısır'a gidip kendisinin de bir zamanlar devam ettiği dâiler okuluna girmemi öğütledi. Önce Azerbaycan'a uğradım, sonra Şam'a yöneldim. Kahire'ye doğru giden iç yolu takip etmek niyetindeydim, ama Türklerle Mağribiler Kudüs civarında savaşıyorlardı ve yolumu değiştirip, Beyrut, Sayda, Sur ve Akkâ üzerinden sahil yolunu izlemek zorunda kaldım. Akka'da bir gemide yer buldum. İskenderiye'ye vardığımda yüksek rütbeli bir emir gibi karşılandım, dâilerin başı olan Ebu Davut başkanlığında bir karşılama heyeti beni bekliyordu.
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Dicle & Fırat..! (;)
Dicle Nehri, Cizre, Musul-Ninova, Samarra, Ur, Bagdat'ı ziyaret ederek Basra'nın aşağılarında, Fırat Nehri'yle birlikte denize dökülmektedir. Yaklaşık yüz kilometre batımızdan aşagılara doğru akmakta olan Fırat Nehri ise Suriye topraklanndan geçip Babil'e ulaştıktan son­ra Dicle'yle aynı kaderi paylaşmaktadır. Çoğu Diyarbakır'a benzeyen Mezopotamya'nın en önemli şehirleri genellikle bu iki nehrin civarındadır( Ancak bu iki kadim nehrin sosyal, si­yasal, kültürel etkisi, sadece Mezopotamya'yla sınırlı değil, Beyrut'tan Tahran'a kadar tüm Ortadoğu'yu kapsamaktadır. Tüm bölgedeki şehirlerin kaderi, sanki nehirlerle söz birliği etmiş gibi aynı: Diyarbakır, Hama, Humus ve Halep'ten Bağ­dat, Tahran, Isfahan ve Kabil'e kadar öteki şehirlerin de aynasıdır. Diyarbakır'ın makus kaderi, onların da kaderidir.
Selçuklu Sultanları ilerlemeyi sürdürerek hem Bağdat'ın Arap Halifelerini hem de Roma'nın Bizansl İmparatorlarını yenmiş, nihayetinde Batı Asya'nın büyük bir bölümü üzerinde egemenlik kurmuşlardı. Bunun yanı sıra özellikle Alp Arslan ve Melikşah gibi bizzat sultanlar da büyük ölçüde sanat hamileriydiler, İran'ın bir başından
Sayfa 86 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Öğrenme Kuramları, Hak, Değer yargıları, Ontoloji, Makamlar
_Eğitim – Öğretim_ _Eğitim, bilgilenme ve gelişme sürecidir ve yaşam boyu devam eder. Süreklidir. Plansız ve programsız da olabilir. _Öğretim, eğitimin okullarda planlı yapılan kısmıdır. Eğitimin bir parçasıdır. Öğretim, planlı programlıdır. Süresi vardır. _Her eğitim, öğretim değildir. Fakat her öğretim, eğitimdir. _Öğrenme
Türk'ün ata malı olan Anadolu, Avrupa'nın nazarında değeri sonradan anlaşılmış bir toprak parçası idi. Orada Ermenilerin hakkı olduğu iddia olunuyordu. Bu mesele Avrupa'nın Türkiye'ye karşı olan şikâyetlerinin en önemlisidir. Avrupalıların bir millet davası gibi mevzubahis ettikleri bu mesele Türkler arasında ancak sinirlendirici bir sosyal meseledir. Yani Osmanlı Devleti'nin "Yahudi Meselesi" gibi bir şeydir. Ermenistan ta 1045 yılından beri onların malı değildir. Ermeniler İstanbul'dan İsfahan'a, Tiflis'ten Mersin'e kadar Batı Asya'nın her yerine dağıldılar. Bizzat Ermeniler tarafından yapılan istatistikler bile, Ermenistan'da 943 bini Türk, 424 bini Kürt olmak üzere 1 milyon 367 bin Müslümana karşılık, 1 milyon 198 bin Ermeni göstermektedir. Ermeniler, kökünden ayrılan bir millet olan İsrail gibi, bütün faaliyetlerini ticarete kaydırdı. 14. yüzyılın ortalarına doğru Küçük Asya ile Batı Irak'ın bütün ticareti onların elinde idi. Fakat 1880 senesinden itibaren Ermenilerin milli cemiyetleri, halkının zararına olarak, bir nevi "Siyonizm" oluşturdular. Cenevre'de ve Tiflis'te mülteci Ermeniler tarafından kurulan Hinçak ve Taşnak Cemiyetleri, eski vatanlarını tekrar elde etmeğe çalıştılar, fakat sekiz asırdan beri bu topraklara başka ırktan insanların gelip, yerleşmiş olduklarını hesaba katmadılar.
Sayfa 7 - Akçağ Yayınevi
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.