Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
nasıl da annene benziyorsun belki de onun şefkatini iyi taşıdığımdan gözlerin aynı onun gözleri çünkü tükenmişiz ikimiz de hele ellerin aynı solmuş parmaklar ama o yakıcı hiddet, yok o öfke annende doğru babamdan aldığım tek şey bu yakıcı öfke.
Söz vermiştim kendi kendime:yazı bile yazmayacaktım.yazı yazmak da,bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin,ölümü bekleyecektim.Hırs,hiddet kime gerekti yapamadım koştum tütüncüye kalem kâğıt aldım oturdum Ada’nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım.kalemi yonttum yonttuktan sonra tuttum öptüm.Yazmasam deli ölecektim
Reklam
Fahim Bey kurulmuş bir eski saat gibi, maşallah tıkır tıkır işliyor, yürüyor. Fakat merak ediyorum:Kuvveti acaba insanlara ve kendi talihine karşı beslediği zavallı, ezeli bir muhabbet ve merhamet midir, yoksa duyduğu, ezeli ve daimi bir nevi hiddet ve nefret midir?
Sayfa 105Kitabı okudu
…şuursuz bir hürriyetin müsâadesi, minnet değil bir nevi hiddet ve saygısızlık doğuruyordu.
Ona yumuşak bir söz söyleyin. Ola ki, hatırlar veya korkar.
Demek ki, hakikati temsil ediyor olduktan, söylediği söz ve davet ettiği mesaj hakikat olduktan sonra, bunu dile getirmek için öfkeye ve hiddete hacet yoktur. Zâtında hakikat olmanın gücünü taşıyan bir sözün, gücünü ziyadeleştirmek için, hiddet ve öfke boyutu taşımasına hacet yoktur. Hakikat, zâtında güçlüdür; vakur ama yumuşak ya da yumuşak ama vakur bir üslupla söylendiği takdirde, Firavun-misal kişilikler dahi, yaratılışlarının özüne dercedilmiş bu hakikati 'hatırlayabilir'ler. Yok eğer bu hakikati hatırlayıp imana gelecek bir potansiyeli hepten yitirmiş iseler, bu kez, kendilerine yumuşak bir üslupla tebliğ edilen bu hak sözün gücünü ve hakikatini içten içe sezip 'korkar'lar.
Reklam
...ayaktakımından kimselerle bir tartışmaya girmekten kaçınmanın yukarıda zikredilen sebeplerine daha bir ciddiyetle dönüyorum. Her halükârda tartışmalar sayesinde bir başkasının kavrayış/anlayış gücünün yardımına koşmaya çalışabiliriz; fakat verdiği cevaplarda bir inatçılık emaresini sezer sezmez tartışmayı orada kesmeliyiz. Çünkü çok geçmeden dürüstlükten uzaklaşıp çirkinleşecektir ve teoride mugalata yahut laf cambazlığı olan şey pratikte hakkın önünü bile bile tıkamak , kasıtlı olarak güçlük çıkarmak demektir. Fakat burada başvurulan hileler laf cambazhiklarndanbile daha ucuz ve kıymetsizdir. Çünkü irade onun rolünü oynamak için anlayış gücünü bunlarla perdeler. Sonuç her zaman iğrenç ve tiksindiricidir; çünkü pek az şey bile bile yanlış anlayan insanı gözlemlediğimiz zamanki kadar büyük bir öfke ve hiddet uyandırır. Her kim ki hasmının sağlam delil ve temellendirmelerini kabul etmez ya doğrudan zayıf ya da dolaylı olarak kendi iradesinin üstünlüğüile bastılarak zayıflamış bir akla sahip olduğunu ele verir.
Tartışma teorik bir konu üzerine karşılıklı konuşma hiç kuşkusuz her iki taraf için de Çok yararlı olabilir, çünkü tartışma tarafların sahip oldukları düsünceleri doğrular veya teyit eder ve ayni zamanda yenilerini uyandırır. Çoğu zaman kıvılcımlar doğuran iki fikrin çatışması veya çarpışmasıdır; ancak bunun aynı zamanda cisimlerin çarpışmasına benzer bir yanı da vardır, çünkü zayıf olan çoğu kez ona katlanmak zorunda kalır, oysa kuvvetli olan bundan galip çıkar ve muzaffer bir tavır ve eda taknır. Bu bakımdan tartışmanın taraflarının da herhal- de bilgi bakımından olduğu kadar zekâ ve yetenek bakı- mından da birbirinin olabildiğince dengi olması gerekir. Eger birinin bilgi eksiği varsa o au niveau (esvafa uygun) değildir ve dolayısıyla diğerinin delil ve temellendirmelerine karşıIık veremeyecektir; deyiş yerinde ise o çekişmede ringin dışında duracaktır. Ama eğer zeka ve kavrayış bakımın dan eksiği varsa, çok geçmeden içinde uyanacak olan öfke ve hiddet nöbetleri onu tartısmada her türlü çirkin hile ve bahaneye başvurmaya, bilerek güçlük çıkarma- nın her çeşidinden yararlanmaya yöneltecek ve dikkati bunlara çekilerek meselenin esası kendisine gösterildi- ğinde bu kez de işi bayağılaşmaya kadar götürecektir.
Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar...Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet,hatta nefret duymaya başlayan bir kadın,hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister...
Sayfa 220Kitabı okudu
Günümüzde bizler makineler imparatorluğuna karşı protestolara ve işlerin daha basit yürüdüğü bir yaşama dönmeye hasretlik bildiren dokunaklı sözlere alışkınız. Bunlarda yeni olan hiçbir şey yok. Konfüçyüs'ten önce, MÖ 6. yüzyılda yaşamış olan (tabii eğer yaşadıysa) Lao-Tse, modern mekanik icatlar tarafından eski güzelliklerin yok edilişi söz
Sayfa 141Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.