Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Freud rüya görenin geriye doğru bakmak istediğini varsaymaktadır. Bense rüya görenin ileriye doğru baktığını, bir sorunun çözümünü amaçladığını söyledim. Aradaki temel fark buradadır. Freud'un bu görüşü benimsediğini sanmıyorum. Rüyanın halihazırda eldeki bir sorunun çözümünü amaçladığına inanmamıştır.
Sayfa 270Kitabı okudu
"+Evet, yaptıklarının sahtesi ile gerçeği arasında hiçbir fark olmadığını görmek...çok zor ... -Sen görüyor musun? +Güler. Ben, aradaki boşluğa ne yazarsam onu görüyorum."
Sayfa 69 - ....Kitabı okudu
Reklam
Hitler'in toplama kamplarının ve Sovyet gulag'larının varoluş amacı aynıydı: toplumu düşmanlardan arındırmak ve ölmeden önce onlara olabildiğince çok iş yaptırmak. Aradaki tek gerçek fark, ölçek -Stalin'in gulag'ları Hitler'in kafasında canlandırdığı her şeyden çok daha büyüktü- ve verimlilikti..
Sayfa 381 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Direnme gücüne sahip olanlar başkalarından farklı değildir. Aradaki tek fark , onların aklında belli bir hedef olması ve o hedefe ulaşmaya kararlı olmalarıdır. Direnme gücü , dikkatimizin kolayca dağılabildiği bir hayatta odağımızı koruyabilme yeteneğidir. Bedenimiz ve zihnimiz sınıra dayandığında bile yaptığımız işe yoğunlaşmayı sürdürmek , dikkatimizi dağıtmadan , etrafa bakıp birilerinin bizi geçebileceğinden endişe etmeden kendi kulvarımızda yüzmeyi sürdürebilmektir.
Eğer çocukların olursa ve bir çocuğunu diğerinden daha çok seversen bu sorunu halletmeye çalış. Çünkü aradaki fark tek bir atom kadar bile olsa çocuklar bunu hissedecektir ve tek bir atom dev bir patlama için yeterlidir.
Çağımızda sözüm ona dürüst ilişki, iki tarafın da tüketici olduğu, birbirini tükettiği, birbirinden tükettiği bir ilişkidir. Aile evi, bu durumda, insanların birbirlerine arzularını, taleplerini bildirdikleri bir geneleve dönüşür. Genelev eve taşınmış, adına da aşk denmiştir. Aradaki tek fark, ilişkinin “eşitlik” üzerine kurulmuş olmasıdır.
Reklam
Doğumla ölüm arasına sıkıştırılmış ve adı hayat konmuş olan zaman dilimi. Bizlere hiçbir bedel ödemeden verilmiş en büyük armağandır. Bu armağanı alabilmeyi becermek gerekir. Yaşama şansını bize bir armağan olduğunu fark ettiğimiz andan itibaren ikinci yaşamamız başlar. Hani hep derler ya bir kere yaşarsın diye çoğu zaman doğru değildir. İnsanlar bir kez ölürler aradaki bütün zaman diliminde hep yaşarlar. Hani hep derler ya anı kaçırma. Öğrenen insan için her kaçan an bir sonraki anı yakalamak için verilmiş bir fırsattır. Dolayısıyla hep yaşıyoruz ölümle doğum arasında. O anlamda baktığımız zaman görmemiz gereken şey şu; hayat bize gerçekten hiçbir bedel ödemeden verilmiş tek armağandır.
Mehmet Z. Sungur
Mehmet Z. Sungur
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Aşk böyle bir şey olmamalı…
John Fowles ile tanışma kitabım oldu Koleksiyoncu yazarın da 1963’te yayımladığı ilk romanı. Benim için en önemli unsurlardan biri kitabın beni içine çekmesi her sayfayı merakla heyecanla çevirerek 2 günde bitirdim.Yaşanılan olaylar okuduğum her satır zihnimde canlandı ve ilk defa bir kitabı not alarak okudum okur defterime, aradaki fark o kadar hissedilirdi ki karakterleri asla karıştırmadım bu sayede. Kelebek koleksiyoncusu olan Frederick Clegg’in hayranlık beslediği Miranda ile arasında yaşananları ve bu durumun psikopatça ilerleyişini okuyoruz. Hem Clegg’in hem Miranda’nın anlatımına yer verilmesi de 2 farklı bakış açısını sunuyor bizlere. Konusundan fazla bahsetmek istemiyorum heyecanı kaçmasın okurken benim gibi şok olarak ve keşfederek okumanızı isterim. Normalde bir kitabı tekrar okumaya pek sıcak bakmam ama Koleksiyoncu bu yargımı tamamen ortadan kaldırdı mutlaka tekrar okumak istediğim kitaplar arasına girdi. Mutlaka okumanızı isterim.🪴 Şu bilgiyide vermek isterim; Kitapta Miranda Clegg’e sürekli Shakespeare’in Fırtına oyununda ki Caliban karakterine benzetir ve ona gönderme yapar daha iyi anlamak için öncelikle Fırtına kitabını okumanızı öneririm.
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,4bin okunma
Kendi geçmişimde hacca çıkabilirim. Safari olması gerekmez. Tek başıma gidebilirim. Hac insanı arındırır. Safarilerdeyse turist oluyorum. Aradaki fark bu. İç dünyama tek başıma girebilirim. Ve hiç dönmeyebilirim.
Sayfa 226Kitabı okudu
Başını kaldırarak tekrar gökyüzüne baktı. Yıldızların ışığını yaratanın yıldızlar olmadığını fark etti. Işık yıldızları yaratıyordu. “Her şey ışıktan oluştu” dedi “ve aradaki boşluk boş değil”. Varolan her şeyin tek bir yaşayan varlık olduğunu biliyordu artık. Işık yaşamın bilgi taşıyıcısı idi. Işık canlıydı ve tüm bilgiyi ihtiva ediyordu.
Sayfa 16
Reklam
318 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
1000 Yıl Önce, 100 Yıl Önce
Yazar iki farklı romanı bir ‘yazma’ üzerinden birbirine bağlayarak bir akış oluşturmuş ama aradaki fark yaklaşık dokuz yüz sene olunca çok farklı iki bölüm çıkmış ortaya. İlk bölüm yalan yanlış tarihi bilgiler içerse de gerçekten etkileyici bir üslupla yazılmış. İkinci bölümde ise sıkıcı bir İran Tarihi kitabına dönüşmüş kitap. Bunu yaparken de tarafsız kalamayıp ABD’yi İran’a demokrasi getirebilecek tek güç gibi göstermesi de tuz biber ekmiş. O noktadan sonra romanlıktan çıktı benim gözümde. Titanik, İran, Nizamülmülk, Alamut, Ömer Hayyam... Beş romanda anlatılacak mevzuyu tek bir romana sıkıştırmaya çalışarak epey yoruyor okuyanı. Kitabın hacmi yarısı kadar olsa ve sadece Ömer Hayyam’ı anlatsa daha çok insan tarafından okunurdu bence. Son olarak kitabın adının Semerkant olması da çok mantıklı gelmedi. Bence romanda şehirlerden çok kişiler önemliydi. İçeriğe daha uygun bir ismi olabilirdi sanki. Sonuçta yazarın seçimi, kitabın içinde hiç geçmeyen bir kelimeyi de isim olarak seçebilir. Kitabı henüz okumamış olanlara tavsiyem dörde bölünmüş olan kitabın sadece ilk iki bölümünü okumaları ve tarihi bilgilerine çok da inanmayıp doğrusunu araştırmalarıdır.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma
Kapı dışarı edilmekle sokakta kalmak arasında bir fark vardır. İnsan kapı dışarı edilmişse, başka bir yere gidebilir;sokakta kalmışsa gidecek yeri yoktur. Aradaki ayrım ince ama netti. Sokak bir şeyin sonudur, geri dönüşü olmayan fiziksel bir gerçektir, fizikötesi durumumuzu tanımlar ve tamamlar.
“Cahil ile anarşist arasındaki fark tüy kadardır. O aradaki tüyün üzerinde durur bütün okunan kitaplar. Ama tarihçiler üflediği zaman tozlu arşivlerin üzerine ne tüy kalır, ne de aradaki fark. Cahil de geçmiştir sarıda, anarşist de.”
Sayfa 17 - Doğan kitapKitabı okudu
"Nedir senin derdin?" "Bir şeyler sürekli rahatsız eder beni, Rosic.Gece ve gündüz." "Mesela ... " "Mesela her sabah pantolonumu giyerken elimi fermuarıma atmadan önce, fermuarım çalışacak mı, diye geçiririm içimden. Genellikle çalışır tabii ki. Ama beni rahatsız eden böyle bir şüphe duymam. Neden? Ne işe yarar? İşlevi olmayan, enerji tüketici bir şüphe." "Bir psikiyatra görünsene." "Psikiyatra ihtiyacı olmayan bir psikiyatr lazım bana ama öylesi de yok." "Herkes kaçıktır mı demeye getiriyorsun?" "Herkesin fermuarı vardır. Aradaki tek fark fermuar ve diğer şeyler karşısında duydukları gerginliğin seviyesinde."
Sayfa 141Kitabı okudu
Direnme gücüne sahip olanlar başkalarından farklı değildir. Aradaki tek fark onların aklında belli bir hedef olması ve o hedefe ulaşmaya kararlı olmalarıdır. Direnme gücü dikkatimizin kolayca dağılabildiği bir hayatta odağımızı koruyabilme yeteneğidir...
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.