Ve bitti...
Bir an hiç bitmeyecek sandım!
Öyle güzel iç içe hikayeler vardı ki her an bir başkasının içine düşebilirim diye düşündüm ama olmadı! Kayıp gitti ellerimden
Puslu Kıtalar Atlası...
Çok kitap inceledim bu uygulamada. Ama itiraf ediyorum en çok bu incelemeyi kafamda kurmakta zorlandım. Postmodernizm, iç içe anlatım, üst kurmaca...
Ne çok hikayeye
Merhaba Dostlar, sizlere elimden geldiğince, dilimin döndüğünce anlatmak istediğim yine muhteşem bir kitap var. Sadece kitap mı? Tabi ki hayır! Kitabın yazarı Fakir Baykurt'u anlatmadan geçmek olmaz.
Fakir Baykurt, köy çocuğu olarak dünyaya gelmiş, Köy Enstitüsünde yetişmiş, köy öğretmenliği yapmış değerli bir yazarımızdır. Hayatı köylerde geçen
Es-Selam Dostlar..
Öğrencilerim her daim derslerde gerçek sevgiye,aşk'a dair rivayetleri dinlemeyi severler ve isterler:))
Ve büyük bir heves ve merakla dinleyip bir ahh çekerler:))
Sizleri Hifa Hatun ve Süveyb'in sevgilerine dair an'ları ile başbaşa bırakmak istiyorum;
Hifa Hatun Medine’nin en güzel kadınlarındandır.
Öylesine
Yeni haberim olan genç bir yazarımızın kaleme aldığı kısa deneme tarzında hikaye kitabı. Elinize aldığınızda hemen bitirmek isteyeceğiniz tarzda 26 kısa bölümden oluşan kitabı okurken (şimdi ki teknoloji çağının gençleri çok bilmez ) eskiden TRT radyosunda dinlediğimiz arkası yarın sesli hikayeleri olurdu ona benzer bir tat aldım. Merak edenler için okunabilir seviyede tavsiye ederim.
Bu sözümü unutmayın Mr. Dedalus dedi. İngiltere, Yahudilerin eline geçmiş durumda. En yüksek makamlarda: Maliyesinde, basınında...
Bir milletin çöküşünün işaretleridir bunlar. Nerede toplansalar o milletin hayatiyetini yiyip bitirirler. Yıllar önce, işin bu noktaya gelebileceğini öngörebiliyordum.
Bizim şu anda burada olduğumuzdan nasıl
Demir kapıyı açıp karanlık avludan içeriye girdi. Avlu soğuktu. Biraz yürüdükten sonra geniş tahta merdivenin önüne geldi. Kapancanın boşluklarından beliren ışık, evdekilerin uyumadığını gösteriyordu.
Kirli fistanın içine üşüyen ellerini koyarak beklemeye başladı.
Iki saat kadar bekledikten sonra kapancanın üzerindeki ışık süzmeleri çoğaldı.
Rahman ve Rahim Tanrı Adıyla...
Böyle başlıyor eser. Ve ben de böyle başlamak istedim incelememe. Zira işlerin en hayırlısı O'nun adıyla başlananlar. En başta da okumak...
Son yıllarda sahaftan kitap almaya merak sardım. Bu kitap da öyle buluştu kitaplığımla. Ve fark ettim ki içinde bir adet kurutulmuş çiçek... Kim bilir ne duygularla
Önce radyo...Daha kahvaltıya çok var. Aa! "Arkası Yarın"ı kaçıracaktık. " Çocuk Saati" en sevdiğim.. Sonra türküler ve dedemin sesi...
Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece
Sayfa 8 - Masa Sanat Kültürve Edebiyat DergisiKitabı okudu
O yıllardan konuşalım mı biraz?
Her şeyin çok başka olduğu,
İmkanın az, huzurun çok olduğu yıllardan... Her ne kadar zor zamanlar geçermiş olsak da dönme şansımız olsa bir an bile tereddüt etmeyeceğimiz yıllardan... Eminim vardır herkesin söyleyecek birkaç sözü. Ne dersiniz?
Şarkılar bile bir başkaydı değil mi? Pilli eski radyolardan çalan...
Dergi okumayı sever misiniz?
Var mı takip ettiğiniz süreli yayınlar?
En sevdiğim duyguların başında gelir bir şeyi en başından başlatıp sonuna kadar götürmek... Bir yazarın mesela, sırayla bütün kitaplarını okumak, sevdiğim bir diziyi ilk bölümden itibaren götürüp bitirmek... Ve aylık yayımlanan bir dergiyi takip etmek! Harika bir duygu yaşatır
“1928 Yılının Kasımı, İstanbul’un inci misali yapılarından Sirkeci Garı her zaman olduğu gibi hareketliydi.
Peltek Sabahattin (Ali), kendini yolcu etmeye gelenlerin ortasında yerini almış, her zamanki gibi parlıyordu. Titizlikle taranmış saçları, gözlüğü, takım elbisesi, paltosu, kravatı ve fötr şapkasıyla, tam bir salon beyfendisi gibi görünüyordu. Neler anlatmıyordu ki geçmişe, bugüne, geleceğe dair ve Otuz İki Kısım Tekmili Birden*…”
*Otuz İki Kısım Tekmili Birden:
Osmanlı’nın son dönemlerinde Darülbedayi’de Şehir Tiyatroları ‘Arkası Yarın’ türündeki tek sahnelik tiyatro oyunlarını bir araya toplayıp bütün halinde sahneye koyarlardı. Böyle zamanlarda gişelerin önündeki ‘Çığırtkanlar’, ellerindeki çıngırakları çalarak, ‘Otuz İki Kısım Tekmili Birden!’ diye bağırır, bu durumu halka duyururdu.
Yarın herkes yine kadın hakları savunucusu olacak bir günlüğüne, şimdiden söyleyeyim de habersiz yakalanmayın :)) Tantanaya şahitlik edeceğiz; duygu yüklü hikayeler, kamyon arkası içi boş sözler, anlamı altında ezileceğimiz derin ifadeler havada uçuşacak. Oysa 8 Mart'ta herkes "kadın" olacağına diğer günleri de kapsayacak şekilde "insan" olabilse bu iş rahatlıkla çözülecektir.