Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zaman bile, banyo küvetinden çekilen su gibi, bu bomboş salondan, asap bozucu hırıltılarla çekiliyor. Zamanın ve uzayın dışına kusuldum. Beni seven biri olmalı, mutlaka olmalı, müşfik ve güçlü, yakınmadan sevmesini, beni korumasını, benim kadar acı çekmesini bilen biri! Bir can yoldaşı gereksiniyorum, ama kimi?
Sayfa 254
Bukowski için sinema :)
lerin aşikâr dürtüleri, onlar için önemli olan, onları iten şeyler öyle çocuksu ve açması, öyle bayağı ki. Aşk sahneleri ise asap bozucu. Eski şapka, aynı değerli salya. İnsanların çok fazla film seyrettiklerine inanıyorum. Eleştirmenler, şüphesiz. Bir filmi müthiş bulduklarında bunu gördükleri filmlere kıyasla söylüyorlar. Bakış açılarını yitirmişler. Üst üste gelen yeni filmlerle bombardımana tutulmuşlar. Farkında değiller ama kaybolmuşlar. Gördükleri filmlerin nerdeyse tamamı bok ve onlar artık boku tanıyamıyorlar, kokusunu da unutmuşlar.
Reklam
Eve kimleri birlikte getiriyorsunuz? Yemek masanızda kimle­re yer ayırıyorsunuz? Sadece yaptığınız yanlışlan gören ve doğru yaptıklarınızı hiç fark etmeyen aşırı eleştirel şefinizi mi? Huysuz çalışma arkadaşınızı mı? Ağaçlarınızın dallarının kendi bahçesine doğru uzamasına kızan komşunuzu mu? Sally Kempton’a göre, “Kafanızın içinde ileri karakollara sahip bir düşmanla mücadele etmek zordur.” Zor insanlan ka­fanıza ve evinize sokmayacağınıza, onlara huzurunuzu yıkma gücünü vermeyeceğinize söz verin. Bu andan itibaren, huzuru­nuzu olası bir yıkıcının ellerine teslim etmektense, duyguları­nızın yönetimini üstlenin. Charles Darwin şunu saptamıştı: “Ahlak kültüründeki olası en yüksek aşamaya düşüncelerimizi kontrol etmek zorunda ol­duğumuzu kavradığımızda ulaşırız.” Hayatın çok daha hoş başka yanları üzerinde odaklanmak varken, asap bozucu du­rumlara boğulmanın bir anlamı var mı? Psikologlar, kendinizi nasıl düşünürseniz öyle olacağınızı söylerler. José Ortegay Gasset aynı şeyi şöyle ifade eder: “Ba­na dikkatinizi neye ayırdığınızı söyleyin, size kim olduğunuzu söyleyeyim.” Eğer kafanızı hayatınızdaki nefret edilecek in­sanlara takarsanız, siz de nefret edilecek bir insan haline gelir­ siniz.
Sayfa 255Kitabı okudu
İnsan sık sık asap bozan dünyevi meselelerle uğraşmak, dost olarak görmediği kimselerin ahlaksızlıklarına ve kaprislerine katlanmak zorunda kalır.
Sayfa 152
İçinde yaşadığımız dünyanın, bu denli asap bozucu acılar ve cefalarla dolu bir yer olduğunu hayal bile edemezdim...
"Her şeyi hep değiştirmek istemek; bu benim için daimi bir ihtiyaç, en asap bozucu çatışmalara götüren, rezil bir heves."
Sayfa 168 - YKY, 4. Baskı, İstanbul, Mart 2021
Reklam
Aynı şekilde erkekler de, kadınlar gibi, ikili doğalarını adlandırmaladırlar. En değerli sevgili, en değerli ana baba, en değerli arkadaş, en değerli "vahşi adam", öğrenmeyi isteyendir. Öğrenmekten zevk almayanlar, yeni fikirlere ya da deneyimlerin çekimine kapılmayanlar şu an bulundukları konumu aşap gelişemezler. Acının köklerini besleyen tek bir güç varsa, o da bu ânın ötesinde öğrenmeyi reddetmektir.
“(…) bir an evvel bu asap bozucu duvarların arasından çıkmak istedim. Bazen öyle olur, insan kaçtığının kendi olduğunu unutunca, yola koyulur.”
Sayfa 256Kitabı okudu
...müzik dinleyerek ya da hiçbir şey dinlemeyerek geçiriyordum, çünkü âdeta bir şeyi, birini bekler gibi uzun süre sessiz kalıyordum. O zaman geri gittim, o zaman geri döndüm. Kimseyi beklemiyordum, hiçbir şey aramıyordum ama bir yaz gecesi, uzun ve emin adımlarla yürüdüğüm gecelerden birinde, tam önümde mavi cepheyi, yeşil parmaklıkları ve kuru çimenli küçük meydanı gördüm. İşte burada, diye düşündüm. İşte buradaydım. Bunu yüksek sesle söyledim, şaşkındım ve büyülenmiştim, sahneyi gayet net bir şekilde hatırladım: minibüs yolculuğu, kadının ensesi, depo, ağaç, asap bozucu dönüş yolu, hepsi.
30 yaşındaKitabı okudu
Ha-Ha
"
H. G. Wells
H. G. Wells
1914’te ve 1920’de olmak üzere Rusya’yı iki kez ziyaret etti ve tanıştığı yazar
Maksim Gorki
Maksim Gorki
’nin üzerinde olumlu bir izlenim bıraktı. Ama herkes bu kadar yüce gönüllü değildi.
Vladimir İlyiç Lenin
Vladimir İlyiç Lenin
kısa bir görüşmeden sonra, onu “rezil bir burjuva ve küçük cahilin teki!” olarak nitelendirdi. Kendi payına Wells de her duvarda ve ilan tahtasında görünen
Karl Marx
Karl Marx
’ın kişiliği etrafında örülmüş kültten hoşlanmadı: Marx’ın yüzünün üçte ikisi sakaldır, her türlü normal icraatı herhalde olanaksız kılmış kocaman heybetli, karışık ve yeknesak bir sakal. Bir adamın yüzünde kendiliğinden bitecek türden bir sakal değil, özenle büyütülmüş, üzerine titrenmiş ve ataerkilce dünyaya dayatılmış bir sakaldır bu. Anlamsız gürlüğüyle aynen
Das Kapital
Das Kapital
gibidir ve yüzün insani kısmı sanki marazi uzantının insanoğlunu nasıl etkilediğini görmek istercesine ona baykuş gibi tepeden bakar. O sakalın her yerde karşılaşılan görüntülerini gittikçe daha asap bozucu buldum. Karl Marx’ı tıraş olmuş halde görme yönünde kemirici bir arzu gelişti içimde."
NTV Yayınları - IV. Uçkuruna Düşkünler - XXIV. H.G. Wells: Zamanın En Büyük Çapkını
434 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.