Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Her zaman işin içinde şans vardır. Ama asıl soru; şansın kendi kendine mi ortaya çıktığı yoksa insanın şansını kendisinin mi yarattığıdır.
Şahdamarlarini, ciğerlerini ve optik sinirlerini korumak için kim bilir neler kararlaştirmıştı? Asıl soru da buydu, biz insanlarîn, tam olarak insan kalabilmemiz ve ayağımızın yere basmaya devam edebilmesi için kendi aramızda sormamız gereken soru buydu.
Reklam
" O mükemmel değil. Sen de mükemmel değilsin. Asıl soru birbiriniz için mükemmel olup olmadığınız."
TURKUVAZ YAYINLARI
Başarılı insanların hayatlarını incelediğinizde hepsinin küçüklükten itibaren enteresan yönelimleri, soru soruş tarzları, olaylara farklı bakış açıları olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla meslek seçiminde ve hayattaki diğer seçimlerde asıl önemli olan şudur: Birey, ondaki yetenekleri idrak edip ilgili alanlara yönelmelidir.
Sayfa 210 - Kronik
"Ve işte buradasın. Tüm yolların çıktığı yerde. Burası mezarın olacak, Marc. Sana sadece tek sorum var, oğlum. Hazır mısın?" "Soru bu değil, Khonshu. Asıl soru... Sen hazır mısın?"
Marmara ÇizgiKitabı okudu
Başarılı insanların hayatlarını incelediğinizde hepsinin küçüklükten itibaren enteresan yönelimleri, soru soruş tarzları, olaylara farklı bakış açıları olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla meslek seçiminde ve hayattaki diğer seçimlerde asıl önemli olan şudur: Birey, ondaki yetenekleri idrak edip ilgili alanlara yönelmelidir
Sayfa 210Kitabı okudu
Reklam
Bizim için tetiği çekenlerin hiçbir önemi yok. Asıl soru: Tetiği çektiren kim?
Sayfa 258 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Başkalarının bizim hakkımızda anlattığı hikâyeler ve insanın kendisi hakkında anlattığı hikâyeler: Hangisi gerçeğe daha çok yakındır? Kendi anlattıklarımızın doğruluğu o kadar kesin midir? İnsan kendisi hakkında otorite sayılır mı? Ama kafamı meşgul eden asıl soru bu değil. Asıl soru şu: Bu tür hikâyelerde gerçekle yalan arasında bir fark var mı? Dış görünüşle ilgili hikâyelerde fark var. Ama bir insanın içini anlamaya hazırlanırsak? Herhangi bir zamanda sonlanacak bir yolculuk mu bu? Ruhumuz gerçeklerin bulunduğu bir yer mi? Yoksa gerçek denen şeyler yalnızca hikâyelerimizin aldatıcı gölgeleri mi?
“Ruhla bedenin birbirinden ayrılması için ille ölmek gerekmez. İnsan yaşarken de ruhuyla bedeni birbirinden ayrılabilir. Ama asıl sorulmadı gereken soru, ruhla bedenin ölmeden birbirinden ayrılmasının mümkün olup olmadığı değil, bu ikisinin nasıl olup da tekrar birleşebildiğidir.”
Sayfa 111Kitabı okudu
200 yıldır sorulan yanlış soru
Peki bu "kendisi olamamak" sorununun temelinde ne var? Birbiriyle ilişkili üç kavram: "itikad", "itimad", "istinad." İtikad: inanç İtimad: Güvenerek bağlanmak. Emniyet etmek. Bir şeye kalben güvenip dayanmak. İstinad: Dayanma. Güvenme. . . . Müslümanların üçüncü zaafi "istinad"'dır. İtikadı çarpıkla şan, itimadı azalan bir kişi, elbette kendisine ve değerler siste mine itimad edemez. Referanslarımız da yoldan çıktı. Kendi de ğerlerimizi aşağı görme ve onların yerine Batılı referansları al mak için yarışıyoruz. Bütün bu üç zaaf; maddî gücümüz artarken, ekonomimiz, okur-yazarımız, devlet gücümüz artarken bile bizi zayıf kılma ya devam ediyor. Demek ki 200 yıldır sorduğumuz bu yanlış soru, yanlış eylem lere yol açtığı gibi; itikadi, itimadı ve istinadı zedeleyerek kişiliği mizi de bozdu. Açık ki, asıl mesele "güç" değil, "kişilik"tir. Bunun için de artık kendimize dönmeliyiz. Kendimize önem vermeliyiz, çabamızı artırmalıyız. Yaptıklarımızı özgün kılmalıyız. Yoksa sü rekli karşısında zayıf kaldığımızı düşündüğümüz Batı heyûlası nın gücüne güç katmaya devam ederiz. -25-28sayfa aralığı-
Reklam
Can sıkıntısından, kuşkusuz, maddesel nedenlerden intihar eden birinin son sözleri: “… Gerçekten de: Bu doğa hangi değişmez yasaları nedeniyle beni dünyaya getirme hakkını kendinde buldu? Bilinçle yaratıldım ve doğayı kavradım: Düşünen bir varlık olarak istencim dışında beni, bilinçli bir varlığı nasıl yaratma hakkını kendinde bulabilir? Düşünen,
Tüm sanal gerçeklik biçimleri (telematik,enformatik,sayısal) gerçekliğin ortadan kaybolup gitmesine neden olmuştur ki,herkesi büyüleyen olay da budur. Resmi açıklamalara göre gerçek ve gerçeklik ilkesini bir külte dönüştürdük,oysa asıl külte dönüştürülen şey gerçek midir yoksa -günümüzde herkesin yanıtlanmasını beklediği soru budur- gerçeğin ortadan kaybolması mıdır?
"Hristiyanlığı gerçekle bir saymak, Ortaçağ filozoflarının hemen hemen varsaydığı bir şeydi," diye başladı."Asıl soru , Hristiyanlığa öylece inanmak mı yoksa Hristiyanlıktaki doğrulara aklı kullanarak varmak mıydı? Gerçeklere aklın yardımıyla yaklaşmak da mümkün müydü? Yunan filozofları ve Kutsal Kitap'taki bilgiler arasında nasıl bir ilişki vardı? Kutsal kitap'la akıl arasında çelişki söz konusu muydu, yoksa inanç ve bilgi uzlaşabilir miydi? Neredeyse tüm Ortaçağ felsefesi işe bu soru etrafında dönüyordu."
Off off
Çok iyi anlıyordum. Joe'ya bir soru sormak üzere ağzımı açmıştım ki o beni hemen susturdu. "Dur biraz. Ne söyleyeceğini biliyorum ben senin, Pip. Ablanın ara sıra öfkeyle ayağa kalktığını inkâr etmiyorum. Bize baskı yapmıyor, önümüze set çekmiyor diyemem! Abların böyle zamanlarda bir hayli yırtıcı olduğun da kabul etmek gerekiyor, ne yazık ki, acı ama gerçek." Joe bu "yırtıcı" kelimesindeki "y" harfini uzatarak söylemişti. Bütün bunlara karşın niçin ayaklanmıyorum? Sözünü kestiğim zaman saracağın soru buydu, değil mi, Pip?" "Evet, Joe." Joe maşayı sol eline aldi. Sağ eliyle de yanağındaki sakalını sıvazlayarak, "Senin ablan kafaca üstündür..." dedi. "Kafaca üstündür." "Ne demek o?" "Kafaca benden daha üstündür, demek. Ancak asıl sorun şu, Pip'çiğim, çok ciddi olarak dinlemeni istiyorum, canım. Benim annem bütün ömrünce çalıştı, didindi, saçını süpürge etti, yine de gün görmedi, hayatında. Hep çile çekti, hiç rahat etmedi. Onun çektikleri hep gözümün önünde olduğu için kadına cefa çektirmekten öyle ödüm kopar ki bir hata yapıp kadını incitmektense kendimi incitmeyi yeğlerim. Ama keşke, bu böyle olsaydı. Keşke şu kaşağı denen sopa hiç olmasaydı da senin canını sıkmasaydı. Keşke hepsini ben, kendi üstüme alabilseydim. Ama işte işin uzunu, kısası, olanı, biteni bu, Pip'çiğim. Umarım sen de insanların kusurlarını bağışlarsın bundan böyle."
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.