— Şeyhsiz olur mu bura halkı, bir şeyh lazım... Eskiden iyikötü bir şeyhimiz vardı; iyi de bir pezevenkti, senden iyi olmasın... Burda ekmeksiz yaşanır, şeyhsiz yaşanmaz.
Ne çok okunacak kitap var. Hergün listeye bir yenisi daha ekleniyor. Bazen ömrüm yetmeyecek diye düşünüyorum ve beklemenin anlamı yok diyorum. Bu sitenin bana kazandırdığı en güzel şey, dostlukların yanında, yeni kitaplar keşfetmek oldu. Unuttuğum, okumadığım, rafa kaldırdığım kitaplar. Evet işte onlardan biri daha.
Yıllardır ara verdiğim Aziz
Büyük hırsızlar, korudukları küçük hırsızların ne kadar çalabileceklerini kendileri belirleyecekler ki, onlar da kendilerine "Allah ömürler versin efendim" desinler.
Aziz Nesin'in ölüm cezasına karşı bir başkaldırı niteliğinde olan Surname isimli bu eseri, ülkemizde halen ölüm cezasının uygulandığı 1973-1975 yıllarında arasında yazılmış. Bu kitap öyle bir kitaptır ki, hem geçmiş tarihimiz açısından hem de günümüz açısından birçok konuda bize yol gösterici niteliktedir, evrenseldir.
Ölüm cezalarına karşı
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
İlk olarak Böyle Gelmiş Böyle Gitmez ile başlayıp, Mart ayında devamını Zübük, Surname, Tek Yol, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz kitaplarıyla yaptığım okuma başlangıcımda son durağım Mum Hala oldu. Kitap az da olsa birçok kişinin radarına girmiştir, bunu fark edip sevinsem de kesinlikle hem daha çok kişi tarafından okunmayı hem de üzerine uzun uzun
Aziz Nesin kitabını daha bitirdim. Okurken mutlaka inceleme yazılması gereken bir kitap diye düşündüm. Çünkü kitapta o kadar güzel tespitler var ki, herkesin mutlaka okuması gerek. Ama son zamanlarda yaşadıklarım yüzünden bir türlü kafamı toparlayıp yazamadım maalesef. Öyle ki, alıntıları bile zamanında bitiremedim. Hani derler ya
Peyami Safa, edebi terennümün, manevi tereddüdün ve siyasi tahakkümün sesi olmuştu. 1910 1961 yılları arasında başını ellerinin arasına alarak düşünce denizlerinde yüzen münzevi bir ruh, mütecessis bir akıl ve mütefekkir bir duruş... Peyami Safa için ne diyorsak diyelim. Tanım için hiç bir kelime yetmez! Burada bir başlangıç ile iki kısma ayırarak
Yokuşun Başı ile devam etti. Nusret zorlu bir yoldan giderken, şimdi karşısında bir yokuş var ve o yokuşu çıkmak zorunda. Bakalım o zorlu yokuşu nasıl çıkacak?
On iki yaşında bir çocuk düşünün. Elinde hiçbir olanak yok, hiçbir gelir yok. Ama azim var. Ben yapacağım, ben başaracağım diyen bir azim.
Bir Aziz Nesin molası verelim istiyorum bugün. Salkım Salkım Asılacak Adamlar'a kapak tasarımı ile bakalım önce. 12 Eylül'de bizi "Asmayalım da besleyelim mi!" cümlesi ile tanıştıran Kenan Evren canlanıyor hafızalarda. Bir yanda boynuna geçirilen ip, bir yanda ağzına doğru uzanan kaşık ile bir silüet. Hem ironik hem acizlik.
Nedir
“Bilgi birikimi ve anıları ile bir döneme ışık tutan, dik duruşu ile Cumhuriyet’in en sağlam kayalarından olan, kitabı okuduğunuzda ise; bu kadınla neden daha önce tanışmadım diye hayıflanacağınız bir okumaya hazırlanın. Bu kitap ağzınızda öyle bir tat bırakacak ki, elinizden düşürmek istemeyeceksiniz.” 10/10
Ç News
*
"İnsanları,
Eğitim diye, iyi adam yetiştirmek diye, çocukların, gençlerin önüne, boylarınca dikenli çalılar koyuyorlar. Bu dikenli çalılar arasından sıyrıklar, yara bereler içinde geçip, kan içinde kalıp kurtulmak zor, çok zor...
ÇEKİLİŞİMİZ BİTMİŞTİR.
BUNCA ZAMAN EMEK VE KİTAP VEREN HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER. YÜREĞİNİZE SAĞLIK GÜZEL İNSANLAR..
Öncelikle bu çekilişe bağışladığı kitaplarla, emekleriyle, paylaşımlarıyla katkıda bulunan herkese çok teşekkür ederim. Sizlerin sayenizde çok daha güzellerini birlikte yapacağınıza şüphem yok. Şimdi kazananları seçme