Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belki de kötülüğü ağır basan bir vicdan topalıydı babam, hepsi bu. Belki de kendi babası yüzünden böyle olmuştu. O da kendi babası yüzünden... O da kendi babası yüzünden... O da kendi babası yüzünden... Sonuçta hepimiz, hayatta kalanların çocukları değil miydik? Savaşlar, depremler, kuraklıklar, katliamlar, salgınlar, işgaller, kavgalar ve felaketlerden sağ çıkanların çocukları... Dolandırıcıların, hırsızların, katillerin, yalancıların, muhbirlerin, hainlerin, batan bir gemiden ilk kaçanların ve de başkalarının ellerindeki cansimitlerini söküp alanların çocukları... Sağ kalmayı bilmiş olanların... Sağ kalmak için her şeyi, ama her şeyi göze almış olanların... Bugün hayattaysak eğer, soyağacımızdan birileri “Ya o ya ben!” dediği için değil miydi? Belki de kötülüğün ağır basması bile değildi bu. Doğal olandı... Sadece bize çirkin geliyordu, o kadar... Ama doğada çirkinlik diye bir şey yoktu... Güzellik de... Gökkuşağı sadece gökkuşağıydı ve hiçbir doğa bilimleri kitabında altından geçilebileceğine ilişkin bir bilgi yoktu.
Ya da Sudan'da 1990'lardan beri, bir kadın, uygun şekilde giyinmediğini düşünen herhangi bir erkek tarafından yasal olarak durdurulabilmekte ve sorgulanabilmektedir. Ya da, kocası, babası veya erkek kardeşinin gelip bundan sonra uygun olarak giyineceğini garanti etmesine dek, polis tarafından taciz edilebilir, tutuklanabilir ve karakolda tutulabilir (Sudan Women and Law Project, 1996)
Reklam
Oyun Değil
Arkadaşım annesi ve babası Hacettepe doktor ama daha iyi yaşamak için arkadaşım altı yaşında iken İsveç’e gittiler. Orada yaşamaya başladılar.Hala orada yaşıyor-lar.O zamandan bu yana arkadaşımla mektuplaşıyor.Türkiye’ye geldiklerinde görüşüyoruz. O oralardan bahsediyor. arkadaşım altı yaşında İsveç’e gitti demiştim ya. Dokuz yaşına gelinceye kadar devletin imkanlarıyla okul öncesi eğitimde dört dil öğrendi.Annesi babası hiç eğitimlerine para harcamadı. Arkadaşlar;arkadaşın eğitiminde;devlet üstelik becerilerini,yaratıcılığı göre yapacağı mesleğini karar verdi. Ne zaman biliyor musun. Arkadaşım orta öğretimi bitirdiği zaman. Devlet;arkadaşıma sen iktisatçı olacaksın.Bizim hem bu meslek sahiplerine ihtiyaçımız var,sonra senin becerilerin bu yönde dedi. Arkadaşım şu anda okuluna bitirdi ve devlette kendisine iş imkanı sağladı. Arkadaşlar;Arkadaşımın yetişmesinde ebeveynler hiç yorulmadı. Peki arkadaşlar;bizim burada bu imkanlar yok.Hayata sanki yorulmak için gelmişiz. Bakın saçlarım beyazlaştı. Elde var sıfır. Arkadaşım bizde böyle rahat yaşamak için ne yapalım. Katılımcı toplum nasıl olunuru ve bu gibi gelişmiş toplumlar neler yapmış ve bizim ne yapmamız gerektiğini öğreneceğiz kitaplardan ve soru sormayı öğreneceğiz. Soru sormayı öğrenince; Devlete” biz de güzel yaşamak, yaşarken yarını düşünmemek için yorulmak istemiyoruz.Biz de size dünya getirdiğimiz çocuklarımızla ülkenin kalkınmasında katkıda bulunuruz deriz.” Soru soranlar çoğalınca Devlet bize çok sevdiği için isteklerimizi yerine getirir.
Sayfa 109 - ebyKitabı okudu
Beden Kayıt Tutar
AYNI FREKANSTA BULUŞMAK: BAGLANMA VE UYUM İyileşmenin kökeni...sevgi dolu, uyumlu ve kendine hakim bir kişi­ nin kalbinde, zihninde var olma ve anlaşılma algısında yatmaktadır. -Diana Fosha Massachusetts Ruh Sağlığı Merkezi Çocuk Kliniği, pek çok rahat­ sız ve rahatsızlık veren çocukla doluydu. Buradaki çocuklar, ye­ rinde bir an bile duramayan,
Özel olduğumuza inanmak içten içe bir güvenlik duygusu sağlarken, ölümü yadsımaya ilişkin diğer önemli mekanizma-nihai bir kurtarıcıya inanç bir dış güç tarafından sürekli gözetilip korunduğumuzu hissetmemize olanak verir. Sendelesek de, hasta da olsak, yaşamın tam sınırına da gelsek, inanırız ki bizi daima geri getirecek olan büyük ve her şeye gücü yeten bir hizmetkar vardır. Bu iki inanç sistemi, insanlık durumuna verilen bu iki taban tabana ait yanıt, birlikte bir diyalektik oluşturur. İnsan ya kahramanca bir kendine güvenle özerkliğini vurgular ya da üstün bir güçle kaynaşma yoluyla güvenlik arar: yani belirir veya birleşir, ayrılır veya içine gömer. Ya kendi kendinin ana babası olur ya da ebedi çocuk olarak kalır. Çoğumuz, çoğu zaman, ölümün bakışından tedirgince kaçınarak rahatımıza bakar, kıs kıs gülüp Woody Allen'le aynı fikirde olduğumuzu söyleriz: "Ölümden korkmuyorum. Sadece geldiği zaman orada olmak istemiyorum." Oysa bir başka yol vardır ki bize tam ölüm bilincinin aklımızı olgunlaştırıp yaşamımızı zenginleştirdiğini öğretir.
"Okul başlıyordu. Bun­lara, öğrenci deniyordu. Oğlana, birkaç yıl sonra asker, daha ileride de memur ya da iş adamı diyeceklerdi. Hatta, aile babası. Ama her zaman bir sıfatı olacaktı, adından önce gelen. Peki, benim daha ne kadar acı çekmem gerekiyordu, yeniden bir sıfat kazanabilmem için? Afrika'ya gitmemin bedeli çaresizlik ve uykusuzluktu. Peki, insan olmanın bede­li neydi?.."
Sayfa 427Kitabı okudu
Reklam
Harezmi
Hindistan'da, sayıları ifade etmek için kullanılan harfler ya da heceler yerine basamaklı sayı sisteminin (onluk sistem) kullanıldığını saptamış ve bunun hakkında yazdığı 'Algoritmi de Numero Indorum' adıyla Latinceye çevrilen kitabında, sembollerden oluşan bu sistem ve bulduğu "0" rakamını "Buyurun yürütün" diye 12. yüzyılda Batı dünyasına sunmuştur. Cebirin babası ünvanı, 'binary sayı sistemi' ve yine onun bulduğu "0" rakamıyla matematik tarihine geçen Harezmi astronomi ve coğrafyaya dair pek çok eser verdi.
ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM Türklerin Babası
Atatürk, üstelik babadan oğula kalacak bir iktidar düşüncesine karşı olduğu için, oğlu olmasını siyasi bakımdan sakıncalı görürdü. Ama, başkalarının çocuklarıyla ilgilenir, oynar ve onlara Rumeli türküleri söylerdi. Bir gün, İzmit’te bir okul gösterisinde, küçük bir oğlan çocuğu, Atatürk’e hayran hayran baktıktan sonra birdenbire kucağına atılıp onu öpmeye başladı. Arkadan, öteki çocuklar da öğretmenlerinin elinden kaçıp, Atatürk’ü öpücük yağmuruna tuttular. Atatürk, yanındaki yetişkinlere döndü, “Görüyorsunuz ya,” dedi. “Bu çocuklarla ben aynı kuşaktanız.”
Sayfa 647Kitabı okudu
İnsan ya kendi kendinin anası babası olur ya da ebedi çocuk olarak kalır.
Sayfa 15
Tevrat'taki ilahiler, atasözleri ve deyimlerin Sumerlilerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Sumer atasözleri tufan kahramanı Ziusudra'ya babası Şuruppak tarafından, Tevrat'ta Süleyman'a babası Davud tarafından söyleniyor. Kur'an'da ise Lokman tarafından adı verilmeyen oğluna öğüt veriliyor. Lokman'ın kimliği hakkında çok çalışılmış; bazıları onun peygamber olduğunu, bazıları da çok dindar olduğundan Tanrı tarafından uzun ömür verildiğini, yaşamı boyunca bilgisinin arttığını söylüyor. O, 560 yıl yaşamış ve bir adı da Sumerce Ziusudra gibi ölümsüz anlamına gelen Lubad imiş. Arami edebiyatında Ahiqar, Bizans'ta Planudes olarak ortaya çıkıyor. Bunların hepsi Sumer'deki Ziusudra'ya dayanmaktadır.
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.