I. bölüm: youtu.be/8nBLZzFhmOU
II. bölüm: youtu.be/OE5-7OyvofU
Merhaba kitapçokseverler. Bu bölümümüzde Rusya’nın ilk köy edebiyatı romancılarından biri olan Dmitri Vasiliyeviç Grigoroviç'in Balıkçılar yapıtını konuşuyoruz.
Rusya'nın bir balıkçı köyünde yaşayan ihtiyar Gleb Saviniç ile ailesinin hikâyesini konu edinen Balıkçılar’da küçük ve basit insanların başından geçen olaylara tanık oluyoruz.
Keyifli dinlemeleriniz olması dileğiyle.
BalıkçılarDmitri Vasilyeviç Grigoroviç · Vakıfbank Kültür Yayınları · 201987 okunma
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Kral Dionysios, Platon'a, iran işi, uzun, damalı ve kokulu bir elbise hediye etmiş. Platon:
"Ben erkeğim; kadın elbisesi giymek istemem," diyerek almamış; ama Aristippos almış ve demiş ki: "İnsan ne giyerse giysin, erkekse yine de erkektir..." Yine Dionysios Aristippos'un yüzüne tükürmüş; Aristippos aldırmamış. Dostları bu küçüklüğünü yüzüne vurduğu zaman, onlara:
"Ne olur? demiş, "balıkçılar da ufacık bir balığı tutmak için tepeden tırnağa deniz suyu ile ıslanmaya pekâlâ katlanıyorlar."
Diogenes lahanalarını yıkarken, yanından geçen Aristippos'a: "Lahana ile yaşamasını bilseydin,
bir zalime dalkavukluk etmezdin" demiş;
o da ona: "İnsanlar arasında yaşamasını bilseydin, böyle lahana yıkamazdın" diye cevap vermiş. Bakın akıl ayrı ayrı görüşleri insana nasıl kabul ettiriyor: İki kulplu bir çömlek, ister sağından tut, ister solundan.
Gördüğüm en güzel manzaralardan biri oldu bugün. Balıkçılar, yakaladıkları balığı karnında yavrusu olduğunu fark edince, suya bırakarak özgürlüğüne kavuşturdular. İşte bu, kalpleriyle düşünen insanların güzelliğidir. Böyle insanları görmek umut ve mutluluk verici.😊
Sait Faik okumaya başladığım günden beri ne zaman bir kitabını elime alsam ya da adını duysam içimde dışarı çıkmaya bekleyen, ani bir sarsıntısıyla beni baştan aşağı titretmeye yetecek sıkıntılar silsilesi oluşuyor. Bu kesinlikle normal bir sıkıntı değil. Anlattıkları, tahayyül ettirdikleri, seçtiği kişiler, konular, mekânlar hatta kelimeler,
Türk edebiyatında öykü denince ilk akla gelen isimlerdendir Sait Faik Abasıyanık. Öykülerinin çoğunda gözlemlediklerini kendi anlayışıyla sunar okuyucuya. Öykülerinin kahramanları hayatlarını bildiği, onlar gibi yaşadığı, aynı ortamlarda bulunduğu kişilerdir.
En çok denizi, balıkçıları, doğayı, küçük dünyalarında yaşama çabası içinde olan
Seni yıllarca dünyadaki her şeyden çok sevdim ve şu an sönmüş bir sevgi külü gibi yatıyorsun. Şu an benim için bir yabancısın ve ben bu aşkın sonuna geldim.
Zamanla her şey etkileme kabiliyetini yitirir. Hayatımızın ana hatlarını ve bilincimizin temellerini oluşturan herhangi bir şey zamanla bilincimizdeki yerini kaybeder.