Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Bana iyi gelen, bana yaşadığımı hissettiren tek şey onunla olan arkadaşlığımızdı... Peki ya onun annem ve ağabeyi Deha'nın evlilik kararından haberi var mıydı? Eğer bunu biliyor olsaydı bana boşanma haberini verirken bunu da söylerdi. Belli ki bu haberi duyacağı ilk kişi ben olacaktım.
Annem her şeyin sırf benim için olduğunu söylerdi yani başka bir deyişle, buna "sevgi" diyordu. Ama bana göre bu, annemin üzülmemek adına çırpınışlarıydı. Anneme göre sevgi, yaş dolu gözlerle bana bakarak bu durumda böyle şu durumda şöyle yapman gerekir deyip vara yoğa fırça çekmekten başka bir şey değildi. Eğer bu sevgiyse, hiç sevmemek ya da hiç sevilmemek daha iyi değildir midir? Elbette bunu söylemedim. Bunu, annemin davranış öğretilerinden 'çok dürüst konuşursan karşındakini üzersin' düsturunu dilimde tüy bitecek derecede ezberlememe borçluydum.
Sayfa 37 - Peta Kitap Yayıncılık
Reklam
168 syf.
6/10 puan verdi
Üniversitede öğretim üyesi olan bir kadının sıradan hayatına gittiği mekanlar üzerinden tanık oluyoruz. Gittiği mekanlarda geçmişe doğru yapılan geri dönüşlerle hayatı sorguluyor. Şu an bulunduğu yer ile olabileceği yerleri kıyaslıyor. Okurken büyük bir beklenti ile okudum. Acikcasi biraz sıradan buldum kitabı. Yazarın dili basit ve anlaşılır.
Olduğum Yer
Olduğum YerJhumpa Lahiri · Domingo Yayınları · 2022520 okunma
Mobbing Bank Diyor ki;
Bilgi Nakli İnsan yaşamdan ne ister? Büyüklerim hep söylerdi; İnsan yaşamak istediği yerde ölmek ister. Ya da insan yaşamak istediği yerde ölür.
Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
·
Puan vermedi
Afrikalı Leo
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Afrikalı Leo
Afrikalı LeoAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202214,3bin okunma
Reklam
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Sanki bu sözleri bekliyormuş gibi birdenbire, kendine hakim olamayarak öfkeli bir eda ile bağırdı; – Seninle alay edip, yüzüne karşı kahkahalarla gülerek söylerdi! Kibar bir insan, daha çok kibar bir kadın senin kirli ruhunu görerek tiksinti duyar. Saçlarını yaptırmışsın, en iyisinden çamaşır giyiyorsun, elbiselerini terzide diktirmişsin ama
Sayfa 688Kitabı okudu
"Ben kabus gördüğümde annem bana ninni söylerdi," dedi. Dönüp bana baktı ve bir an için gözlerinde daima var olan o acıyı gördüm. "Her neyse," derken yüzü ifadesizleşti. "Bu çok uzun zaman önceydi." "Şimdi kabus görünce ne yapıyorsun?" "Şimdi ben kabusun kendisiyim, canım." Gözlerimi devirdim ama söylediği yalan da değildi.
Zenginler yiycek hep çocuğum portakalları, düzenleri böyle.
" Dayımın evi portakal ağaçlarıyla dolu büyük bir bahçeyle çevriliydi. Biz evdeki çocuklar aç olduğumuzda portakalları toplardık. Annem elimize vurur ve portakalların bizim olmadığını ve yememize izin verilmediğini söylerdi. O zamandan beri portakal yiyemiyorum. Portakalları görmek ve portakal ağaçlarının hala Hayfa'da olduğunu, fakat şimdi başkasının olduğunu düşünmek bana büyük üzüntü veriyor."
Reklam
Abim öğretmen emeklisi. On yıl oldu galiba, emlakçılık yapıyor. Emlak ilanlarını da elle yazmış, bilgisayardan çıktı alsana! Öğretmen gibi yazmış bir de okunaklı okunaklı. Bunun bu öğretmenliği yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Aramızın böyle açık olmasının sebebi bu biraz da. Ne annem ne babam bize okuyun demediler, umurlarında değildik. Ekrem'le ben işimizi gücümüzü kafamıza göre kurduk. Ama abime "Öğretmen ol" dediler. Bu da gitti öğretmen oldu. Ne güzel. Annem hep gurur duydu abimle. "Benim oğlum okudu, büyük adam oldu" diye söylerdi herkesin yanında bana bakıp bakıp. Bu, "Ethem okumadı" demekti, Ethem yer yarılsın yerin dibine girsin. Valla hiç umurumda olmadı. Annemle babam buna okul harçlığı verirken ben çivi toplayıp satar eve para getirirdim. İt baharı görürmüş ama yediği taşı da Allah bilirmiş. Şimdi çok iyi durumum, binlerce kez şükürler olsun da ben o günlerin hesabını inşaatlarda kapattım. Fakat bizim nasıl kazandığımız değil, abimin nasıl kazanamadığı konuşuldu hep.
Doğan KitapKitabı okudu
Annem erkeklere karşı dikkatli olmamı, onların hep bir şeylerin peşinde olduğunu söylerdi. Benden itibarımı ya da belki de özgürlüğümü çalmak istediklerini düşünürdüm. Keşke bana doğruyu söyleseydi. Doğrusu bunun tam tersiydi. İnsan yakınlaşmasına izin verdiği erkeklerden asla kurtulamıyordu. Sanki hayatınıza yapışıp kalmış gibilerdi.
Sayfa 341 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
limonlu dondurma
İşte böyle kuzum, anlayacağın şu ömrümde pek çok şeye göğüs gerdim. Hani diyor ya Ahmet Arif; aç kaldım, susuz kaldım. Parasız kaldım. Annem, babam, seninle de tanıştırdığım küçük kız kardeşim, üniversite arkadaşlarım, bir masada gülüp eğlendiklerim; benim de figüranlığını yaptığım, kimi zaman ana karakterlerinden olduğum onlarca güzel insanın
215 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.