Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Julia özlem dolu bir nefes aldı ve gözlerini kapata- rak onun yanında olduğunu ve omuzlarına masaj ya- parak bütün ağrısını aldığını hayal etti. "Eğer orada olsaydım omuzlarına masaj yapardım. Bana yaslanır- dın ve ben de seni iyileştirirdim." "Hımm... Eminim yapardın." "Ben sana masaj yaparken, sen de başını bacakla-
Sayfa 72
bir kız, daha ilk çocukluk günlerinden beri, kendisinin sadece bir vücut olduğuna, başka bir şey olmadığına inanacak şekilde yetiştirilir. Bu yüzden hayatının geri kalanı boyunca bütün ilgisini vücuduna yöneltir; üzerinde durulması ve gelişmek üzere teşvik edilmesi gereken bir zihni de olduğunun farkına bile varmaz. "Niçin böyle davranır peki?" "Çünkü, hayatta kilit mevkileri işgal eden erkekler, kadınların, canları istediği zaman bacaklarının arasına girebilecekleri, güzel ve aptal hayvanlardan fazla bir şey olmasını istemezler. Erkekler kadınların kendilerinin eşi ya da ortağı olmasını istemezler; onların tek istedikleri, kadınların ikinci planda kalmaları ve onlara hizmet etmeleridir."
Sayfa 50 - EverestKitabı okudu
Reklam
Bir kelebek geçti...hayram kaldım
' Başkalaşmış bilinç haliydi, Titreştim Bambaşka bir gözle gördüm, Varsın kısa olsun, bir an olsun Başka bir şey vardı orada Bir ahenk, bir bütünlük İçsel bir haldi Bütünün bir parçasıyım burda Değerliyim...
Yaşamın gerçekte intiharının düşündürdüğü kadar üzücü değildi.Acıdan öldüğün söylendi.Ama senin içindeki üzüntü seni anımsayanlarınki kadar büyük değildi.Sen sonunda boşluktan başka bir şey bulamama tehlikesini göze alarak mutluluğu aradığın için öldün.
— Bakın, her meslekte iyilik yapılabilir, dedim. Elbette kendimden söz etmiyorum, benim kötülükten başka bir şey yapmadığım bile söylenebilir.. gene de... Beni içime işleyen bir bakışla süzdü. — Doğru, her yerde iyilik yapılabilir. Hem de her yerde... Aramızda geçen bütün bu konuşmaları anımsıyorum, hiçbirini unutmadım.
öncesinde Faust alıntısı yapıyor yazar. Ve Goethe'nin o zamanki tanrılaşmış konumu hayret verici.Kitabı okudu
Reklam
Çok Dürüstsen Ağlatırsın
Dürüst konuşana denk geldiğimizde ağlamaktan başka bir şey gelmiyor elden....
"Geçmişte yaşıyorum. Başımdan geçmiş olan her şeyi yeniden ele alıp düzene koyuyorum. Uzaktan uzağa kö­tülüğü dokunmuyor bunun; insanın kendini bırakacağı bile geliyor. Hikayemizin bütünü yeterince güzel bir şey. Ona şöyle bir dokunduğumda, bir yetkin anlar dizisi çı­kıyor ortaya. O zaman gözlerimi kapıyor ve hala içinde yaşadığımı tasarlamaya çalışıyordum. Başka kişilerim de var. Kendimi bir nokta üzerinde toplamayı becermek ge­rek."
Bu içkili mekanlardan da sıkılmıştı. İnsanlar kusana kadar içer kustuktan sonra yine içerdi. Üstüne bir de kör kütük sarhoş olma durumları vardı. Ayıkken iki doğru kelime kullanamayan insanlar sarhoşken daha da çekilmez oluyorlardı. Şarkılar, danslar, her gün başka başka yüzler, samimiyetsiz sohbetler ve seksten başka bir şey düşünmeyen insanlar..Ama buraya gelmeye mecburdu.Kafasındaki bağıra bağıra konuşanlar sesleri susturmanın tek yolu bir şişe kırmızı şaraptan geçiyordu.
“Karşılığı başka bir yerde bulunmayan hiçbir şey yoktur”
... “Suları ölümsüzlük bağışlayan bir ırmak vardır; demek ki bir başka yörede suları bu ölümsüzlüğü gideren bir ırmak da olmalıdır.” Irmakların sayısı sonsuz değildir; dünyayı kateden bir sonsuzluk yolcusu, eninde sonunda bir gün hepsinin suyundan içmiş olacaktır. İşte biz o ırmağı keşfe kalkıştık topluca. ... ...
Reklam
+1
Evlilik hiç bana göre değil. Bana sorarsan kimseye göre değil ya, başka bir şey öğrenmemiş insanlar.
Sayfa 67 - Metis Yayınları
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Bir ahlak dersi
 Öğretmenim, yâni bu ahlâk iyi bişey değil galiba... —    Çok iyi şeydir. Ahlâklı insan doğru bildiği şeyi korkmadan söyler. —  Ama benim bir dayım var, doğruyu söylemiş diye partiden kovmuşlar. —  O başka şey... Ben size siyaset söylemiyorum, ahlâkı anlatıyorum. Söyle bakayım Oğuz, yalan nasıl bişeydir? —    Çok iyi bişeydir öğretmenim. Eğer yuttunrabilirsen çok iyidir. Evde yalan söylemesem her gün dayak yerim.
TEKİN YAYINEVİKitabı okuyor
"Şimdi, milliyetçiliğin bir hakikati var, değil mi?.. “Kavmini sevmekle kınanamaz.” Nitekim, bakın şimdi başka bir yerden bağlayacağım meseleyi… Kavmini sevmekle kınanamazsın; fakat insanlar -devrimci gençlerden bahsediyorum- yurtsever filân bu tip şeylerde çok heyecanlanıyorlar. Ondan sonra, dış sömürüye karşı savaşlarını da işte “yurtseverlik”… Yurtsever ile vatansever arasında ne fark var?.. Mevzu şundan ibaret; sen şimdi “bütün halklar” falan diyordun ama nedense şuradaki halklar için burada kalkmış değilsin! Ama burada olunca birden bir şey yapıverdin. Bunu inkâr edemezsin ki, bu bizim fıtratımızda olan bir şey… Yâni, bize ait bir mekânı korumak, bizim fıtratımızda olan bir şey… Şimdi burada buna yurtsever adını takman şey yapmıyor… Veyahut da, “halkların kendi kaderlerini tayini”… Halklar kendi kaderini tayin etti, biri meselâ Hitler gibi birini seçti!.. Yâni ne demek istiyorsun sen?.. Biraz önce hürriyet bahsinde söyledim; şimdi, ister halk idaresi de, ister millet idaresi de, idare edenle idare edilen ayırımı vardır. Söz konusu olan bu idare eden – idare edilen ayırımında hangi metod olmalıdır? Bu lâf kurtarmıyor bunu… Çünkü bugün meselâ “hâkimiyet milletindir!” diyorsun, tabiî bunu suç işlemek için söylemiyorum da espri olarak alın, şimdi hâkimiyet Eminönü’nde geziyor, ayağı çıplak!.. Bu palavraları bırakalım, “hâkimiyet milletindir!” falan, böyle bir şey yok…" Salih Mirzabeyoğlu
yoldan geçenleri izlerken "ne çok insan var" diye düşündüm. hepimiz bir yerlere gidiyoruz, birileriyle konuşuyoruz, çalışıyoruz, dinleniyoruz. ne kadar çoğuz. hepimiz ne kadar çok kendimizi önemsiyoruz. hayallerimiz var. çok azımız uyguluyor hayallerini. uğraşıyoruz yine de. belli bir yaşa kadar, bi şey olmaya çalışıyoruz. olamayanlarımız çocuk yapıyor, kendi olamadıklarını, onlar olsun istiyor. kafamızdaki olmak istediğimiz insan da farklı farklı. genelde çok zengin olmak istiyoruz. sıradan olmayı hazmedemiyor birçoğumuz. özel olmalıyız, en azından bir kişi için. kafasında olmak istediği kişiyi olamamış biri olarak, başka bir olamamış ile ilişkiye giriyoruz. iki sıradan insan, birbirinin ne kadar özel olduğunu hatırlatıp duruyor. aralarında biri hatırlatmayınca ilişkiyi kesip, başka bir sıradana hatırlatması için arayışa giriyor. uzun süre hatırlatanlar belli bir zaman sonra sıkılıp evleniyor, baktılar ki ikisi de birbirine bunu anlatmaktan sıkılmış, çocuk yapıp onu dünyanın en özeli kılıyorlar. seçildiği için, annesinin babasının sıradanlığını aşmakla görevlendiriliyor. istediği gibi biri olmak yerine, anne-babanın kafasında olmak istediği ama olamadığı insanı olmak zorunda. hayır demesi neredeyse imkansız...bu hayır diyemeyenler de büyüyüp çabalıyor, olmuyor, birini buluyor, sıkılıyor, çocuk yapıyor... bu kısır döngü, böyle sürüp gidiyor, gittikçe artıyoruz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.