Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendine saygı, kişinin kendine bakışı ve kendine yönelik yargısıdır. Fakat bize bağlı olmaktan çok uzak olan bu bakış açısı başkalarının bakışına fazlasıyla bağlıdır. Eğer başkaları bize değer verir ve bizi severse, o zaman biz de kendimizi daha çok ve daha iyi severiz. Başkasının bakışı bize "değer verir." Elbette kişinin kendisine karşı koşulsuz bir sevgi payı vardır. Bu kendimiz, esasen çocukluktan beri tanığı olduğumuz sevgiden beslenir ve dışsal yıkım teşebbüslerine karşı etkili bir siper oluşturur. Eğer kendimizi çok seviyorsak narsizmimiz bizi korur, tepki göstermemizi sağlar. İnsanın kendine olan saygısının tek bileşeni bu benlik sevgisi değildir. Haysiyet, kendine güvenme, yani harekete geçme, yapma, "atılım gösterme" yeteneğine de dayanır. Bu çok daha somut bir veçhedir, çünkü bizim eylemlerimize bağlıdır.
125 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İsmet Özel'in ''Çağdaş bir mesnevi yazdım'' dediği Bir Yusuf Masalı Adlı eseri "Münacaat" "Naat" "Sebeb-i Telif" "Dibace" ve yedi bölüm "Yusuf Masalı" bölümlerinden oluşuyor. İsmet Özel, Bir Yusuf Masalı' na Münacât' la başlıyor. Münacât; Tanrı'ya
Bir Yusuf Masalı
Bir Yusuf Masalıİsmet Özel · Şule Yayınları · 20122,116 okunma
Reklam
95 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Öğrenci Kız - Osamu Dazai Kitabı okurken o kadar beğendim ki hakkında neler yazabileceğimi toparlayamadım.
Osamu Dazai
Osamu Dazai
den ilk kitabımdı. Hayatını araştırırken öğrendiğim şeyler hem şok edici hem de kitabının beni nasıl etkilediğini anlamamı sağladı. Japon kültürünü çocuklukta animelerle, lisede mangalar girdi işin içine ve üniversite sanırım tam
Öğrenci Kız
Öğrenci KızOsamu Dazai · Tokyo Manga · 20238,3bin okunma
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Anlamını yitiren bir yaşamın temel sorunu kendi Yaşamının dansını yapamamaktır mış gibi yaşamaktır arayışa geçmek zamanı gelmişti. . Peki nasıl değişerek nasıl değişir farkına vararak ve etrafına vardığını yaşama cesaretini göstererek yaşandıkça ağırlaşan yükü artan bir yaşam içinde değişime nasıl cesaret edilir bitmemiş işleri bitirerek bitmemiş
Ben çirkinim
Genelde, çirkin olduğumuzu söylesek de, kendimizi gerçekten çirkin bulmayız. Bu daha çok; başka bir şeylerin yolunda gitmediğinin, sorunlarımız olduğunun, huzursuzluğumuzun, kendimizi aptal, sıradan, diğerlerinden daha vasat bulduğumuzun göstergesidir. Peki bir kız ya da erkek arkadaşımızdan küçük bir aşk mektubu aldığımızda, art arda üç partiye davet edildiğimizde, bir sunumun ardından alkışlandığımızda ne olur? Dış görünüşümüzde hiçbir şey değişmediği, hala aynı yüze sahip olduğumuz halde, kendimizi daha az çirkin bulmaz mıyız? Kendimizi sevilen, takdir edilen, beğenilen biri gibi hissettiğimizde, işte ancak o zaman güzel hissederiz. İnsanın bakışı güzelliğe kayar -bu doğru. Ama başkalarının bakışının insanda güzellik yarattığı da doğrudur.
Sayfa 6 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
Başkalarının bakışına hapsolmuş bir kişi, gerçekten ne kadar özgürdür ve başkalarının bakışı altında gerçekten ne kadar özgürüz?
Vizyon niçin gereklidir? Kısaca açıklayacak olursak vizyon, geleceği gösteren kılavuzdur. Eğer ister kişiler, ister devletler va da herhangi bir organizasyon kendisinin bir bakışı ya da dünyaya en geniş açıdan bakma yeteneğine sahip değilse ne kendisini, ne de dünyayı kendi merkezinden tanımlayabilir. Dünyaya at gözlüğü ile bakmak terimi de bu yüzden çıkmıştır. Eğer kendi bakış açınız ve ufkunuz yoksa dünyayı, hatta kendinizi başkalarının tanımlamalarıyla anlamak ve kavramak zorunda kalırsınız.
Sayfa 644
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
Vizyon niçin gereklidir? Kısaca açıklayacak olursak vizyon, geleceği gösteren kılavuzdur. Eğer ister kişiler, ister devletler va da herhangi bir organizasyon kendisinin bir bakışı ya da dünyaya en geniş açıdan bakma yeteneğine sahip değilse ne kendisini, ne de dünyayı kendi merkezinden tanımlayabilir. Dünyaya at gözlüğü ile bakmak terimi de bu yüzden çıkmıştır. Eğer kendi bakış açınız ve ufkunuz yoksa dünyayı, hatta kendinizi başkalarının tanımlamalarıyla anlamak ve kavramak zorunda kalırsınız.
Sayfa 644Kitabı okudu
Reklam
"Çoğulculuk ve onunla birlikte tolerans ya da hoşgörü, başkalarının farklı kurallara göre yaşayabileceklerini, 'hakikat' peşinde koşan kaç kişi varsa o kadar farklı 'hakikat' olabileceğini, benim için 'doğru' olanın başkası için 'doğru' olmayabileceğini vb. kabul etmeyi gerektirir. Kültürel ve tarihsel mirasları nedeniyle dünyaya farklı bir gözle bakan, bu farklı bakışı farklı dillerle ifade eden 'başkalarıyla' çevrili olabiliriz."
Sayfa 199Kitabı okudu
Bir ulus başarı kazandığında, ötekilerin bakışı değişir, bu da onun kendisini değerlendirişine etki eder. Özellikle dünyanın Japonya'ya, ardından da Çin'e karşı takındığı tavrı düşünüyorum. Eleştirilen, korkulan, ama savaşma yetileri ve her şeyden önce ekonomik mucizelerinden ötürü saygı duyulan bu ülkelerin kültürlerini oluşturan her şey, diğerlerinin gözünde büyük değer kazandı; dilleri, sanat yapıtları, eski ya da çağdaş edebiyatları, atalardan kalma tıp yöntemleri, tinsel uygulamaları, mutfak gelenekleri, ayin dansları, savaş sanatları, hatta batıl inançları bile hayranlık uyandırmaya başladı. Bir halk, ne zaman muzaffer bir halk imajı kazansa, onun uygarlığını oluşturan her şey bütün dünya tarafından ilgiyle ve önsel bir saygıyla izlenir. Bundan böyle, kendisi de geçmişinden kopma olanağından yararlanabilir ve onu eleştirebilir. Çinliler bugün genelde geçmişlerine karşı duyarsızlık sergiliyor; Batılı ziyaretçiler, onların binyıllık uygarlıklarının "eski nesneleri" karşısında şaşkına dönünce, eğlenip buna bir anlam veremiyormuş gibi davranıyorlar. Araplarsa böyle bir konumda değil. Durmadan bozgun üstüne bozgun yaşadıklarından, dünyanın geri kalanı onların uygarlığına tepeden bakıyor. Dilleri küçük görülüyor, edebiyatları fazla okunmuyor, inançları insanlarda kuşku yaratıyor, yücelttikleri ruhsal liderlerle alay ediliyor. Başkalarının bakışını ruhlarının derinliklerinde hissediyor, sonuçta da bu bakışı içselleştirip kendilerine karşı kullanıyorlar. Bu yıkıcı kendinden nefret duygusu Arapların birçoğunda yaygınlaşıyor.
Ama gözleri! Gözlerinde bir bakış var. Vahşi, çok vahşi. Bu bakışı ben nereden tanıyorum? Bir gün gelecek, "Şehir gibi bakıyorsun bana Efsun Abla," diyeceğim ona. "Beni tehdit mi ediyorsun, çok mu seviyorsun, anlaşılmıyor."
Sayfa 27 - Can YayınlarıKitabı okudu
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Eşduyum, hastanın uzanır durumda olması, serbest çağrışım kullanımı, yapısal modelin ya da dürtü ve savunma kavramlarının kullanımı anlamında bir araç değildir. Eşduyum gerçekten de özü itibariyle gözlem alanımızı belirler. Eşduyum insanın iç yaşamına ulaşmamızı sağlayan yararlı bir yoldan ibaret değildir. İnsanın içsel yaşamı düşüncesinin kendisi, dolayısıyla da karmaşık ruhsal durumlar psikolojisi kendisini karşısındakinin yerine koyarak içe bakışı (eşduyumu böyle tanımlıyorum; bkz. Kohut 1959: 459-65) yoluyla insanın içsel yaşamının ne olduğunu, kendimizin ve başkalarının ne düşündüğünü ve hissettiğini bilme yeteneğimiz olmaksızın düşünülemez.
Sayfa 235 - MetisKitabı okudu
374 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.