Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Belki de çocuklar sıklıkla ebeveynlerinin de insan olduğunu unuttuğu içindi "
Sayfa 423Kitabı okudu
Gerçi acıma g ö s t e r i l m e l i d i r , ama o n a s a h i p o l m a k t a n kaçınılmalıdır: çünkü mutsuzlar öylesine a p t a l d ı r l a r ki, onların nezdinde acıma göstermek, dünyanın en büyük iyiliğidir. - Belki de mutsuzların bu gereksinimi aptallık ve zihinsel bir eksiklik olarak, felaketi beraberinde getiren bir tür akıl hastalığı olarak (Rochefoucauld da böyle kavramış görünüyor) değil de tümüyle başka ve daha düşündürücü bir şey olarak anlaşıl dığında, bu acıma duygusuna sahip olmak istemeye karşı daha güçlü bir uyarıda bulunulmalıdır. Daha çok kendileri ne acımisın d i y e ağlayıp bağıran ve bu yüzden durumları nın dikkati çekebileceği anı kollayan çocukları gözlemlemek yerinde olur; hastalada ve ruhsal rahatsızlığı olanlarla ilişki içinde yaşandığında bu yakınmaların ve inlemelerin, mutsuzluğun sergilenmesinin, aslında orada bulunanlara a c ı ç e k t i r m e k amacını güdüp gütmediğini sorar insan kendisine: sonra da berikilerin dile getirdiği acıma, zayıflar ve acı çekenler için bir tesellidir, görürler ki tüm zayıflıkianna karşın en azından hala b i r g ü ç l e r i v a r d ı r : a c ı ç e k t i r m e g ü c ü . Mutsuz kişi acıma gösterisinin onun bilincine çıkarttığı bu üstünlük duygusundan bir tür haz elde eder; kendini beğenmişliği kabarır, hala dünyaya acı çektirecek kadar önemli biridir. Dolayısıyla acınma özlemi kendinden haz alma özlemidir, üstelik yakınlarına zarar verme pahasına; kendi özgün benliğini, olanca saygısızlığıyla gösterir insanlara: hiç de Rochefoucauld'nun dediği gibi "aptallığıyla" değil.
Sayfa 45
Reklam
“Bir insan, birçok şey olabilir. Belki de her şey olabilir.”
Sayfa 59 - Ayrıntı Yayınları, İngilizceden Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okuyor
“Yapamıyor işte… Hiçbir şey yapmaya karar veremiyor… İnsan bir karar vermekten bu kadar korkar mı?.. Belki! Neden böyle düşünüyorum? Ben de bazı kararlar vermekten korkmuyor muyum?”
Sayfa 211Kitabı okudu
Belki de her şeyi, her şeye gerçek bir alçakgönüllülükle, zaaflarıyla ya da kayıtsızlıkla katlanan birinin sırtına yüklemek, insan doğasının ayrılmaz bir parçasıdır.
Sayfa 16 - İş Bankası Kültür Yayınları
Eliyle de yiyebilir Nuri'ler. Çünkü uygarlığın getirdiği her şey özgür insanların hakkı olsa gerek. Bu adamları, egemenler, toplum adına, suçlu saymışlar, ayırmışlar onları, toplum dışı bir yerlere tıkmışlar. Ellerinden de uygarlık buluntusu ne varsa almışlar, asıl böylece cezalandırmışlar onları; insan olmaktan çıkarmışlar. Artık toplumdan da, insanlıktan da soyutlanmış böyle bir yaratığa ‘insan' demek için kendini zorlamanın ne anlamı var. Buradaki bütün bu ilk insan'lara, güneşsizlere, değişik, yeni bir ad takmak, belki de 'Nuriler' demek daha doğru olmaz mı?
Sayfa 243 - Can Yayınları 15. Baskı 1992Kitabı okudu
Reklam
"insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de"
Belki de bilinçdışınızın söylemek istediği şey o kadar can sıkıcı ki dinlememeyi tercih ediyorsunuz. İnsanlar bazı şeyleri kabul edebilselerdi muhtemelen daha az nevrotik olurlardı. Ancak genel olarak bu şeyler uygunsuz ya da can sıkıcı şeylerdir. Bu yüzden her zaman belli bir miktar bastırma vardır ama asıl olay o değildir. Asıl olay onların gerçekten bilinçsiz olmasıdır. Bilinçli olması gereken belirli şeyler hakkında bilinçsizseniz o zaman siz ayrışıksınız demektir. O zaman siz sağ eli sol elinin ne yaptığını bilmeyen bir insana dönüşürsünüz. Entelektüel insan için sorun budur.
Anadolu’nun bu son ağıtçısı her seferinde ölünün kapıdaki ayakkabılarına bakarak iç geçirdi, rahmetlinin henüz yorgan döşek gezen kokusunu içine çekti, mevtanın elbiselerini kucaklayıp bir yakınından hikayesini dinledi. Ölenin kim olduğunu, neler yaşadığını, hangi zorluklarla büyüdüğünü, neden öldüğünü, hangi muradını tamamlamadığını, içinde hangi
"Belki de acılar içinde geçen çocukluğumun, kalabalıklar içinde yapayalnız oluşumun ve ızdırap içinde geçecek sonraki yıllarımın tesellisi olsun diye yaşatmıştı bana tüm o güzellikleri Rabbim."
Sayfa 220Kitabı okudu
Reklam
Dijital devrim nedir ? İnsan hafızasını yormamayı amaçlamaktır. Her şeyi birkaç GB depo alanına sıkıştırıp bir gün kullanacağım sanrısıyla biriktirmektir. Belki de hayata bir ekranın ardından bakmaktır . Çocuklarımızın gözlerini fotoğraflarda görmektir. Kamera ışığıdır, perspektiftir, açıdır. Ve bütün bunlarla birlikte hayatı
Sayfa 13 - Türkiye Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okuyor
Hepimiz bir nebze bir mutlu ya da bir nebze mutsuzduk. Bir dakika, hayır... Hepimiz ya bir nebze ya da tamamıyla mutsuzduk, belki de böyle gelmiş böyle gidecekti. Ne var ki, bu iki farklı duygu durumunu gözlemleyerek birbirinden ayırt edemezdiniz. Camus'un da ifade ettiği gibi, tam anlamıyla mutlu olan insan yoktur, mutluluk yoksunluğunu daha çok ya da az hisseden insan vardır.
insan sevilmekten çok anlaşılmayı istiyordu belki de.
Dünya mıydı insan için olan, yoksa dünyanın umurunda bile değil miydi insan? İnsanı demir dişleri arasında çiğneyen dünya mıydı suçlu olan ya da suçu yok muydu dünyanın? Belki de tek suçlu zamandı. Dünyaya geçtiği kıyağı insana geçmiyor, ona son derece cimri davranıyordu.
Niyet demek, ‘’vardık’’ demek değil asla. Bir şey ‘’olduk’’ yahut bir paye ‘’edindik’’ veya yaptık-ettik-başardık demek değil kat’a. Türkçenin belki de en güzel kelimelerinden biridir ‘’niyet etmek.’’ Kolay kolay başka dillere çeviremezsin oruç tutan insan mesela, ’’oruçluyum’’ demez, ‘’niyetliyim’’ der. Sen niyet edersin samimiyetle; yürürsün kendi yolunda, elinden geldiğince. ‘’Öğrenenler’’ den olmak istersin, ‘’bilenler’’ den değil. Niyetin sana rehberlik eder. Adım adım, aşama aşama…
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.