Hakan Günday okumamış olmanın "keşke"si uğradı kültür mabedime. Ben daha ilk satırlarda göz gezdirip harf ve kelimeleri dizginlemeye çalışırken hissettirdi varlığını. Gölgesi düştü önüme, hesap sorarcasına: ‘’Otobiyografik belleğinin hakimiyetini aldığın yaştan beri niye kesiştirmedin yolunu?’’ Neyse ki ölmeden önce kesişti
Ben en son bir kır düğününde herkes pistte çılgınlar gibi halay çekerken, masada yalnız kalınca hissetmiştim :)
Herkesin asistanı olduğu hocaya biat ettiği bir çağda, hocamın haksızlık ettiği öğrencinin hakkını ararken de meczup gibi hissetmiştim, delilik bende kaldı :)
Kalabalık bir ortamda otistik bir çocuğun çığlıklarına eşlik ederken de
İlk kez bir kitap için inceleme yazısı yazacağım. Kitaba başlayıp 50'li sayfalarda bırakıp aylarca okumamıştım ama en sonunda merakıma yenik düşüp 1 günde bitirmeye karar vermiştim ki öyle de olmuştu. 1 günde bitirmiştim, ağır betimlemelerine, yer yer sıkıcı olaylarına rağmen. Ama bende çok büyük etki yaratmıştı.
Gerçekten beni çok etkileyen bir
İçimin daraldığı, Dünya'ya sığamadığımı hissettiğim zamanlar diğer kitapları elimin tersiyle biraz öteledikten sonra bir siyer kitabı alır okurum. Yine bir siyer kitabı ararken karşıma bu kitap çıktı ve okumaya başladım.Okuduğum diğer siyer kitaplarından farkı hatta en önemli ve dikkat çekici özelliği üslubu idi.
İskender Pala, eserini tasavvuf
ben sadece seni sevmeyi çok iyi bildim
uykumu sallandırırken darağacında ve
başrolde bir tüfenk
sekerek bir yenilgiden diğerine zafer zannedilen
üstelik uzaklarda yaşlanırken
Benim en güzel mesleğimdir seni sevmek.
Balkonda
Kendiliğinden sönmüş bir sigaranın yanında buldular beni
Senin hatrına uçarken kuşlar
Hem üşenmiş hem vakti geçmiş göç
Şuan büyük bir şaşkınlık içindeyim. Osman Şahin gibi iyi bir yazarla yolum bugüne kadar nasıl kesişmemiş diye. Geçen gün sahafta kitaplara bakarken kendisinin iki kitabına rast geldim(Kırmızı Yel ve Acenta Mirza). Köy Enstitülü, öğretmen bir yazar olduğunu duymuştum. Seveceğimi düşünerek aldım. Bugün kitabı elime bir aldım, bir daha da bırakamdım.
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
Üzerimde yorgunluk var durgunluk hepsi hiçlikten,
Hiçten öte bir yol olsaydı gidebilir miydim kendimden.
Sırtımdaki ağrı ile,
Ne kadar gidilir ki.
Sahi kaç kilometre öteye koymuşlardır aydınlığı
Bir cühelanın öz güveni bile kadar yokum,
Varla yok arşında kaybolmuş özüm.
İçimden atamadığım ama sığamadığım da bir şehir burası,
Kayboldum, farkındayım
‘’Kendini bulmakla başlarmış yanmak
Ve kendini ararken kaybolursun dedi bir şeyh.”
Elimde bir ateş yangını var,
Bana beni hissettirecektir diye saklıyorum.
Ölü bir kelebek tutuyorum avuçlarımda,
Artık açsam da parmaklarımı uçamaz biliyorum.
Ölü bir kelebek uyutuyorum tırnağım kadar bile kalmadı erimekten,
Tozları döküldü önce,
Sonra ayakları kırıldı...
Parça parça bir ölümü izledim her gün avuçlarımda.
Donuk bir cesedden başkası değildi artık.
Ama artık bırakmalı,
Artık toprağına sarıp sarmalı bu ölüyü,
Artık topraktan bir filiz büyütmeli
Bir tırtıla anne olmalı acım.
Artık bir tırtıla kelebek gözüyle bakmalıyım
Uzaklardan susuyorum sana
Bir derin düşüncenin tam ortasında duruyorum
Gecemi çalan bir düşünce bu
Gozlerimi kaldırımlara dikip
Bomboş duruyorum tam ortada
Tam ortasında hayatımın
Ne gencim ne de yaşlı
Oysa ihtiyar bir beynin hamallığını yapıyor gibiyim
İçimde dünden kalma bir yorgunluk
Sessiz, kimsesiz bir çocuğu arıyorum
Bulmak zor
YouTube kitap kanalımda Marcel Proust'un hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
youtube.com/watch?v=n5e0iz7...
"Hiç kimse şimdiye dek yok olan şehirler Sodom ve Gomorra'yı bulamadı." Ernest Wright, National Geographic
Eski Ahit'in
Hani okuduğumuz kitaplarda , yazarın, kahramanların ve hatta başka okurların hayatları vardır ya, o hayatları hissetmeyi seviyorum. Onların yerinde olduğumu hayal ediyorum. İşte tam da şimdi alabildiğine suskun, alabildiğine kendimi arıyorken, geçmişime bir merhaba demek için çıkıyorum bu akşam yola.
Diyerek başlamak istedim Haremeyn’de 14