O istiyordu ki her şey tam bir sessizlik içine gömülüp kalsın, hiç kımıldamasın; ben de her şey bir bayram coşkunluğu içinde pırıl pırıl olsun, oynasın, zıplasın istiyordum. Ben onun cennetinin yarı ölü bir şey olacağını söyledim; o da benimkinin bir sarhoştan farksız olacağını ileri sürdü. Ben, onunkinde uyuyup kalacağımı söyledim, o da 'Ben de seninkin de soluk alamam,' dedi...