Eğitimciler! Başka bir saat çaldı, ne oluyor? Ne gibi bir değişikliğin eşiğindeyiz? Çocuğun keyfi kaçti, yüzü soldu, neler oluyor? Sert ve kızgın bir adam, oyun oynayan çocuğu kolundan çekerek götürüyor. Girdikleri adada ders kitapları var. Oyun çağndaki bir çocuk için ne hazin bir tercih! Zavallı çocuk, göz yaşlarını göstermemeye çalışarak odasına kapandı; fakat aklı dışarıda neşeyle koșturan arkadaşlarında kaldı.
Sevgili Emil, seni korkutacak hiçbir șey yok. Hayatın endişe ve kasvetten uzak, gecelerin ve gündüzlerin ıstırapsız gelip geçiyor, saatleri de kendi zevkin için sayıyorsun . Benim bahtiyar ve sevimli çocuğum sen gel de, huzurunla, oyundan çekip götürülen
bu zavallı çocuğu teselli et.
Emil, etrafina neşe saçarak derhal gelir. Yaklaştığı adam (yani ben), onun dostu, oyun arkadaşından başka birisi değildir. Beni görünce eğlencesiz kalmayacağına emin olduğu kadar, birbirimize tabi olmayacağımıza da emindir. Biz aramızda daima anlaşırız, birbirimize karşı hiç kimseye olmadığımız kadar bağlıyız.
Benimkinin yüzü çevresine itimat ve sevinç telkin eder, sağlık izleri yüzünde parıldar, emin adımları, kendisine metanetli bir hava
verir. Hareketlerinde yaşına uygun bir ataklık ve emniyet vardır. Tavır ve hareketi açık ve serbesttir; fakat hiçbir zaman küstah ve
laubali değildir. Vaktinden evvel kitaplara yapışmamış yüzü, aşağılara sarkmamıştır, ona başını kaldır demenize hiç gerek yoktur;
zira utangaçlık ve korku, başını asla eğdirmemiştir.