Neden Küçük İskender okumalı?
1) Cinselliğin her türlüsünün normal bir şey olduğunu kanıksamanıza yardımcı olacaktır. Bizler seksi zevk için yapan hayvanlarız. Papadan tutun da yeryüzündeki bütün imamlara kadar herkes sevişir. Bölünerek çoğalmayı milyonlarca yıl önce bırakmış genlerimizden haberdar değilmişiz gibi davranmayı bırakmamıza, bunu
Romy Housmann / Sevgili Çocuk
2019 yılında Köln Suç Edebiyatı ödülünü alan, Almanya’da gerilim edebiyatının zirvesine yerleşen, on beş ülkede çevirisi yayınlanan ve film hakları üst seviyeden satılan bir kitap #SevgiliÇocuk. Bitirmeden elimden bırakamadım. O kadar akıcı ve sürükleyici bir kurgusu var ki, okuması muhteşemdi. Gerilimi hissederken ürpermemeniz ve olayı son sayfalara gelene kadar çözmeniz neredeyse imkansız. Yazarın kalemi inanılmaz. Kitabın kurgusu güzel bir beyin jimnastiği yaptıracak. Bu arada 7 Eylül’den itibaren dizisi #Netflix platformunda yayına giriyormuş.
Lena Beck, yirmi üç yaşında bir üniversite öğrencisiyken kayboluyor. Medya olayın üzerinde fazlasıyla dururken polisler hiçbir iz bulamıyor. Aylarca konuşuluyor, yazılıp çiziliyor kayboluşu ama soruşturmada hiçbir ilerleme sağlanamıyor. Ailesi, aradan on dört yıl geçmesine ve kızları hakkında umutlarının tükenmesine rağmen ölmüş olsa bile bir mezarı olsun istediklerinden arayışlarına devam ediyor.
Bir kaza sonucu hastaneye getirilen ve bilinci yerinde olmayan bir kadının Lena’ya olan benzerliği polisi harekete geçirir. Lena’nın ailesi teşhis için geldiği hastanede hayatlarının şokunu yaşar.
Issız bir ormanda penceresi olmayan küçücük bir kulübe. Zaman ve kurallara bağlı yaşamak zorunda bırakılan Lena ve iki çocuğu. Onları dış dünyadan, tehlikelerden koruduğunu düşünen ve kendini Tanrı sanan bir baba.
Hayal ve gerçek ince bir yolda kolkola ilerleyecek. Herkesten şüphe duyacak ve güvenilirliklerine inanmayacaksınız. Gücün karşısında şaşırıp sevgiyi sorgulayacaksınız.
Keyifli okumalar…
Sevgili ÇocukRomy Hausmann · Eksik Parça · 202091 okunma
İsmini ilk defa duyduğum ve grup okuması sayesinde kalemiyle ilk defa tanıştığım Güray Süngü'nün, İnsanın Acayip Kısa Tarihi adlı postmodern ve psikolojik romanını bitirdikten sonra adeta tokat yemiş gibi oluyor ve beyniniz yanıyor dersem çok da abartmış olmam sanırım. Öncelikle kitabın isminden dolayı sanırım farklı bir beklenti
“Astral seyahate olan inancım, kitaplar ile pekişti.” demişimdir hep. Bkz. #133836259 “Dem” ile bu olay farklı bir boyuta taşındı. Zira, 1960’lı yılların İstanbul’unu oturduğum yerden gezme şansım olamazdı başka türlü diye düşünüyorum.
-Biçem & Teknik-
Henüz kitabı okurken dahi yazarımızı (
Cemil Meriç,Rasim Özdenören,Nurettin Topçu,Dücane Cündioğlu ve İsmet Özel..Düşünce bakımından beyin jimnastiği yapmak istediğimde ilk başvuracağım favori yazarlardır.
İsmet Özelin bu eserini bitirdiğimde iki konu var ki tamam dedim işte aradığım nokta da buydu;
1-Radikalizm ve Ütopya..
İfrat-Tefrit olayı...
2-Teknoloji,medeniyet ve yabancılaşma adı altında 3 zor meseleyi ise;
köklüce,derinlemesine kavrayarak,bizi kulluğumuzun şuuruna varmada daha ileri bir merhaleye ulaştıracaktır.
Tabi sağlam bir itikat ve ibadetle..
İyi okumalar..
Üç Zor Meseleİsmet Özel · Tiyo Yayınevi · 20202,661 okunma
Cemil Korkmaz, çok genç ve çok dertli bi kalem. Herkes gibi düşünmeyen kişileri severim. O da onlardan işte. Daha 98 doğumlu. Pdr okuyan bi genç kardeşimiz. Şiir konusu ile de ilgili. Kitaptan da anlaşılıyor. Seslendirme de yapıyor.Sorgulayan gençlerimizden. Onun gibilerinin sayısının bu açıdan artması dileğimle. Çünkü bi ülkenin iyi bir yerlere
Herkese merhaba,
Okuduğum en ilginç tarzdaki kitaplardan biri oldu Suzan Defter. Kitabın ilk 30 sayfasını normal kitap okur gibi okudum. Fakat bir şeylerin tuhaf olduğunu anlayınca başa sardım. Farklı birkaç yöntem denedim okurken ve bu oldukça zaman aldı. Kitabın sonuna gelirken bile "hayır böyle okumuyordun" deyip birkaç sayfayı iki
Kiminin keşfetini, kiminin ana sayfasını işgal etmeye geldim... Nasılsınız efendim? Bizler iyiyiz çok şükür. Uzatmadan geçelim mi kitaba?
Tam olarak bir inceleme gözüyle değil de kitaptaki konudan da yola çıkarak ufak bir beyin jimnastiği yapma gözüyle okunursa daha faydalı olur. :)
Bu sefer böyle yazmak istedim canım ne var yani..
Kitap
Merhaba değerli okurlar,
Üzerinde düşünmekte olduğum ve farklı düşünceleri de merak ettiğim bir konuya dair sizlere yazmak istedim. Görüşlerinizi paylaşmanız beni mutlu edecektir.
Ortaya konan bir sanat ürününü değerlendirirken yaratıcısının/sanatçısının kişiliğini ve özel yaşamını dikkate almalı mıyız ve bu etmenleri dikkate almaksızın bir değerlendirmede bulunmak mümkün mü?
Bu faktörler, değerlendirmemizde etkili olacaksa ölçümüz ve ölçütümüz ne olmalı? Daha açık bir ifadeyle sanatçı ne yapmış/yapacak olursa sanatını eleştirirken üzerinizde olumlu veya olumsuz bir etki yaratır, dahası o sanat eserini değerlendirmeyi reddetmenizde yahut gormezden gelmenizde etkili olur?
Bu konu, zaman zaman bazı olaylar sebebiyle gündem olup konuşuluyor. Fakat yaşanan herhangi sıcak bir olayın, düşüncelerinize etkisini -olabildiğince- nötrleyerek salt genel görüşlerinizi almayı bilhassa isterim. Vereceğiniz yanıtlar için şimdiden teşekkür ederim. Sevgiler, verimli okumalar.. :)
Dipnot: Konunun farklı yorumlarla zenginleşebilmesi adına iletiyi paylaşmanız güzel olur.
Kitabın giriş kısmı biraz karmaşık ve yorucu olsa da, Aşkın Diyalektiği bölümüne geçişle adeta kitap sizi içine hapsediyor.
Yazarımız aşka ilahi, felsefik, maddesel ve düşünsel açılardan getirdiği yorumlarla ve yorumlarını pekiştirdiği soru-cevapları ile okura bir çeşit beyin jimnastiği yaptırıyor. O soruları irdelerken karşıma çıkan yeni soruların ve cevapların derinliği beni benden aldı. :) sorulan soruları düşünmek için o kadar vakit ayırdım ki, bazı günler en fazla 20 sayfa okuyabildim. Hatta zaman zaman sorulan sorular ile ilgili paylaştığım alıntılarla bu tatlı ve güzel kaosun içine sizi de çekerek fikirlerinizi öğrenmeye çalıştım.
Aşk ile ilgili genel anlamda bildiğimiz bilgiler üstadın kaleminden dökülen yorumlarla çok daha derin ve farklı bir bakış açısı kazanmış ve bize de farklı yollar göstermiştir.
Yazar bir cümlesinde
"Dertsiz aşk, tam aşk değildir. Meleklerde aşk vardır, dert yoktur. Dert adamdan başka mahlukta bulunmaz" diyor. Bu bağlamda bu kitapta süslü cümlelerle karşılaşmak umudu yerine, bu derdi anlayabilmek için "aklı başında" olarak mantık çerçevesinde okumanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Amin Maalouf'un Semerkant kitabını okuduktan sonra ilgimi çeken ben de merak uyandıranlardan biri Ömer Hayyam diğeri de Hasan Sabbah'tı.
Hasan Sabbah'ı daha iyi tanımak için Alamut Kalesi kitabına sarıldım.
Ömer Hayyam için de rubailere...
Kitaba gelirsek, yer yer bize ağır gelebilecek yerler olsa da samimiyet taşıyor mısralardan.
Bazı dörtlüklerini okurken bir daha okuma isteği doğacak içinize. Her okuduğunuzda çıkan anlamlar sizi daha da hayran bırakacak. Satır aralarına gizlediği muazzam anlamlar ile okuyucuya beyin jimnastiği yaptırmayı sever ve düşünmesini ister.
Onun sorunu Allah'a inanmakla veya Allah'a inananlarla değil,kendi ifadesiyle seccadeye tapanlarla..Yani dini özde değil sözde yaşayanlarla..
Ömer Hayyam'mın hayatı hakkında tam bir bilgi olmasa da Doğu edebiyatında rubai türünün kurucusu olarak bilinir. İranlı şair, felsefeci ve bilim adamıdır.
Son olarak bazı rubailerin Hayyam'a ait olmama ihtimali tadı kaçırsa da kitabın akışı ve içeriği harikaydı.
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122,2bin okunma
Üstad her zamanki gibi sade cümlelerle bir karmaşa sunurak beyin jimnastiği yaptırıyor düşünce bağlamında...Üslübunu bilenler için zor değil..Diğer 3 zor mesele ve 3 mesele kitaplarıyla aynı formatta .
Üslubunu bilmeyenlerse;bu anlam buhranında yolunu kaybetmemek için hemen diğer kitaplarını okuyup hazmetmeye başlamalı...
Emeğine kalemine sağlık üstad...
Ve'l-Asrİsmet Özel · Tiyo Yayınları · 20131,061 okunma
Bugün biraz beyin jimnastiği yapalım istiyorum 🥹🙏
Dün psikolog adayı bir arkadaşımız hazırladığı tez ile ilgili bana sorular sordu. Konusu 'Aldatmak' ve 'Aldatılmak'tı.
Ben bu konuda en büyük nedenin 'arayış' olduğunu düşünüyorum. Daha iyisi hep bir tık üstü arayışı.. Ve başlıca nedeni de karakterdeki kapatilamaz boşluklar 🙈
Gözümün gördüğünü kalbimin kaldırmadığı çok olmuştur.
Siz ne düşünüyorsunuz gerçekten merak ediyorum 🙈🦋
Her arayan bulamaz,lakin bulanlar arayanlardır' diyor kitabın bir yerinde ve muhtemelen yazarın ve editörlerin, bir çok okurunda dikkattini cezbedebilecek bir cümle. Yalnız kime ait olduğu bir dipnot olarak eklenebilirdi diye düşünüyorum. Bir sonraki baskılara diyelim.(Bu arada söz Bâyezid-i Bistâmi'ye aittir.)
Pia Mater romanının başkahramanı