l. SOYTARI
Tasçıdan da, gemi ustasından da, marangozdan da daha sağlam iş yapan kimdir?
2. SOYTARI
Darağacı ustası. Bin kiracı çıksa üstüne yıkılmaz.
l. SOYTARI
Aşkolsun! Çok sivri zekalısın, beğendim. Doğrusu darağacı uyuyor. Ama kimlere uyuyor? Kötülere uyuyor. Şimdi sen, darağacı kiliseden daha sağlamdır derken kötü değil de nesin? O halde, demek ki, tam sana uyuyor. Haydi bakalım, bir daha dene.
2. SOYTARI
Tasçıdan, gemi ustasından, marangozdan daha sağlam iş yapan kim, öyle mi?
l. SOYTARI
Evet, bunu bil, boyunduruğu at.
2. SOYTARI
Tamam tamam, buldum.
l. SOYTARI
Neymiş̧?
2. SOYTARI
Hay Allah, bulamadım!
l. SOYTARI
Beynini daha fazla kurcalama. Eşek uyuşuk oldu mu, ne kadar vursan kımıldamaz yerinden. Bu soruyu bir daha soran olursa, "mezarcı" dersin. Onun yaptığı ev kıyamete kadar dayanır. Haydi, git bana bir çanak içki getir.
odun kırıcıydı adı ilyastı
yanaştım yanına yüzünü astı
işin nedir dedim bir küfür bastı
arkasından baltasını biledi
bana bak arkadaş dedim: dedi ne
dedim sen bir vatandaşsın, dedi he
dedim kanunun var, dedi çekil be
SORUNUN ESARETİ...
Yağmurun sesinin içimin tellerini ıslattığı bu günde yapacak hiçbir şey yok ne yazık ki. Şöyle nette bir sörf yapayım dedim, içim daha da karardı. Dünyanın her yanı savaş tehdidi altında, bir yerlerde barış anlaşmaları, diğer tarafta savaş anlaşmaları. Arada kalanlar ise maalesef ölüm yolcuları. Ülkemize sığınmış bulunan
Türk edebiyatını anlatan ders kitaplarında Tanzimat Döneminden, özellikle de Ahmet Mithat Efendi'den bahsedilirken romanların teknik olarak kusurlu olduğundan, yazarların sürekli hikayeye karıştığından ve yazarların okuyucuya bilgi verme, onu eğitme ve kitap okumaya alıştırma huylarından dem vurur. Taaşşuk u Talat Fitnat, Sergüzeşt, Araba Sevdası
Batı dillerinde birçok şey ifade edilemez. Çünkü doğulu yaklaşımda gerçek, temelde, özünde çok farklı bir şeydir. Bazen aynı şeye, doğu ya da batı mantığıyla baktığında, yüzeyde sonuçlarının aynı göründüğünü düşünebilirsin. Ama olamazlar. Eğer biraz daha derine inersen, biraz daha derine kazarsan, çok büyük farklılıklar göreceksin. Sadece sıradan
Bigün Hazret-i İsa ile bir estetik cerrahi operatörü,
bir de otomobil tamircisi, bir gazinoda oturuyorlardı.
Hazret-i İsa, onlara din telkinlerinde bulunuyordu.
Konuşma sırasında otomobil tamircisi, Hazret-i İsa'ya,
- Ey büyük öğretmen! İnsanlara iyilik etmek için içimde bir ateşli istek var.
Ne yolda iyilik edebilirim?.. diye sordu.
Cahit Sıtkı, yaşama sevinciyle birlikte ölüm düşüncesi de şiirlerinin temelini oluşturan şairimiz.Yaşama o kadar bağlıdır ki ölüm korkusu hayattan kopmak istemeyişinin bir neticesi olarak şiirlerine yansır.Asıl ününü Otuz Beş Yaş şiiriyle kazanmıştır.Okul yıllarında arkadaş olduğu Ziya Osman Saba onun şair yönünün gelişmesindeki en önemli
"Seni küçük Fahişe....Beni yenebileceğini mi düşündün? Boşuna kendini zorlama,birazdan silah zaten kendiliğinden düşecek elinden,sana yenilmeyeceğim.Buraya kadar.Neşteri Fetanil ile yıkadım.Ve bil bakalım seninle boğuşurken kanına ne zerk ettim.Eminim Fetanil kanına karıştı bile,bak bana direnemiyorsun."
Kabil, dedi. Gör kendini! Ne yaptığını bil!
Alnının bir tarafında Habil' in katili, yazılı senin. Ama diğer yanında Habil' in kardeşi. Hiçbir kalp dayanmaz buna. Ne de olsa insansın. Bakalım sen nasıl dayanacaksın? Nasıl güç bulacaksın ?
NEDİR İLMİN BAŞI?
Vaktiyle köyün birinde Deli Hüseyin diye anılan bir adam varmış. Yirmi yaşına varan Deli Hüseyin evlenmiş, düğün yapmış. Düğün gecesi, nikâh kıymaya gelen iki hocaefendi bir dînî mesele hakkında güzel bir sohbete başlamışlar. Genç Hüseyin hayran hayran bu mubâhaseyi dinlemiş, o yaşına kadar geçirdiği zamana hayıflanmış, içinde