'..nasılsın?'
dedim.
'bildiğin gibi..'
dedi.
Herhalde iyiydi..
Lakin o,
benim neyi bilip neyi bilmediğimi hiç bilmedi.
Merak da etmedi..
'sen?'
dedi..
Nasılsın demesini bekledim,
'iyi misin?'
dedi..
iyi olmamı mı istedi,
yoksa bana,
sadece bir evet ya da hayır işitecek kadar mı vakit belledi bilemedim..
'Görüşmek üzere' dedim..
'Görüşmek üzere' dedi..
Görüşmedik..
Böyle olur çünkü,
görüşmek üzere denir,
görüşmemek üzere edilmiş onca sözü haksız kılmak için..
Ve bitti!
Öyle bir ikilemdeyim ki şimdi...
Bir tarafım neden bu kadar geç kaldım diyor, bir tarafım nereden okudum seni!
Ben şimdi nasıl unuturum okuduklarımı ve nasıl devam ederim eskisi gibi!
Nereden başlayacağımı, nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Okurken nasıl okuyacağımı da bilemedim. Dinlene dinlene okudum eseri. Daha iyisi gelmedi elimden.
Ve kitap bitti,
İncelemeyi yazıp mı intihar etsem yoksa yazmadan mı bilemedim.
Eğer bu incelemeyi okuyorsanız ilk ihtimal kazanmış demektir!
"Ölümle biten bir intihar yok.
Asıl intihar
Gün gün yaşamakta." (s. 288)
Öyle bir eser ki sayfa sayfa ölüyorsunuz. Yalnız başınıza, sevgisiz, bıkıp usanmış... Ölümü anlatan şairler var
Bu incelemeyi okuyun çünkü ağır incittiniz yüreğimi!
Bir kitaba başlamadan önce o kitabı okuyanların düşüncelerini merak eder, kitabın sayfasına girer bakarım. Nitekim bu kitap için de öyle yaptım. Öyle güzel düşünce ve alıntılar vardı ki hemen okumaya başladım eseri. Ama o da ne! Okuduktan sonra fark ettim ki kitaba ait diye paylaşılan
Oscar Wilde , diyince benim ilk aklıma Ramiz Dayı nın meşhur şiiri geliyor.
Herkes öldürebilir sevdiğini, Ama herkes öldürdü diye ölmez!
diye devam eden o güzel şiir.
Oscar Wilde , sadece 46 sene yaşamış ve çok önemli eserlere imza atmış bi İrlandalı Yazar. Babası bir şövalye. Wilde, Amerika, Fransa ve İngiltere yi çok iyi bilip, incelemiştir. Hayatı
“Kavuşmak mı sıla?
Özlemek mi sevdiğini, unutmak mı?
Ayrılık mı, ölüm mü yoksa!
Bilemedim bak.
Sarıl ben gibi, saçlarını sev.
Sanma ki düşmanım sana.
Senden olan sevilmez mi? Adını sıla koy!”
Ben sosyal adaletsizliğin, yoksulluğun, haksızlığın ve insanlığın karanlık yönlerinin bu kadar iyi yansıtıldığı bir kitabı daha önce hiç görmedim mi diyeyim? Yoksa karakterlerin, güçlü ve zayıf yanlarını ustalıkla tasvir eden, okuyucunun empati kurmasını derinlemesine sağlayan bir kitap görmedim mi diyeyim gerçekten bilemedim.
Hikayenin derinliğine, karmaşıklığına aynı zamanda dönemin tarihi ve siyasi olaylarına rağmen, bu kadar akıcı, bu kadar heyecanlı olması bir tarafa, ayrıca dünyanın en iyi giriş cümlelerine sahipti. İnsanın kalbin de derin bir iz bırakan müthiş bir şaheserdi.
İki Şehrin Hikâyesi'nin bir diğer sevdiğim yönü, her bir bölümde bana sürpriz sonlar sunması oldu.
Özetle,
Charles Dickens şiirsel ve ayrıntılı dili, ustalıkla dolu kalemi, tarihi olaylara atıflarla dolu sözleriyle, bana kesinlikle okunması gereken bir kitap yazdığını kanıtladı.
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202058,6bin okunma