Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siz Ukrayna gecesini bilir misiniz? Siz onu bilemezsiniz.... Olağanüstü bir hava. Haz dolu bir hava. ..İlahi bir gece! Büyülü bir gece.
“Yeni doğan bir bebek annesinin göğsünü nasıl emeceğini bilir ya da aç olduğunda ağlamayı. Yavru bir hayvan doğduktan birkaç saniye sonra ilk adımını atabilir. Balığın yumurtaları kırıldığında yavruları yüzmeyi bilir. Bunun gibi birçok şey sayılabilir. Doğadaki tüm canlıların karmaşık fiziksel becerileri, kendileri ve dünya hakkında bildikleri vardır, ama bunun kaynağının ne olduğu belli değildir.” Caine kaşlarını çattı. “Ama bu bilgiler DNA’mızda kayıtlı değil midir zaten?” “Biyologlara göre öyle, ama fizikçilere göre değil. Şimdiye kadar hiçbir biyolog bu bilgilerin nereden geldiği sorusuna bir yanıt bulamadı.”
Reklam
“Servet yığıyorlar haksızlık işleyerek. Ne Tanrı, ne devlet malı tanıyorlar. Her biri başka yerde çalıp çırpıyor. Adalet-tanrıçanın kutsal buyruklarına aldıran yok. Fakat sustuğuna bakmayım: geçmiştekileri, gelecektekileri bilir; saati çalınca da muhakkak gelir cezalandırır.”
Sadık olanlar aşkın yalnızca sıradan yönlerini bilir; aşkın trajedilerini bilenler ise sadakatsizdir.
Cemaatlere Yönelik ;
Türkiye'de cemaat ve yapılar, fikir ve mücadelenin yasak olduğu ya da geri plânda kaldığı dönemlerde palazlandılar. Bir yerde fikir, aksiyon ve mücadele varsa orada cemaat denilen yapılanma tarzları olmaz. Bizde cemaat tek tipçiliktir; düşünmeyeceksin, gözünü kapatıp itaat edeceksin çünkü en iyisini ağabeyler ve büyükler bilir !!! Sezai Karakoç'un dinî grup ve cemaatlere bakışı çok açıktır: "Kendilerine 'cemaat' adını veren birçok grup ortaya çıkmıştır ki bunlar da medeniyetimizin ne uzak geçmişinin ne de yakın geçmişinin değerlerini kabul etmektedirler. Bunlar, sadece bağlı oldukları bir kişiyi aşırı yücelterek İslâm için çalışmış tüm büyükleri silip süpürme boş gururu ve sevdasına kaptırmışlardır kendilerini. Elbette ki bunların da sonu yoktur. Ancak belki genç nesilleri bir süre şaşırtıp hakiki bir formasyona ermelerini engelleyebilir ve geciktirebilirler.
Kim bilir, belki de cehennem insanın kendini bağışlayamamasıdır.
Reklam
İşte şu mübarek akıllı zât gidiyor. Fakat biraderi gibi sıkıntı çekmiyor. Çünki güzel ahlâklı olduğundan güzel şeyleri düşünür, güzel hülyalar eder. Kendi kendine ünsiyet eder. Hem biraderi gibi zahmet ve meşakkat çekmiyor. Çünki nizamı bilir, tebaiyet eder, teshilat görür. Asayiş ve emniyet içinde serbest gidiyor. İşte bir bahçeye rastgeldi.
Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez.Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur gider.Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar.Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur.İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz.Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur.Bütün dünyaya yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez olmuştur.Ne kızgınlık duyar ne de hayranlık.Ne sevinmesini bilir ne de üzülmesini.Gülmeyi de ağlamayı da unutmuştur.Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir.Artık hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemez.
Beraber bulunduğu insanların kendisine etki edebileceğini bilir ve seçici davranır.
Kur'an ile haşır neşir olmak için önüne hangi engel çıksa onu sabırla aşar. Bilir ki inmesi 23 yıl süren Kur'an, bir ömür boyu sürdürülecek bir mücadele ile elde edilebilir. Bir kelimesi için hatta bir harfi için bir gününü harcamaktan çekinmez. Onu tekrardan bıkmaz, usanmaz. İlmin ve ilmin gereklerinin düşkünüdür. Bu düşkünlüğü onu uykusuzluğa, açlığa, soğuğa-sıcağa, meşakkate sevk etse de o; ilimden kopmaz. İlim uğruna, bilenlerden olma sevdası uğruna gözü zoru görmez.
Reklam
"Bir sazın tellerinde Bulmayı kim hayal eder cinleri Kim bilir güneşin elifba notasını Can damladığını sinamekiden Çeşme başında bekleyen umut Bazen bir dervişin avuçlarında dua Bazen deniz oluyor"
Sayfa 33 - Muhit Kitap - Bahar FezâKitabı okuyor
Kıyametin çok gürültülü olacağını sanıyoruz ya kim bilir belki de sessizdir. Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey.
Duygular katman katmandır. Kişide hangi duygunun öncül olduğu, onun aile yapısına, yetiştirilme tarzına ve içsel gelişimine bağlıdır. Bazı insanlarda önce öfke sonra da üzüntü gelir. Bazı ki şilerde ise önce üzüntü sonra öfke gelir. Öncelikli duygu hangisi olursa olsun bu iki katmandan sonra hep sevgi gelir. Kişinin öncelikli duygusu öfke ise, çalışmada öfkesini boşaltmasına destek olurum. Bilirim ki öfkenin ardından üzüntü ortaya çıkacaktır. Üzüntüyü de boşalttığımızda ise ortaya sevgi çıkar. Deneyimli bir terapist bilir ki tüm olumsuz diye adlandırdığımız duyguların ar dında sevgi yatar. Bazı durumlarda sevginin üstü tozlan mıştır ve o tozları silmemiz gerekir.
Sayfa 103 - Solo unitas yayınlarıKitabı okuyor
Bilge, bir dilencinin kendisine yaltaklanmasından nasıl memnun olmayacaksa ve avamın içinden biri onun selamını almadı diye bunu bir hakaret saymayacaksa, aynı şekilde, birçok zengin kendisine saygı duyuyor diye, onlara saygı duymayacaktır, nitekim o, zenginlerin dilencinden bir farkı olmadığını, hatta ondan daha sefil olduklarını, zira dilencinin az, zenginlerin ise çok şeye ihtiyaç duyduğunu bilir.
Aşk sadece vermeyi bilir ve asla karşılık beklemez; aşk koşulsuz paylaşımdır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.