Kitabın boşa geçmemiş bir ömürden süzülerek aktarıldığı konusunda en ufak bir şüphe sahibi değilim, ancak kitabın muhatabı kişiler genel olarak orta-üst sınıfa mensup insanlar. Hoca da bu sınıfta doğup büyümüş ve kendi emekleri yadırganamaz olsa da özellikle bu sınıfın vermiş olduğu imkanlar sayesinde bu günlere gelebilmiş.Anadolu insanına 15 yaşında 3 dil bileceksin, tiyatroyu kesinlikle Tel Aviv'de ve Rusya'da izlemelisin, dans bilmemek ayıptır veya vals için olmazsa olmaz demeniz çok bir şey ifade etmez; çünkü bu insanlar geçim derdi ile hayatlarını idame ettirmenin peşindeler. Dolayısıyla özellikle yurtdışı kaçamaklarına, bale, opera kültürüne ne harcayacak paraları ne de zamanları vardır. Ülkemiz gelir düzeyiyle bunları yapmak mümkün mü? Kitap bu anlamda çok eksik. Ayrıca Yenal Bilgici de muhtemelen Hoca ile aynı sosyal tabakada olduğu için bu söyleşi kitabında burjuvazi mantalitesinden öteye soru soramamış.Yine de yukarıda bahsettiğim gibi kaliteli bir yaşamın içerisinden süzülecek çok ince ve güzel nüanslar almak mümkün.
Cahilliğimizi biraz daha yüzümüze vur Sayın İlber Hoca'm
Ebû Hanîfe(r.a.) Kitabu’l-Âlim’de dedi ki: Hz. Peygamber’in (s.a.v) ashabı Kelâm ilmine dalmadılar, çünkü onlar, karşılarında savaşan kimse bulunmayan ve bu sebeple de silah taşıma ihtiyacını hissetmeyen bir kavim gibi idiler. Biz ise, bizi süngülemek isteyen ve kanlarımızı helâl gören bir grupla karşı karşıyayız. Binâenaleyh hangimizin hatalı,
Gülün Adı, Umberto Eco'dan okuduğum ilk kitap. Aslında yaptığım çok da doğru olmadıpını düşünüyorum. Eco'nun kitabının pek çok katmanı var ve bu katmanların çözümlenmesi onun yollarını bilmekle mümkün olabilir. Zaten özelliklerini bilmediğim bir dinden, alakam olmayan bir coğrafyadan ve hakkındaki bilgimin çok kısıtlı olduğu bir tarihte geçen bir
Bazı hususlarda, insanın bilmekten mahrumiyeti hikmettir. Ecelini bilme, yol nerede biter, bilme! Kavuşmak mümkün mü, bilme. Hatırlamak neden zor, ayrılık ne zaman, bilme. Neden bilmiyorsun, bunu da bilme! Bilmemek bazı hususlarda hikmettir, buhrandan korur insani, bunu bil.
İlk Söz
“Ey oğul!” hitabı ile başlayıp “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” … ve benzeri öğütleriyle, asırlar öncesinden bugünlere seslenen, Şeyh Edebali’nin neslinden, aynı kültür ve medeniyetin çocuklarıyız. O, kalbi duygu, özlem ve öngörüleriyle insanı merkeze almıştı. İnsan ki, hiçbir şeye feda edilemezdi. Ne şahsi menfaatlere ne grup
Şu kadar ki, bir şeyin hakikatini tamamıyla bilmemekle, o şeyi hiç bilmemek, ya da o şeyi bilinemez diye iddia etmek arasında büyük bir fark olduğunu unutmamak lazımdır.
Kulağımda duygusal müziğin, ağlatan sesini,
Kalbimde, depremde can verenlerin, yıkıcı izdirabini,
Gözlerimde, oluk oluk akan gözyaşlarıni,
İnsanlığın sonu gelmez feryadını,
Duymamak, hissetmemek mümkün mü?
İnsanlığın küçük de olsa bir mucize bekleyişini,
Umudunu sonuna kadar korumasını,
Kardeşliğin omuz omuza vermesini,
Dayanışmanın, tadına doyum olmaz güzelliğini,
Görmemek, bilmemek mümkün mü?
Bu acıya hangi vicdan dayanır,
Hangi gönül katlanır,
Hangi yürek ağlamaz, Bu felakete!
Bunları anlamamak mümkün mü?
Mümkün mü,
Mümkün mü?
F.A
Lev Tolstoy (1828-1910): En bilinen romanları “Savaş ve Barış” ve “Anna Karenina”dır.
İtiraflarım makalesinde ise inançsız bir insanın yaşamın anlamını kavramaya yönelik düşünme mesaisini anlatmaktadır.
Kitabın başında Tolstoy’un “yaşamın anlamsızlığı” konusunda kapıldığı derin buhran gözler önündedir. Zira sonsuz olan bir evren ve sonsuz zamanın
O bölgeden gelip de kuraklığı bilmemek mümkün müydü? ..İnsanların küçük gölün kokmuş suyunu, saf yağmur suyu gibi içtiğini. Bit, pislik, iğrenç kokular içinde yaşadıklarını.
Bir kere daha tekrar edelim ki, islâmî idârede hiyerarşinin teessüsü için emredilmiş usûlî bir kaide mevcud değildir. Bunun mânâsı, bu mes'elenin maslahata göre hareket edilmek üzere içtihada havâle edilmiş olmasıdır. Ashâb-ı Kiram Hazerâtı'nın ise, hepsi de müctehiddir. Bu itibarla onların tatbikatında tebellür etmiş bulunan her şekil,
Ne Kitapsız Ne Kedisiz"
Kitap aracılığıyla zenginlik ya da beğeni inceliği gösterisi, kitap dışında yaşam bilmemek (kitap dışında bir yaşamı unutmak), bilgililiğiyle övünmek... Pek anlamsız göründü bunlar bana. Hem kitapça zenginlik, bulunmaz kitapların ardına düşme, bir çeşit spor; sınırlar vardır, tanımak zorundasınızdır; "el elden
Tamamen ve derinden aşka adanmış bir roman. Bir anlamda, sevebileceğimiz ve sevmemiz gereken farklı yolların bir özeti olarak hizmet ediyor. Elbette, ana kavrayışlarından biri, sevmememiz gereken yollardır - bu, yanlış kişiyi veya yanlış şekilde sevmek anlamına gelebilir.
Proust'un daha çok aşk mı yoksa kalp kırıklığı mı hakkında yazdığını
BENDEN VAZGEÇME YA RAB! -MEHMET YILDIZ
-
-
⚘Allah geçiktiriyorsa güzelleştiriyordur, sabret...
-
⚘Yol dediğin geçmek için var olan anılardır. Ayaklarını sağlam basacaksın ki sarsıntıların seni yokladığı yerlerde sarsılmayasın. Gittiğin her yerde avuçların bir tecrübe dolusu anahtar getirecek sana. Çoğu zaman yürüyebileceksin,çoğu zaman düşeceksin.