Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“we live in the world of a sad separation that began some five hundred years ago when art and science split apart. Scientists and technicians live in their own world, focusing mostly on the “how” of things. Others live in the world of appearances, using these things but not really understanding how they function. Just before this split occurred,
“Demek geziyorsun böyle? Çok güzel! Kendine şanlı bir kader seçmişsin şahinim! Zaten gerekli olan da budur. Gezip görecek, hayatın tadını çıkaracak, sonra da yatıp öleceksin... Gerisine kulak asma!” Yaşlı, güngörmüş çingene Makar Çudra’nın sözlerinden öğreniyoruz Radda ile Zobar’ın öyküsünü, ama öncesinde bolca hayat hakkında, insanın varoluşu
Reklam
Yoldan çıkma olasılığın varsa hemen çık. Çünkü hata yapmaktan korkarak büyüyemezsin. Hatalar iyidir; hata yapmak zorundasın. Asla aynı hatayı iki kez yapma ama hata yapmaktan da korkma. Hata yapmaktan korkan insanlar asla büyüyemezler. Onlar kıpırdamaktan korkarak köşelerinde otururlar. Canlı değildirler. Zihin, sen olaylarla kendi başına yüzleştiğin zaman büyür. Onları çözmek için kendi enerjini kullan. Sürekli tavsiye isteme. Hayatının dizginlerini kendi eline al; kendi işini yap derken kastettiğim budur. Başın belaya girer- başkalarını takip etmek, toplumu, rutini, geleneksel olanı, kutsal kitapta yazanı uygulamak daha kolay, daha güvenlidir. Bu çok kolaydır, çünkü herkesin yaptığı budur - sen sadece sürünün ölü bir parçası olur ve o nereye giderse onunla birlikte ilerlersin; senin sorumluluğun değildir ama o zaman zihin bedenin manomay kosh, çok fazla zarar görür, büyüyemez. Kendi zihnini yaratamazsın ve hayatta çok güzel bir şeyden, büyüme için bir köprü görevi gören müthiş bir şeyden mahrum kalırsın.
Sayfa 171Kitabı okudu
Milena Jesenska - Yuvadaki şeytan
Neden bütün ya da hemen hemen bütün modern evliliklerin mutsuz olduğu sorusu (sanki sadece modern evlilikler mutsuzmuş ve modern olmayanlar mutluymuş gibi), bütün edebiyatın -ciddiyetle- ve her beş çayı sohbetinin –ciddiyetten uzak bir biçimde- etrafında döndüğü, son moda sorulardan biri. Dünya üzerindeki her soru, toplumun gevezeliklerine olduğu
Sayfa 376 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hayat da insan da zıtlıklarıyla var olur
°°° Lord Henry bir süre düşündü. "Gençken yaptığınız çok büyük bir hata var mı düşes?" diye sordu masanın diğer ucundaki kadına. "Olmaz mı? Hem de öyle çok var ki." "O zaman aynı hataları yine yapın. İnsan gençlik günlerine dönebilmek için akılsızlıklarını tekrarlamalıdır." "Muazzam bir teori! " diye haykırdı düşes. "Hemen hayata geçirmeliyim." "Tehlikeli bir teori!" cümlesi döküldü Sör Thomas'ın ince dudaklarından. Leydi Agatha onaylamayan bir ifadeyle başını iki yana sallıyor, yine de içten içe gülmekten alamıyordu kendini. Bay Erskine öylece dinliyordu. "Evet," diye devam etti Lord Henry, "yaşamın en büyük sırlarından biri budur. Günümüzde insanlar benliklerini sinsice kuşatan sağduyudan ölüyor; aslında asla pişman olunmaması gereken tek şeyin hataları olduğunu anladıklarındaysa iş işten geçmiş oluyor." °°°
Sayfa 48 - İş Bankası Kültür Yayınları XVI. BasımKitabı okudu
Hayat her iki cins için de -kaldırımda ite kaka yürüyen kadınlarla erkeklere baktım çetindi, zordu, sürekli bir mücadeleydi. Büyük cesaret ve güç gerektiriyordu. Belki de hepsinden önce, yanılsamaya eğilimli yaratıklar olduğumuz düşünülürse, insanın kendine güveni olmasını gerektiriyordu. Kendimize güvenimiz olmazsa beşikteki bebekler gibi oluruz. Ölçülemeyen, ama pek değerli olan bu niteliği el çabukluğuyla nasıl oluşturabiliriz? Başkalarının bizden daha aşağıda olduğunu düşünerek. Başkalarına karşı doğuştan gelen bir üstünlüğe sahip olduğumuzu hissederek -servet olabilir bu, ya da rütbe, düzgün bir burun- çünkü insanın imgelemindeki etkileyici araçların sınırı yoktur. Bu bakımdan, fethetmek, hükmetmek zorunda olan saygıdeğer bir büyük için, çok sayıda insanın, hatta insan ırkının yarısının doğal olarak kendisinden aşağıda olduğunu hissetmek çok önemlidir. Sahip olduğu gücün ana kaynaklarından biri gerçekten de budur herhalde
Sayfa 39
Reklam
Normalleşme. Aslında bütün hikaye bunun üzerine kurulu. Bütün bir sistemin hikayesi yani. Sistemin varoluşu ve sürekliliği. Normalleştikçe kabul gören, kabul gördükçe alkışlananlarız. Yolda yürüyüşünüz normal olmalı, giyim kuşamınız, saçınızın kesimi, sakal tıraşınız, eteğinizin boyu. Devletin merkezine yaklaştıkça normalleşmeniz artar, devlete
Romantizmin bütün kötülüğü, bize gerekli olan şey ile arzuladığımız şeyi birbirine karıştırmasıdır. Hepimiz hayatta, hayatın korunması ve sürdürülmesi için kaçınılmaz olan şeylere gerek duyarız; öte yandan hepimiz daha iyi bir hayat, eksiksiz mutluluk, hayallerimizin gerçekleşmesini vb. isteriz. İhtiyaç duyduğumuz şeyleri istememiz insanca bir davranıştır, yalnızca gerekli olan değil, arzulanır bulduğumuz şeyleri istemek de insancadır. Hastalıklı olan, gerekli olan ile arzulanır olanı aynı şiddetle arzu etmek, kusursuzluk özlemi yüzünden, ekmeksiz kalmış gibi acı çekmektedir… Romantizm hastalığı budur işte; sanki sahip olmanın bir yolu varmış gibi Ay’a göz dikmek… Paran yoksa ekmekte yok. Politikanın alt kademelerinde de, içimizdeki en derin yerde de aynı hastalık. Çok tanrılı çağın insanı, gerçek dünyadaki, varlıklardaki ve hatta kendindeki bu hastalıklı tarafı bilmiyordu. İnsan olduğu için o da olanaksız olanı istiyordu; ne var ki bunda o kadar da ısrar etmiyordu. Onun dini ve ruhlara dünyanın boşluğunu dolduran dinlerdeki aşkın şeyler sadece o yola baş koyanlara, en derin gizemler olarak insanlardan uzakta öğretilirdi...
Uzun ama her maddesi anlamlı olan başlık.
“Sosyal Medya Kullanmamak İçin 15 Neden: 1. Sosyal medya kullanımının arkasında insanın kendini tatmin etme arzusu ve kendisiyle başbaşa kalma korkusu olduğunu söyleyebilirim. 2. Mesela İnstagram kullanmak, insanın kişiliği ile değil görüntüsü ile tanınmak istemesinin tezahürüdür. ‘Bunda ne var ki?’ diyebilirsiniz. Evet, hiçbir şey yok! 3.
Sayfa 23
Yazarlar tarafından en çok istismar edilen konulardan biri kader konusudur
Kur'an'ın konuya yaklaşımını doğru anlamak için öncelikle iki hususa dikkat etmek gerekir. Bunlardan ilki yukarıda kısa değindiğimiz meselenin özünün ve Kur'an'ın tarihi arka planın, iyi kavranmasıdır. Bütün düşünce tarihi boyunca olduğu gibi Kur'an'ın hitap ettiği insanlar için de asıl sorun, insan hayatın kendi irâdesi dışında gerçekleşen
Reklam
"Saygıdeğer karıncalar gözlerini yuvada açar, besbelli orada kaparlar; bu müspet ve sebatkar davranışlarıyla da büyük bir onuru hak ederler. Fakat insan hercai, bir dalda durmaz bir yaratıktır ve belki de satranç oyuncuları gibi gayeyi değil, gayeye giden yolu sever. Kim bilir (emin olamayız tabi) belki de insanların yeryüzünde ulaşmaya
Dört Tür İnsan
Kızıl Derili Don Juan Şöyle Der : Dört tür insan vardır. 1. Sıradan İnsanlar, Dış koşullara ve olaylara göre ya küfreder ya da şükreder. 2. Avcılar: Sayıları azdır. Avcı , kendi hayatının anlamınının avcısıdır. En önemli becerisi pusu kurmaktır. Anlamı avlamasının gerekliliğini bilir. Şu adamla sohbet edilir onu takip edeyim , Şu adamın kitabı okunur ; şu programı seyretmem lazım, benim arkadaşlarım şöyle olması gerekir der... Seçicidir ve sürekli tetiktedir . En önemli meziyeti sabırdır. Gönlünün muradını avlamayı beklediğini bilir. 3. Savaşçılar: Çok az avcı savaşçı olur. Niyetinin saflığını keşfettiği andan itibaren bu yola girmiştir. Hayatın şimdi ve burada yaşandığını bilir. Tek gerçek budur. Şimdi ve burada hayatta kalmak, var olmanın hakkını vererek yaşamak için kararlar alır. Kafasını sonuca takmaz, öncelikli olan yolculuğunda kendisi olmasıdır. Tevazu içinde yolunu sürdürür. Her şeye biz bilinci içinde saygı gösterir yoluna devam eder 4. Ârif ( Bilge): Savaşçı gerçekten bir savaşçı olarak hayatını sürdürmeyi becerirse zaman içinde bilge olur . Neyi nasıl bildiğini doğrudan idrak eder. Yön belirler.
Ölüm meleği böylece mü’min kulun canını rahat bir şekilde çekip alır..
Bazı kimselerin canlan çok yavaş ve tatlı bir şekilde alınır. Can yavaş yavaş boğaza kadar gelir fakat orada ancak kalbe bağlı olarak kısa bir süre kalır.İşte o zaman bir melek, nefsi bir mızrak ile yaralar. Çünkü nefis, bir mızrak ile yaralanıncaya kadar kalpten aynlmaz ve ondan irtibahı kesmez.Bu mızrağın sırrı, ölüm denizine batan bir iğne
Sayfa 17 - 18-19Kitabı okudu
"Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun. Çölde hayat olduğunu, gökyüzünde yıldızlar olduğunu ve insan hayatının özünde bulunduğu için kabile muhariplerinin savaştıklarını anlayacaksın. O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak; çünkü hayat yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur." "İnsan sevince nesneler daha çok anlam kazanıyor."
Sayfa 106Kitabı okudu
Fakat burada da yapılacak birkaç şey bulabiliriz. Evvelâ insanı birleştirmek. Varsın aralarında hayat standardı yine ayrı olsun; fakat aynı hayatın ihtiyaçlarıni duysunlar... Birisi eski bir medeniyetin enkazı, öbürü yeni bir medeniyetin henüz taşınmış kiracısı olmasınlar. İkisinin arasında bir kaynaşma lâzım. Sonra, mazi ile alâkamızı yeni
Sayfa 267 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
620 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.